Aydın Engin*
Yine Gezi çocuklarının hınzır zekâsı ve ısırgan mizahı işbaşı yaptı.
Bir tweet okudum: ÖSS: Demirtaş, ÖYS: İnce... Ardından bir tweet daha. Servet Sayar’ın tweet’i: “Yalova’da süper lüks villamızda oturuyorduk. Bir gün Muharrem İnce’yi aradım, ‘Sayın vekilim sularımız akmıyor’ dedim. Kapattı ve 10 dakika sonra aradı. ‘Doğru söylüyorsun, bizim evde de akmıyor’ dedi...” Haydi bir tweet daha: “Recep gidiyor Muharrem geliyor.Önümüz bayram.” Dışardakiler yapar da içerdeki hınzır zekâ boş durur mu? 17 aydır Edirne’nin mapus damında bir başka HDP’li milletvekili Abdullah Zeydan ile birlikte, kira ödemeden, elektriğe, suya para vermeden, çay demleyip volta atarak keyif çatan; bununla da yetinmeyip bir de Cumhurbaşkanlığı’na aday olan Selahattin Demirtaş da bir tweet yolla(t)tı: “Neyine güvenerek cezaevinden aday oldun diyenlere: Cezaevindeki hücremde yaptığım ankette hep yüzde 100 ben çıktım. Şaka şaka:) Bir defasında kendime kızıp oy vermeyince yüzde 50 çıkmıştım.” Herkes mizahın tadını çıkarırken benim kadim ve kopuk arkadaşım manav Sabri ıska geçer mi? Güya karşı kaldırımda gördüğü bana sesleniyor, aslında çarşıya “mesaç” veriyor: -Gazteciiiiii, cevap ver, cevap!.. Başgan seçiminde ikinci tura AKP Reis’i ile Muharrem İnce kalırlarsa mesele yok. Peki ya Muharrem İnce ile Selahattin Demirtaş kalırsa ne halt edeceğiz? O kopuktan geri kalacak değilim ya... Karşı kaldırımdan cevaplayıp yürüdüm: -Hiiiiç... Bayram edeceğiz... Buraya kadarki satırlar, paragraflar pazar keyfi olsun.
***
Gelelim işin şakası olmayan yanına. Kimisi “Tayyip Erdoğan seçilemezse AKP de darmadağın olur, bu karabasan biter” hesabıyla, kimisi “Meclis zaten son yasalarla ikincilleşti, önemsizleşti, etkisizleşti. Esas olan Cumhurbaşkanı” hesabıyla ilgisinin ve hatta çabasının ağırlığını “Başkan seçimi”ne veriyor. Oysa aynı gün, öteki sandıkta milletvekilleri için oy kullanılacak. Bugün için görünen tablo şöyle: “Cumhur İttifakı” adı verilen AKP -MHP takımı var. MHP böylece barajı aşabilecek, Meclis’te üç beş de olsa milletvekili ile temsil edilebilecek. Karşısında ise henüz adı konmamış ama “Millet İttifakı” diye adlandırılacağı söylenen CHP, İyi Parti, Saadet Partisi ve adı var kendi yok DP takımı var. Bu ittifak da Saadet Partisi’nin kendi başına düşünü bile kuramayacağı baraj engelini aşmasını sağlayacak; barajı kıl payı aşacak ya da aşamayacak İyi Parti’yi de Meclis’e taşıyacak. “Millet”ten kabul edilmeyen parti olarak HDP ve 6 milyonu aşan seçmeni de milletvekili seçiminin üçüncü kanadı olacak. Bu saatten sonra HDP de CHP’nin baskısıyla ittifaka dahil edilir mi, edilmez mi bilemem. Ancak hiç kuşku duymadan biliyorum: Tek başına gireceği ve Kürt illerinde akla gelebilecek her türlü baskı, hile, hurda, tehdit, dayak, kötek koşullarında geçeceği şimdiden belli milletvekilli seçiminde HDP kıl payı da olsa barajın altında kalırsa, daha doğru bir deyişle barajın altına düşürülürse ne olur? Ürkütücü bir sonuç doğar. Baraj altında kalacağı için milletvekili çıkaramayacak olan HDP’nin barajı geçse ferah ferah çıkaracağı 50 hatta 60 millletvekili hangi partiye gider? O illerden tek milletvekili çıkaramayan CHP’ye mi ? Yoksa MHP ya da İyi Parti’ye mi? Yoksa? Haydi gelin “AKP’ye ve Reis’ine zahmetsiz 60 milletvekili armağan etmenin önüne nasıl geçilir” sorusuna cevap arayalım...
*Bu yazı Cumhuriyet'ten alınmıştır.