Aykut Kocaman'dan ilk açıklamalar

Aykut Kocaman'dan ilk açıklamalar

Fenerbahçe’nin 2010-11, 2011-12, 2012-13 sezonlarında teknik direktörlüğünü yapan ve bir kez Süper Lig şampiyonluğu ile iki kez Türkiye Kupası kazanma başarısı bulunan Aykut Kocaman, geri döndüğü sarı-lacivertli ekip, oyun sistemi, Milli Takım, Alex de Souza, transferler gibi birçok konuda açıklama yaptı.

Fenerbahçe'nin sezon başında da kendisiyle ilgilendiğini söyleyen NTVSpor'da Ercan Taner'e şöyle konuştu:

"Fenerbahçe sezon başında da beni istedi"

"Sezon başında da Fenerbahçe ile temas oldu. Ben de istemiştim ancak zordu ve doğru değildi. Pereira'nın ayrılmasından sonra benimle iletişime geçtiler. Ben de istemiştim. Fakat Konyaspor'u bırakmam doğru değildi. Konyaspor'da yapılanma benim üzerime yapıldı. O gün Konyaspor'u bırakmak benim için doğru değildi. Mesleki ahlaka uymuyor. Gitmek isterdim ama bir hafta kala bırakıp gitmek yakışmazdı. Bu tip ayrılıkların, nefret elektriği zaten peşinizden ayrılmıyor. Hayırlı olmuyor işleriniz. Olmaması gerekti. Fenerbahçe de bu süreçte bana anlayışlı davrandı.

"Aziz Başkan ile görüştük; o iyi elektiriği görüyordum"

"Fenerbahçe camiası içerisinde tanıdıklarım var. O iyi elektriği görüyordum. Geçen hafta Aziz Başkan ile de görüştük, konuştuk. Aramızda daha önce yaşanan konulara girmek istemiyorum. Başarılı olmak için neler yapılması gerektiğine odaklanırım. Kötü duygular, intikam almak gibi şeyleri düşünmem.

"Konyaspor ile böyle güzel bir ayrılık aklımdan geçmezdi"

"Anlaşmalar ne kadar içten, ne kadar geleceğe dönük umutlarla yapılıyorsa, ayrılıklar da kaliteli olmalı. Konya'dan böyle ayrıldık. Konyaspor'daki vedadan dolayı minnettarım. Böyle güzel bir ayrılık aklımdan geçmezdi. Konyaspor'a teşekkür ediyorum. İşim bittiği zaman köşeye çekilmeyi seviyorum. Konya şehrine, Konyaspor başkan ve yönetimine teşekkür ediyorum. Son ana kadar işime saygı duyum, çalıştım.

"Sadece savunma veya hücum olur mu? Böyle aptalca bir şey var mı?"

"Savunma futbolu oynattığıma yönelik saçmalıklara artık cevap vermek istemiyorum. Bu oyun bir bütün. Sadece savunma veya sadece hücum oynayan takım var mı? Böyle aptalca, saçma bir şey olabilir mi? Juventus'un, Barcelona'nın oyunlarına gıpta ediyor herkes. Onlar savunma yapmıyor mu? Savunmasız atak olmaz, ataksız da savunma olmaz. Futbol komple bir oyun. Böyle bir algı son derece saçma, aptalca. "Savunma futbolu oynattığım algısını oluşturmaya çalışanlar saçmalıyor. Ülkemizdeki en büyük sorunlardan bir tanesi; birtakım şeyleri algılarla yönetmeye çalışmak. Kazanmak zorundasın. Bunun için de her şeye çalışmalısın. Analiz yapmalısın. Bunların hepsi totalde savunma zaten. Teknik direktörlüğe başladığım İstanbulspor'dan beri hayalim oyunu hep 3. bölgede oynamak. Bu da topa sahip olmaktan geçiyor. Topa sahip olmak da bir savunma şeklidir. Bugünün futbolunda, hiç sevmememe rağmen 'endüstriyel futbol' dediğimiz olayda, kazanmak için enstrümanları bulmak zorundasın. İyi takımın ana unsuru kadrodur.

