Aydın Engin'den Kemal Kılıçdaroğlu'na: Kefen giymiş bir salak sürüsünü savaşa öncelikle yollamayı önereceğine...

Aydın Engin'den Kemal Kılıçdaroğlu'na: Kefen giymiş bir salak sürüsünü savaşa öncelikle yollamayı önereceğine...

Aydın Engin*

AKP Reisi Afrin’e asker gücü ve zoruyla girileceğini çok önceden “Bir gece ansızın girebiliriz” diye duyurmuştu. Bitirmekte olduğumuz şu hafta içinde ise “Bugün yarın gireceğiz” deyip durdu. 

“Hafta bitti, bugün yarın geçti” derken Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan’ın ordusu Afrin’i bombalamaya başladı. 

Artık savaştayız. 

Afrin harekâtının adını, bizleri boş verin, “savaş” kavramıyla alay edercesine “zeytin dalı” koydular. Ölüm saçan bir zeytin dalı... 

Zeytin bir Akdeniz ağacı. Sanırım utancından ağlıyordur...

***

AKP iktidarının laflarının endazesini ölçmekten aciz sözcüleri “Sınırlarımızın güvenliğini almak için bu harekâta zorunluyuz. Bu bir savunma savaşıdır” gibi inciler saçıyorlar. 

Ne diyeyim? Ben bugüne kadar “Bu bir saldırı savaşıdır” diyen bir devlet ve bir siyasetçi görmedim, tanımadım... 

Suriye ve Irak’ın kuzeyinde Kürt kantonlarından ya da özerk yönetimlerinden ya da eyaletlerden bir siyasal yapılanma oluşmasının Türkiye için neden bir tehlike yarattığını anlamıyorum... 

Bu konuda AKP Reisi’nin ve onun “hık” deyicisi tayfanın ve AKP medyasının açıklamaları, gerekçelendirme çabaları bana “ikna edici” hiçbir şey söylemiyor. 

“O senin kalın kafalılılığın. Tehlikenin farkında değil misin” diyenler çıkacaktır. Çıksın. Aklımın yatmadığına zorlamadan “hı” diyecek değilim. 

Irak - Suriye sınırımız boyunca bir “Kürt şeridi” Türkiye için bir tehlike mi? Öyle iddia ediliyor? Peki neden tehlike? 

AKP Reisi bu tehlikeyi gördüğü için mi ha bire savaş çığlıkları atıyor? 

Pek değil. Anlaşılan Ecevit’in 1978’de “Kıbrıs Fatihi Karaoğlan” gibi bir milliyetçi sloganı kullanarak CHP’nin son 50 yıldaki en yüksek oy oranını yakalamışlığından esinlenen AKP Reisi, Başkanlık seçimlerine “Afrin Fatihi Recep Tayyip Erdoğan” olarak girmeyi kafasına koymuş.

***

Güce tapan, siyasal iktidar uğruna herkesi ve her şeyi ateşe atabilecek bir ruh hali taşıdığı bence artık tartışma götürmez olan AKP Reisi’ni anlamak zor değil. 

İyi Parti lideri, Türk milliyetçisi Meral Akşener’i de anlamak zor değil. 17 Ocak günü Twitter’de pek çalışkandı. Tweet’lerinde Afrin harekâtına yani savaşa bir itirazı yok, akıl bile veriyor: 

“Evet, Afrin’e operasyon yapmalısın. Ama davulla zurnayla duyurulduğu takdirde düşmanlarınız, tedbir alır, tuzak kurarlar. Afrin’e harekât yapmak isteyen, çeneyi kapatır, verir talimatı.” 

Ardından siyasi hasmı Erdoğan ve tayfasının yumuşak karınlarına vuruyor. 

“…Kefenli tosunların da isim isim tespit edilip, mutlaka askere alınmasını ve Afrin operasyonunda başrolde yer almalarını tavsiye ediyorum.”

***

Pekiiii sosyal demokrat(?) CHP’nin liderine ne oluyor? 

Bu sözler geçtiğimiz cuma günü CHP Parti Meclisi toplantısında söylendi: 

“...Hava desteği almadan girilecek bir Afrin büyük maliyetlere yol açar. Eğer hava desteği almadan oraya asker sokacaksanız Sayın Erdoğan’a çağrımdır, seni kefenle karşılayan arkadaşlarını önce oraya göndereceksin... Eğer diplomasi sonuna kadar zorlanırsa, hava desteği de sağlanırsa sorun büyük ölçüde aşılabilir. Aksi halde sorun giderek büyür, Türkiye’ye maliyeti büyük olur...” 

Neresinden tutalım bu cümleleri? 

Savaş hava desteği ile başladı. Ne yani, CHP liderine uyup maliyet düşük olacak diye sevinelim mi? 

Savaşın maliyeti yüksek olmasın diye akıl vermek sosyal demokratlara yakışır mı? 

Savaşa itirazı olmayan ve hava desteğine vurgu yapıp militarist ideolojiye teslim olmak sosyal demokratlara yakışır mı? 

Kefen giymiş bir salak sürüsünü savaşa öncelikle yollamayı önereceğine, salak da olsa “Bu ülkenin hiçbir çocuğu ölüme yollanmasın” demek sosyal demokratlara daha çok yakışmaz mı? 

“Savaş konusundaki tutum siyasetçinin sınavıdır” derler...  Sınıfı geçen bir siyasetçi söyleyin bana?

*Bu yazı Cumhuriyet'te yayımlanmıştır.