Aydın Selcen: Suriye'de en zayıf el Kürtlerde; Türkiye giden ABD'yi değil kalan Rusya'yı dinleyecek

Aydın Selcen: Suriye'de en zayıf el Kürtlerde; Türkiye giden ABD'yi değil kalan Rusya'yı dinleyecek

'Şirin Payzın'la Ne Oluyor?'un son konuğu, Suriye uzmanı Aydın Selcen oldu. Selcen'le ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'den çekilme kararının ardından Ankara-Washington hattında yaşananları, Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'ın Ankara'da gerçekleştirdiği görüşmeleri ve yerli basında çıkan ABD'de 'soft darbe' iddialarını konuştuk. 

Suriye'nin geleceğine dair en çarpıcı yorumu, "Yaşanacakları giden ABD değil, kalan Rusya belirler" olan Selcen'le yaptığımız söyleşi şöyle...

TIKLAYINSuriye uzmanı Selcen, Şirin Payzın'ın sorularını yanıtladı

Cumhurbaşkanı ısrarla söylüyor: Suriye’ye gireceğiz. Fırat'ın doğusuna operasyon yapacağız diye ama dün Ankara’da bayağı bir gürültü koparan, arkasında pek çok tartışma yaratan bir görüşme yaşandı. 

Bolton geldi ve arkasında pek çok tartışma bıraktı. Bir kere öncelikle, Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton'a 'ayıp edildi mi, edilmedi mi'? Mesela İngiliz Times gazetesi demiş ki: Ankara çok büyük ayıp etti Bolton’a. Kendisi ise etmediğini düşünüyor galiba. Ne yaşandı sizce dün?

Bana ayıp oldu mu derseniz ben olmadı derim. Sıra dışı bir durum olduğu ortada ama o konuda Cumhurbaşkanı haklı.  Cumhurbaşkanı'nın muhatabı ABD Başkanı Trump. Kabul etmek zorunda değil. Olağan şartlarda, görüşmeler daha Türkiye tarafının arzu ettiği gibi olsaydı kabul eder miydi? Ederdi tabii. Hem de üç kişi bir arada... Genelkurmay Başkanı, -aynı zamanda IŞİD'le Mücadeleden Sorumlu Özel Temsilciliği de devraldı McGurk’tan- ve Ulusal Güvenlik Danışmanı kabul edilebilirdi ama edilmedi. Bu anlamda bana sorarsanız ayıp değil ama benim ne düşündüğüm önemli değil. ABD tarafı da "Bizim teyit edilmiş bir randevumuz yoktu Cumhurbaşkanı Erdoğan’la diyor". Dolayısıyla, onların da 'ayıp oldu' gibi bir tutum içinde olmadıkları anlaşılıyor. 

Baskın yorum aslında Bolton’ın da bu görüşmeyi arzu etmediği. Zaten Bolton güç bela büktü. Şunu hatırlamak lazım. O meşhur telefon görüşmesi sırasında Trump'ın yanında dinleyen Bolton. Trump dönüp "Doğru mu söylüyor Erdoğan? Biz IŞID’i yenilgiye uğrattık mı gerçekten? Uğrattıysak niye Suriye’de duruyoruz?’ diye sorunca 'mırın kırın edip'; deyim yerindeyse, "Evet öyle" diyen; bunun üzerine Trump dönüp telefonda Erdoğan’a "Öyleyse sizin olsun, biz çıkıyoruz" dediği sırada orada olan Bolton. E aynı Bolton... Şunu hatırlayalım, daha önceki görev yaptığı dönemde 52 katlıydı, yanlış hatırlamıyorsam New York’ta Birleşmiş Milletler binası, "En üstten 10 katını yıksak dünyaya kötülük değil iyilik yapmış oluruz" diyen biri. Pek protokole özen göstermez, dikkat etmez. Ama İsrail’de tam buraya gelir ayak Türkiye’yi en rahatsız edeceğini bildiği açıklamaları yapması demek ki "Biraz daha zaman çalalım, zamana yayalım" demek. "Bu görüşme olmasın, olursa yüz yüze gelip işlerin kopmasındansa bu görüşme olmadan dönelim' dediler" yorumu yapanlar da var. 

Erdoğan açısından da olumlu denebilir. Erdoğan da bu sayede YPG’yi eleştirmeyi, ABD’nin YPG'yle olan iş birliğini eleştirmeyi sürdürüp, taa 400 kilometre derinliğe varacak şekilde bütün Fırat'ın doğusu denen üçgen alanın sorumluluğunu da üstüne almaktan kaçınmış olupor.

Uzun zamandır konuşulan konu şuydu: Pentagon başka türlü düşünüyor, ABD derin devleti Trump’ı aslında hiç takmıyor. Trump’ın hiçbir siyasetinin arkasında değiller. Daily Sabah bugün (çarşamba) yayımladığı makalesinde bir adım öteye gitmiş ve Trump’ı uyarmış; "Adamlarına dikkat et, sana yumuşak bir darbeye hazırlanıyorlar."