"Valbuena oynamaya aç"

"Valbuena'yla görüştüğüm doğru. Valbuena'yı çok uzun zamandan beri izliyorum. Onda 18-19 yaşındaki bir futbolcunun hep daha fazlasını yapma isteğini görüyorum. Hala aç ve topu isteyen bir oyuncu. Üstün futbolculuk vasıflarının yanında sahada sonuç ne olursa olsun sürekli inandıklarını yapmaya çalışıyor. Bu önemli.

Mehmet Ekici hakkında

"6-7 ay sonra tekrar oynamak kolay değil. Ritim kaybediyorsunuz. Siz oyuncudan bir şey istersiniz. Kapasitesi yeter mi, çaba gösterirler mi? Önemli olan da benim için çaba göstermesi. Oyuncuların sahada ne kadar istediğine ve gayretine bakarım.

"Salih'i kara kaşı, kara gözüne bakıp oynatmadım"

"Salih Uçan ile 4 yıldır ayrıyım. Ayrılmadan 1 ay önce Benfica ile oynadığımız tarihi maçta sahadaydı Salih. Önce kendine bakacaksın. Antrenörler falan, hocalar filan... Sen ne yaptın? 18 yaşındayken şans alıyordun önemli maçlarda. Fenerbahçe tarihinin en önemli maçı, Benfica ile oynadığımız yarı final maçı. Salih o maçta sahadaydı? Öyle değil mi? Ben Salih'i kara kaşı, kara gözüne bakıp oynatmadım. Tarihin en önemli maçında yeteneği yüzünden sahaya sürdüm.  Tam 4 sene geçti aradan. Ne kadar gelişti Salih? 18 yaşında sahadaydı. Bugün nerede olduğunu kendisi sorgulamalı. Bazı şeyleri kendisinin de düşünmesi lazım.

"Advocaat hatalı; sürekli eleştirilmez"

"Dick Advocaat ile takım hakkında hiç görüşmedim. Teknik direktörler gelip geçici. Kulüplerin hafızası olmalı. Advocaat'ın televizyon karşısında ağır eleştiriler yapması çok da yanlış değil. Ama süreklilik haline gelmesi hata. Silahsız savaş artık bu oyunlar. Beraber mücadele ettiğiniz grubu yetersiz diye yaftalamak, çok doğru olmaz. Güvenmediğiniz bir grupla çalışamazsınız. Mesleğin doğasına aykırı.

"Fenerbahçe kadrosu yetersiz değil. Sonuçta bir önceki sezon kulüplerinde iyi performans göstererek buralara geldiler. Fenerbahçe'deki oyuncuların hepsi çok değerli. Teknik adamın eleştiri yapmasına bir itirazım yok ama bunu sürekli yapması itiraz edilebilir hale getiriyor. Oyuncuları verimsizleştiren, değersizleştiren düzen ortadan kalkmalı.

"Keşke Konyaspor kadrosunu getirebilseydim..."

"Konyaspor'daki oyuncularıma çok güvendiğim için 'keşke hepsini Fenerbahçe'ye getirebilseydim' dedim. Konyaspor'dan bir oyuncuyu Fenerbahçe'ye getirme düşüncesi şu an için yok."

"Lens'in gelip gitmesi çok bir şey değiştirmez dediniz mi?" sorusuna cevap: Aykut Kocaman: "Bu özele giriyor, cevaplamak istemiyorum. Ben Fenerbahçe'nin Lens için teklifte bulunduğunu biliyorum. Başka bir şey söylemeye gerek yok.

"İnandığım bir sistem var"

Benim kafamda güvendiğim, inandığım bir sistem var. Yeni takımımda hemen devreye sokacağım bir sistem. Ama bu sistemler Allah'ın emri değil. Eğer başarısız olursa hemen başka bir sisteme geçiş yapabiliriz. Bu kadar sistemi merak edip, bu kadar sistemsizliği ve düzensizliği tercih eden ender insan gruplarından bir tanesiyiz. 3-4-3, 4-3-3, hangi dizilişle olursa olsun, oyuncuları uyumlu şekilde hareket ettirebilmektir asıl olay. Oyuncu grubunu uyumlu hareket eder hale getirdikten sonra nasıl dizerseniz dizin bir şey fark etmiyor. Fransa futboluna özel bir sevgim yok. Ama Avrupa'nın ana yetiştiricisi konumundalar. Her lig için kaliteli oyuncuları var.

