Ayhan Bilgen: Çözüm süreci daha ketum yönetilmeliydi, davul zurnayla değil

Ayhan Bilgen: Çözüm süreci daha ketum yönetilmeliydi, davul zurnayla değil

Milletvekilliği, parti sözcülüğü ve bir dönem de belediye eş başkanlığı yaptığı HDP'den istifa eden Ayhan Bilgen, istifasına yönelik açıklamalarda bulundu. Bilgen, HDP'ye yönelik yaptığı eleştirileri uzun süre parti içerisinde de gerekli mekanizmalarla paylaştığını ancak sonuç alamadığını söyledi. Çözüm sürecinin de yanlış yönetildiğini ve bu durumu parti içinde paylaştığını söyleyen Bilgen, "Silahlı ve çatışmalı süreç ile aktörleri arasındaki süreç daha ketum yönetilmeliydi. Davul zurnayla yönetilmemeliydi. Ama demokrasi ve insan haklarıyla ilgili ayrımcılığı bitirecek süreçler de son dere şeffaf yönetilmeliydi, kapalı kapılar arkasında sadece iki parti arasında değil toplumun önünde yapılmalıydı" dedi.

Euronews'in sorularını yanıtlayan Bilgen, HDP'den istifasına ve gündeme dair açıklamalarda bulundu. Bilgen, HDP'ye alternatif olmadığının altını çizerken, HDP'nin kendini yenilemeye en açık parti olmasına rağmen bunu başaramadığını savundu. Bilgen, şu ifadeleri kullandı:

"Ben parti içinde eleştirilerimi hep dile getirdim. Hem BDP döneminde MYK'dayken paylaştım. Farklı birimlere düşüncelerimi paylaştım, yapısal sorunlarla ilgili somut önerilerde bulundum. Hem de sonrasında HDP kurulurken eleştirilerimin dikkate alındığını, Türkiye siyasetinde ihtiyaç olan barış ve demokratikleşme ilişkisini doğru okuyan bir formül geliştiğini düşündüm. Ve o nedenle katıldım. Ama ne yazık ki 7 Haziran sonrasında yine kilitlendik, yine tıkandık. Bu HDP'den kaynaklanmadı ama yetersiz kaldı bu aşmada. Türkiye siyasetinde Kürtlerin sosyal psikolojisi dikkate almadığınız takdirde HDP'nin genişleme imkanı olmaz. Türkiye'de Kürt sorunu çözüm sürecinde başka bir atmosferdeydi. 7 Haziran'dan sonra başka bir atmosfere evrildi. Ama biz çözüm süreci devam ediyormuş gibi bir dil kullanmaya devam ettik. Bence yeni bir dünya ve yeni bi kuşak var. HDP de bu iddiayla yola çıktığına göre kendini yenilemeliydi ama gereğini yapamadı. Kendimi dahil ederek söylüyorum. Ben genişlemeden sorumlu eş genel başkan yardımcısıydım sonuçta. Oyun kurucu özne hale gelemedik."

"Geleneksel partiler Türkiye'deki dinamiği siyasete taşıyamıyor"

Zorlama bir parti kurma arayışı olmadığını söyleyen Bilgen, toplumsal talebe ve heyecana göre ilerde bir partileşme sürecinin de olabileceğini belirtti. "Günlük siyasetle düşünsel arayışı ve fikri derinliği buluşturacak bir formül geliştirilmesi gerekiyor" diyen Bilgen, mevcut siyaset anlayışını şu ifadelerle eleştirdi:

"Ben Türkiye'de siyasette etiği, müzakereyi ve diyaloğu çizgi haline getirmek gerektiği kanaatindeyim. Klasik sol, klasik muhafazakarlık ve klasik milliyetçilik gibi kavramların siyasette karşılıkları bitti artık. Ben artık eklektik bir araya gelişlerin yetmediğini düşünüyorum. Bu bir araya gelişten yeni ve ortak bir söz üretemiyorsunuz. Biz şu anda farklılıkların bir araya gelmesi değil, bu farklılıkların ortak sözü kurması dönemindeyiz. Siyaseti yeniden kurmak için ve güçlü söz kurmak için bir sentez yakalamalıyız."

HDP'de siyaset yapmış olan kişiler de dahil pek çok farklı siyasi düşünceden isimlerle temas halinde olduğunu ifade eden Ayhan Bilgen, "Hak mücadelesinde ve çalışmalarda bulunmuş kişilerin siyasete taşınması gerektiğini düşünüyorum" dedi.

"Davul zurnayla yönetilmemeliydi"

Kürt meselesinin çözümü de Ayhan Bilgen'in de en önemli gündemlerinden. Müzakere sürecinde parti içinde Anayasa yapma yönteminin yanlış olduğunu ve çözüm sürecinin de yanlış yürütüldüğünü defalarca dile getirdiğine dikkat çekiyor Bilgen.

"Bir sorun çözülemediyse mutlaka bir eksiklik vardır. Bunda iktidarın olduğu kadar muhalefetin de payı vardır. İktidarın sorumluluğunu muhalefetin de sorumsuzluğunu sorgulamalıyız. Bu zor ve riski bir alan. Siyaseten elinizi taşın altına koyduğunuzda kaybedebilirsiniz ama kaybetmek uğruna ülkenin kazanacağını düşünerek hamleler yapmak zorundasınız. Eğer Türkiye'de Kürtlerin taleplerini sadece Kürtler dillendirmeye devam ederse ilerleme kaydedemeyiz. Türkiye'de çözüm süreçlerine ve demokratik sivil anayasa yapmaya ihtiyaç var. Silahlı aktörlerin silahsızlandırma süreci başka bir yönteme dayanmalı, demokratikleşme pazarlık konusu yapılmamalıdır. Yani silah bırakırsanız anadille ilgili bu olur demek doğru yöntem değil. Bu toplumda öfkeyi arttırır. Silahlı ve çatışmalı süreç ile aktörleri arasındaki süreç daha ketum yönetilmeliydi. Davul zurnayla yönetilmemeliydi. Ama demokrasi ve insan haklarıyla ilgili ayrımcılığı bitirecek süreçler de son dere şeffaf yönetilmeliydi, kapalı kapılar arkasında sadece iki parti arasında değil toplumun önünde yapılmalıydı."

"Kürt meselesinin çözümü Meclis'tir. Öcalan'ın kendisi de Meclis demişti"

Bilgen, Kürt meselesinin çözümü noktasında muhataplık tartışmaları ile ilgili ise adres olarak Meclis'i gösterirken, şunları söyledi:

"O dönemde Öcalan'ın kendisi Meclis demişti zaten. Sürekli geri dönüp duruyoruz, bir sarmal var. Eğer mevzuatta bir iyileştirme yapılacaksa bunun adresi Meclis'tir. Eğer toplumsal barış ile ilgili bir şey arıyorsanız muhatap bu ülkede yaşayan herkestir. Silah bıraktırmak istiyorsanız muhatabınız elinde silah olandır ya da İmralı'dır. Dolayısıyla burada kategorik bir muhatap aramak yerine, hangi sorunu çözmek istiyorsanız muhataplık kurmak zorundasınızdır."