Aydın Engin*
266 gündür Silivri’de volta attırılan bizim Emre İper, iki buçuk ay daha voltaya devam edeceği kararlaştırılan son duruşmadan çıkarılırken bencileyin tutuksuz sanık arkadaşlarına kara mizahın hası ile seslendi: - Kendinize mukayyet olun abiler, biz içeride güvendeyiz... Emre’nin yerden göğe haklı olduğunu daha o duruşmanın gecesinde anladık. Bir herif gazeteye telefon etti: - Başkan kanunu da çıkardı işte. Geleceğiz ve hepinizin canına okuyacağız. Artık kanun bizi koruyor...
Adam, telefonu küfür ve tehditleri birkaç kez yineleyip kapattı. Anlaşılan bir kulağı bizim telefonda olan İstanbul Emniyeti kısa sürede o tehdit telefonunun “15 Temmuz Şehitleri Derneği” üyesi bir “Başkan yiğidi”nden geldiğini saptamış. Koca otobüs dolusu çevik kuvvet polisi ve bir “TOMA” yollayıp Cumhuriyet gazetesini kuşattı, olası bir saldırıya karşı “bizi” korumaya aldı.
Herifin “kanun” dediği, son kanun hükmünde kararname. Hani içinde “Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz” yazan 696 sayılı KHK. Herif, Başkan’ından icazet almış, işleyeceği her türlü cinayet için fetvayı KHK’de bulmuş. Artık kim tutar onu!..
Palaysa pala, bıçaksa bıçak, tabancaysa tabanca, Kalaşnikof ise Kalaşnikof. Ardından polis yakalasa, savcı sorgulasa ifade hazır: - Yeni darbe teşebbüsüne girişeceklerini öğrendik. Onlar harekete geçmeden biz geçtik. Hayırlısıyla hallettik. Devletimizi, hükümetimizi, partimizi ve bilhassa Reisimizi olası bir darbeden koruduk. Oldu bitti...
***
İyi de bu hukuk rezaleti, bu dolaysız iç savaş kışkırtıcılığına karşı ülkenin bütün hukukçuları, hukuk devleti kavramını kavramış siyasetçisi, gazetecisi, yazarı, yurttaş bilinci taşıyan yurttaşı, çizeri ayağa kalktı. Evet kalktı. Ne olacak şimdi? Valla, Reis’in Başbakanı sıcağı sıcağına bütün itirazların önünü kesti, “Hiçbir düzeltme yapılmayacak, dilinde falan da bir sorun yok” buyurdu. Ama Saray’ın hukuk başdanışmanı, solcu eskisi bir hukukçu “değişebilir”sinyali verdi. Versiiiiin!.. Önemli olan Reis ne diyor, Reis? Hani şu Sudan’ın insanlığa karşı suç, savaş suçu ve soykırım suçu işlediği için ülkesinden dışarı adım atamayan diktatörü Ömer el Beşir’le “kardeş gibi” dostluğu olan Reis ne diyor? Ne yani, Başbakan’ın Reis’e danışmadan “Sorun yok, düzeltme filan yapılmayacak” dediğine inanmamız mı isteniyor?..
***
Sözün kısası: bizim Emre İper’in duruşma çıkışındaki cümlesi çırılçıplak bir gerçeği yansıtıyor: - Kendinize mukayyet olun abiler, biz içeride güvendeyiz... Acep bir yolunu bulup içeri mi girsek?..