Aydın Engin'den Ayşe Öğretmen'in kızına mektup: Vicdanı kararmamış milyonların bebeğisin artık

Aydın Engin'den Ayşe Öğretmen'in kızına mektup: Vicdanı kararmamış milyonların bebeğisin artık

Aydın Engin*

Deran Bebek,

Sen bu mektubu okuyacak yaşa geldiğinde belki ben bu dünyadan göçmüş olurum. O yüzden acelem var. O yüzden sana şimdi, daha bu günden mektup yazıyorum.

Sen öğretmen Ayşe Çelik’in kızısın. Hani dünyası rating hesapları üstüne kurulmuş bir show starının programına telefonla bağlanıp acıdan titreyen sesiyle “Çocuklar ölmesin” diyen o kömür gözlü annenin kızısın.

Bu sabah uyandığın şu küçücük yer eviniz değil, bir hapishane hücresi. Sen, annen “Çocuklar ölmesin” dediği için, bu sabah bir hapishane hücresinde uyandın Deran Bebek.

Bak dinle, dün akşamüstü taa Belçika’dan bir gazeteci arkadaşım telefon etti. Bana kısa, yalın bir soru sordu:

- Engin, Ayşe Öğretmen neden hapise girdi? PKK propagandası mı yaptı?

Aynı kısalıkta ve yalınlıkta cevapladım:

- Hayır, çocuklar ölmesin dediği için hapse girdi.

Çok kısa bir sessizlikten sonra yine sordu:

- Ciddi olamazsın. Bekletmeden cevapladım:

- Ciddiyim. Hem de çok…

Sonra uzuuuuun bir sessizlik oldu Deran Bebek. Ardından birbirimize hoşça kal bile demeden telefonu karşılıklı kapattık.

***

Adaletin çöktüğü, hukuk vicdanının karardığı şu zorlu günlerde yaşadıklarından dolayı annenin sütü kesilmediyse sarıl annenin memesine. Yok, sütü kesildiyse Ayşe Öğretmen’in, seni zor günler bekliyor. Anne sütü yerine sana mama bulmak zor değil. Ama o mamayı hapishane hücresine ulaştırmak zor.

Beton zeminde emeklemeyi öğreneceksin Deran Bebek. Sonra diş çıkaracaksın ve diş çıkarırken annene uykuyu haram edeceksin. Olsun, Ayşe Çelik nelere katlandı bir bilsen. Dik durdu, başının gölgesini önüne düşürmemeyi hep başardı. Yine başarır. Korkma, güvendesin. Annenin sıcaklığı, kokusu, ninnisi hep seninle olacak.

(Deran Bebek, şimdi burada senin için ve senin adına kocaman bir parantez açıyorum:

Ey Fazıl Say, ey Sezen Aksu, ey Şanar Yurdatapan, ey adlarını buraya sığdıramayacağım bu ülkenin bestecileri, müzik ustaları!...

Sözüm sizedir:

Sıvayın kolları ve Deran Bebek için bir ninni besteleyin. Hapishane hücrelerinde annelerinin incecik ve belki de eğitimsiz sesleriyle söyleyebilecekleri kadar yalın, sıcak bir Deran bebekler ninnisi olsun… Parantezi kapatıyorum.)

***

Bu mektup çok uzadı Deran Bebek ve ben dokunsalar ağlayacak kadar kederli, patlayacak kadar öfkeliyim.

Ama bil, şimdiden bil Deran Bebek, iki gündür sen bu ülkede vicdanı kararmamış milyonların bebeğisin artık.

Sen bizim de bebeğimiz, bizim de kızımızsın.

* Bu makale Cumhuriyet'te yayımlanmıştır