Cumhuriyet gazetesi yazarı Aydın Engin, "Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına ve anayasal düzene karşı suç işlemek" iddiasıyla yargılanan Cumhuriyet yönetici, yazar, muhabir ve avukatları hakkındaki davayı 'kara mizah' olarak niteleyerek, "Bugüne kadar saçma bir dava sürüyordu, şimdi kara mizah sınırına geldi. İleride okullarda okutabilecek bir hale geldi” dedi. Engin, Osman Kavala'ya gönderdiği mailin delil olarak dosyaya konulmasıyla ilgili olarak, "Savcılık, 'Cumhuriyet sanıklarını beraat ettirirsek rezil oluruz' diyerek yeni delil arıyor" ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet gazetesinin yazar ve yöneticilerinin yargılandığı davanın son duruşmasında, davanın tutuksuz sanıklarından Engin'in 'Gezi olaylarını organize etmek' ve 'darbe teşebbüsüne katılmak' suçlamasıyla tutuklanan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala'ya gönderdiği mail, delil olarak dosyaya konuldu.
RS FM'de yayınlanan Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle programına katılan Aydın Engin, sözlerine duruşmayı değerlendirerek başladı.
Davayı 'kara mizah' olarak niteleyen Engin, "Bugüne kadar saçma bir dava sürüyordu, şimdi kara mizah sınırına geldi. İleride okullarda okutabilecek bir hale geldi. Son duruşmada çok önemli ve çok ilginç noktalar vardı. Mesleğini en iyi bilen internet güvenlik uzmanı Tuncay Beşikçi'nin anlattıklarını dinledikten sonra, Cumhuriyet gazetesiyle ilgili ByLock gibi iddiaların çöpe atılması gereken bilgiler haline geldi. Ama bu yargıcı etkilemedi, savcıyı zaten etkilemedi. Onlar halen resmi bilirkişi raporunu bekliyorlar" dedi.
Duruşma öncesinde tahliye beklediğini ifade eden Engin, eski Cumhuriyet çalışanı Doğan Satmış'ın bir internet sitesine verdiği söyleşinin de kanıt olarak kabul edilmesine değinerek şunları söyledi:
"Ben de hukuk okudum, kıdemli de bir basın sanığıyım. Böylesini cidden yaşamadım ve görmedim. Kötümser ben bile tahliye çıkabileceğini düşünürken, birden bire, Doğan Satmış'ın bir internet sitesinde yayımlanan söyleşisi, kanıt olarak gönderildi. Biz o söyleşi yayımlandığında, kendi aramızda, 'AKP medyasına iş başvurusunda bulunuyor. Bu söyleşi de onun CV'si' diye dalga geçiyorduk. Birdenbire bu söyleşi, kanıt olarak sunuldu ve mahkeme kara mizahın dozunu artırarak söyleşiyi kanıt olarak kabul etti."
TIKLAYIN - Doğan Satmış: Verdiğim söyleşi Cumhuriyet'e karşı algı operasyonu için kullanıldı
Engin, dosyaya konulan Osman Kavala'yla görüşmesine ilişkin şu ifadeleri kullandı:
"Osman Kavala'yla benim yaptığım Cumhuriyet'in mali sorunlarını çözmek için yaptığım bir görüşme var. Bunu da açık seçik yaptım çünkü her şeyi şeffaf yürütüyoruz. Kavala'ya attığım mailde de bağımsız medyayı, fikir özgürlüğünü destekleyen yurtdışındaki meslek örgütlerinden, fonlardan destek aradığımı söyledim. Bu görüşme talebini gazetede yayımlayabilirdik ama okuru ilgilendiren bir şey olmadığı için yayımlamadık. Osman Kavala'nın telefonundan bu mail elde edilmiş ve sıcağı sıcağına, Cumhuriyet davasına ulaştırıldı. Terörle Mücadele Şubesi tarafından doğrudan ulaştırıldı hem de. Bu belge gönderildiği anda, Osman Kavala hakkında henüz bir tutuklama kararı çıkmamıştı. Gözaltındaki birisinin telefonundan, üstünde gizlilik kararı olan bir soruşturmada elde edilen bir belgeyi suçmuş gibi dosyaya ulaştırıldı.
Cumhuriyet davasında hüküm verilebilecek hiçbir şey yok. Bomboş bir iddianame. Bu kadar ahlaksız bir dosya görmedim demiştim. Bu lafımın arkasında duruyorum. Savcılık, 'Cumhuriyet sanıklarını beraat ettirirsek rezil oluruz' diyerek yeni delil arıyor."
Aydın Engin, sözlerini şöyle noktaladı: "Mahkeme Başkanı, 2017 yılının sonunda bu dosyayı bitireceğini söylemişti ama 25-26 Aralık'ta yapılacak duruşmada da bu dosya bitmeyecek. Bence, Şubat ayının sonuna kadar bu iş uzayacak ve o arada yeni delil yaratmaya çalışacaklar. O zamana kadar, arkadaşlarımızın tutukluluğunu sürdürmek zorundalar. Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız halen 'Türkiye'de yargı bağımsızlığı var' diyorlar. Türkçede böyle durumlarda, 'ufala da civcivler yesin' diyorlar."