Aydın Engin: Fokur fokur kaynayan CHP'nin sorunları sahiden bunlar mı?

Aydın Engin: Fokur fokur kaynayan CHP'nin sorunları sahiden bunlar mı?

Aydın Engin*

Çok önemli soru: Olağanüstü kurultay isteyen delege imzaları 634’e ulaştı mı, ulaşmadı mı? Ulaşacak mı, ulaşamayacak mı? 

Çok önemli tercih: Kurultay toplanırsa CHP’nin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu mu olsun, Muharrem İnce mi? Yoksa “Ne o, ne o” deyip Haluk Pekşen ya da ve hatta, Özgür Özel mi olmalı?  Çok önemli bir seçim: Yerel yönetimler seçimi Mart 2019’da yapılacağa benziyor.Özellikle Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük kentlerde seçimi CHP kazanırsa AKP Reisi’nin karizması okkalı bir çizik yer. O yüzden o kentler için güçlü kişiler bulmak gerek.  Çok önemli bir şey...  Öffff!..  Vazgeçtim. Yazarken bile beni sıkıntı bastı.  Sizi?

Fokur fokur kaynayan CHP’nin sorunları sahiden bunlar mı? 

Kişiler üstüne tartışan, çekişen, yarışan bir CHP’de sorunlar bunlarsa ve bunlardan ibaretse böyle bir partiden “Ne köy olur ne kasaba” dense bu haksız bir eleştiri midir?  CHP bir sınıf partisi değil, bir kitle partisi. Tamam, biliyoruz.  Bir kitle partisinde toplumun her kesiminden seçmenler, üyeler, yöneticiler olur. Bu da tamam. Bunu da biliyoruz.  Ama bir kitle partisinin seçmenlere seslenen, onların tercihlerini etkileyecek bir programı olur? Ekonomiye, sosyal sorunlara çözüm önerileri getiren ve onu öteki kitle partilerinden kesin ve keskin çizgilerle ayıran bir programı...  Bu mümkün mü?  CHP içinde seçmen, üye ve yönetici olarak yer alanlar arasında ideolojik uçurumlar var desem, haksızlık mı etmiş olurum? İdeoloji terimini “dünya görüşü” olarak kullanıyorum (İngilizce: World View, Almanca: Weltanschau). Türkiye’de kimi kez “Ama o sorunlara ideolojik olarak bakıyor” ya da “Ama o ideolojik bir parti” gibi tuhaf değerlendirmelere rastlıyoruz. Bu cümleleri “Ama onun bir dünya görüşü yok” ya da “O parti bir dünya görüşüne sahip değil” gibi yazarsak yumurtasız omlet gibi bir saçmalıktan söz edildiği kolayca görülür.  Ortak bir dünya görüşü çerçevesinde bir partide buluşmak ve o dünya görüşünü parti programının omurgası kılmak ve  o yörüngede yürüyerek iktidara, yani ülke yönetimine talip olmak bir siyasi partinin en kestirme tanımı olsa gerek.  CHP’nin bugünkü yapısında bu mümkün mü?  Zor soru.  Ancak ne kadar zor olursa olsun, hele olağanüstü kurultay çalkantısının bütün partiyi sardığı ve sarstığı şu günlerde bu soru cevaplanmalıdır.  Hepimiz biliyoruz, görüyoruz, gözlüyoruz.  CHP içinde seçmen, üye ya da yönetici olarak milliyetçi dünya görüşünü savunanlar var. Ama aynı CHP içinde sosyal demokratlığın olmazsa olmazını benimsemiş, milliyetçiliği açık seçik reddeden “Sosyalist Enternasyonal” üyeliğine uygun bir dünya görüşünü savunanlar da var.  CHP içinde tek parti döneminin, hatta İttihat Terakki çizgisinin değerlerini bugün de egemen kılmak isteyen seçmen, üye ya da yöneticiler var. Ama aynı CHP içinde-çoğulcu (çoğunlukçu değil çoğulcu) demokrasiyi içtenlikle savunan seçmen, üye ya da yöneticiler de var.  CHP içinde seçmen, üye ya da yönetici olan ve devlet kapitalizmini solculuk sananlar var. Aynı CHP içinde serbest piyasa ekonomisini (küresel kapitalizmi) ciddi bir itiraz üretmeden benimseyenler var. Aynı CHP içinde üretici ve tüketicilerin kooperatif örgütlenmesini ete kemiğe büründürmek, sosyal devletin olanaklarını toplumun yoksul ve düşük gelirli kesimlerine yaymak için projeler üretmeye çalışanlar var.  Başlıktaki “Bin yamalı bohça: CHP” nitelemesini sert ve haksız bulanlarınız çıkacaktır. Peki yumuşatayım ve çok daha yalın bir cümleciğe indirgeyeyim:  Hangi CHP?

*Bu yazı Cumhuriyet'ten alınmıştır.