Aydın Engin*
Sakin ol...
Sakinim. Değilsin. Cuma akşamı ve gecesi seni gözledim. Gözlerinden fışkıran öfke beni ürküttü. Geçti ama. Sakinim ben. Sanmıyorum. Seni tanırım. Sulu gözlü değilsin sen. Ama seni ağlarken... Seni akşam ve gece boyunca birkaç kez ağlarken gördüm... Ne var bunda? Öfkem gözyaşına dönüştü. O kadar işte... Peki, peki. Ama artık sakin ol. Sakinim. Şey... Yazı... Tırmık yazabilecek misin? Bugün yazı günün de... Tabii yazacağım. Bir hafta boyunca yazamadım. Vakit yoktu. Tabii yazacağım. Avuçlarım kaşınıyor zaten desem... Suç işlemeden... Bir savcının, bir ödlek siyaset esnafının yazdıklarında suç bulup üstüne, üstünüze çullanmayacağı bir Tırmık yazabilecek misin? Yazarım, yazarım... Haydi öyleyse. Başla...
***
Zor bir haftaydı. Hayır, işlemeyen klima aygıtı yüzünden Adalet Sarayı’na değil “Adalet Hamamı”na dönmüş bir binada işlemeyen mikrofon ve hoparlörler yüzünden zor değil... Zorluk, saçma sapan bir iddianameyi aklın terazisine vurup cevaplamaktı. Başardık. İyi başardık. Savcının ne bulduysa, eline ne geçtiyse bir araya getirip oluşturduğu 355 sayfalık iddianame ve 30-40 kalın klasöre ulaşan eklerini, tarihin ve hukukun çöp sepetine yolladık. İçeriden ve dışarıdan savcının yardımına koşan “muhbir-tanıklar”ın yalanlarını da, zırvalarını da bir bir çürüttük. Tek tek hepimizin söylediklerini sayamam. Gerek de yok. Ama İcra Kurulu Başkanımız Akın Atalay’ın iddianameyi didiklemesini, Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu’nun gazetecilik, kadim avukatlarımızdan Fikret İlkiz’in hukuk dersini soluklarını tutarak izleyen mahkeme heyetine dikkat çekmeden geçmemeliyim... Beşinci günün sonunda karar anına geldik. Bir “ara-karar”dı. Ancak bizim için nihai karardan çok daha önemliydi. Almanya ve AB ile papaz olan AKP Reis’inin “Eyyy Almanya, ey Avrupa Birliği!.. Bizde yargı bağımsızdır diyorsunuz. Bizim, Türkiye’nin yargısı çok daha bağımsızdır” diye kostaklanışı ha bire kulaklarımızda çınlarken mahkemenin ara kararını dinledik. Tutuklu 11 Cumhuriyetçinin yedisini serbest bıraktı ve üstünkörü bir gerekçe ile dört can arkadaşımın, arkadaşımızın tutukluluklarına devamına karar verdi. İnandım, ikna oldum: Türkiye’de yargı sahiden de bağımsızmış. Hukuktan ve adaletten bağımsız...
***
N’oldu? Bitti. Yazı bitti... Bu kadar kısa mı? Ustalarım bana “Söyleyeceğini söyledin, diyeceğini dediysen yazıya nokta koy, bitir” diye öğrettiler. Ne dedin ki sen? “Türkiye’de yargı, hukuktan ve adaletten bağımsızmış” dedim ve noktayı koydum.