Aydın Engin*
Benim kuşağım 60’lı, 70’li yıllarda ne kadar çok tekrarladı, ne kadar çok vurguladı, ne kadar çok ezberledi: “Yazılı ya da sözlü ancak yürürlükteki hukuk egemen sınıfların düzenlerini güvenceye aldıkları bir kurallar ve ilkeler ve yasalar dizgesidir. Egemen sınıflar bunu devlet ya da ona benzeyen aygıtlar eliyle uygularlar...” (Biz) Öğrencilerine sosyalizmi öğretirken mizahın tadını da çıkaran Sadun Aren kıs kıs gülerek anlatırdı: - Yamyam topluluklarda bile bu böyledir. Esir alınan rakip kabile savaşçısını yemeyen cezayı gerektiren bir suçlu sayılabilir; egemenliği elinde tutan ‘yaşlılar kurulu’nca cezalandırılabilirdi... Ders devam ederdi: - Kiliseyi ve soylular sınıfını bir devrimle iktidardan uzaklaştıran burjuvazi de kendi hukukunu yarattı ve bunu kendi devlet aygıtı eliyle uyguladı. Mesela burjuvazinin egemenliğinde, burjuva demokrasisinde mülkiyet kutsaldır. Üretim araçlarının özel mülkiyetini ortadan kaldırmaya kalkmak, bu amaçla kalkışma örgütlemek suçtur ve devlet onları cezalandırır. Buna karşılık mesela siyasal iktidarı protesto etme, toplantılar düzenleme, gösteri yürüyüşleri yapma özgürlüğü tanınır... Bu özgürlüklere karşı çıkmak, önlemek, hele zor kullanarak önlemek yine aynı egemen hukuk kural ve ilkelerine göre suçtur. Devletin yargı erki onları devletin zor kullanma tekelini kullanmaya yetkili polis ve asker gücüyle cezalandırır... Hımmmm... “...Devletin yargı erki onları devletin zor kullanma tekelini kullanmaya yetkili polis ve asker gücüyle cezalandırır...” öyle mi ? Sadun Aren öğretmenim(iz) artık yaşamıyor. Sağ olsaydı ve ben yine öğrencilere ayrılan iskemlelerden birinde oturuyor olsaydım. Öğretmenimin engin mizah duygusuna sığınarak oturduğum yerden seslenir ve son cümleyi cevaplardım: - Nah cezalandırır!..
***
Bugün yürürlükte olan hukukun ilkelerini belirleyen anayasaya göre yurttaşların gösteri yürüyüşü düzenleme, iktidarın yapıp ettiklerini protesto etme özgürlükleri var mı? - Var! - Nah var!.. Bugün yürürlükte olan anayasaya göre Cumhurbaşkanlığı iskemlesinde oturan kişinin bir buçuk siyasi partinin hazırlayıp 16 Nisan’da önümüze koyacağı ve tercihimizi özgürce belirtmemizi isteyeceği referandum öncesinde “Evet” diyecekleri makbul yurttaş, “Hayır” diyecek olanları hain yurttaş ilan etmesi, üstelik bunu partiler üstü bir kurum olan devletin düzenlediği toplantılarda yapması suç mudur? Suçtur. Nah suçtur!.. Bugün yürürlükte olan anayasaya göre protesto haklarını kullanmak üzere gösteri yürüyüşü ve toplantı düzenleyen Ankara Üniversitesi’nin öğretim üyelerini copla, postalla, gazla, tekme tokat girişip yerlerde sürekleyen polis memurları, onlara bu emri veren amirleri, o amirleri görevlendiren, yüreklendiren genel müdür, vali, müsteşar falan gibi yüksek bürokratlar suç işlemişler midir? Burjuva hukukunda bu yapılanlar cezalandırılır mı? Elbet cezalandırılır. Nah cezalandırılır!..
***
Daha saymayacağım. Hepsini saymaya kalksam 10 ciltlik kitaba sığmaz. Sadun Aren öğretmenim(iz)e döneceğim: -Gün gelir. Burjuvazi, yani kapitalist sınıf ve onun iktidarı kendi hukukunu çatır çatır çiğnemeye başlar. Faşizme doğru hızla yol alınmaktadır. İşte o koşullarda bize düşen sosyalizm nasıl kurulur, devrim nedir ve nasıl kazanılır gibi bizler için öncelikli hedefleri bilincimizde saklı tutar ve eylemimizi hiç olmazsaburjuva demokrasisinin doğru dürüst uygulanması, hukukun yürürlükteki kurallarının çiğnenmemesi için mücadeleye dönüştürür, bizden farklı hedeflere sahip ama burjuva demokrasisini korumaya kararlı olanlarla el ele tutuşup omuz omuza veririz.... Öğretmenim(iz) sanki bugünleri görmüş de konuşmuş...