"Türkiye'nin kendine ait duygusal, zihinsel farklılıkları var. Takımlar olarak bir taraftan batı gibiyiz bir taraftan doğu gibiyiz.

"Tribünlerin hali üzücü"

"Fenerbahçe tribünlerinin hali önce üzüntü verici. Ama sebebi başarısızlık mı? Fenerbahçe'nin çok daha başarısız sezonları oldu. Gerektiğinde 45 bin kadının stada gelip desteklediği bir takım Fenerbahçe. Dışarıda da 15 bin erkek vardı. Fenerbahçe taraftarı dünyanın en tutkun taraftarıdır. 3 Temmuz sürecinde taraftar, takıma bağlılığını gösterdi. 3 Temmuz'un dönüşü 45 bin kadın taraftarın bizi desteklediği o gündür.

"Bu değersiz denilen takım Avrupa'da grubundan lider çıktı. Gruptaki rakibi Manchester United kupayı kazandı. Bu takım UEFA Avrupa Ligi'nde gruptan lider çıktı. Finalist Ajax'ı geçip ligde şampiyon olan Feyenoord'u geçti.

"Bizim ülkemizde herkes düzen ister ama hiç kimse düzene uymaz. Benim yapabileceğim tek bir şey var. Oyuncu grubunu, taraftarın sevdiği gibi oynatmak. Mücadele ettirmek. Amacım bu. Fenerbahçe taraftarı iyi sonuç kötü sonuca bakmıyor. Oyunculara bakıyor. Oyuncuları sahiplenmelerini sağlayacağım. Ama hiçbir şey bir anda olmaz. Bir anda olan şeyler bir anda yıkılıyor çünkü. Zamanla bunlar gerçekleşecek.

"Başakşehir'in tecrübesizliği, Beşiktaş'ı şampiyon yaptı"

"Beşiktaş ligde oyun olarak önceki yıla göre daha problemliydi. Bu sezon Avrupa gidince lige odaklanmada sıkıntı yaşadılar. Ama sahada doğruları yapmayı bildiler ve şampiyon oldular. Başakşehir, saha içi organizasyonu bakımından Türkiye'nin en iyi takımı. Harika bir sezon geçirdiler.  Başakşehir'in tecrübesizliği olduğu için Beşiktaş sarsılmalara rağmen şampiyon oldu. Galatasaray veya Fenerbahçe olsa farklı olurdu.

"Galatasaray sezona doğru futbol olmasa da akıcı futbol oynayarak çok iyi başlamıştı. Önce baskı, sonra da yeni hocanın arayışları oldu. Beşiktaş değil ama Galatasaray bu sene ciddi hamleler yapacaktır. Trabzonspor uzun süredir zirvenin arkasında kaldı. Zirve yarışına girme arayışında olacaklar yeni sezonda.

"Hem Avrupa hem lig yarışı çok zor. Zihinsel iniş ve çıkışlar en önemlisi. Alışık olmayan takımlar bu fırtınaya dayanamıyor.

"Türkiye sert bir lig. Bir anda kendinizi küme düşme hattında görebilirsiniz. Dikkatli olmak lazım.

"Ben kişisel olarak kamplara karşıyım. Sezon başı kampları zorunlu tabii ama sezon içi kamplarını sevmem.

"İyi futbol, iyi oyuncuyla iyi zeminde oynanır"

"Beşiktaş ve Rizespor hibrit çime geçerek doğru hamleyi yaptı. İyi futbol, iyi oyuncuyla iyi zeminde oynanır.  Statlar, tesisler olağanüstü ancak oyunun asıl oynandığı 'çayır' gibi.

"Sosyal medyadan sonra görsel ve yazılı basının eleştirileri yumuşadı. Sosyal medyayla ilgim neredeyse sıfır.

"Fatih Terim bizi takım oyunu oynayan bir ekip olarak görüyor olmalı"

"Bir takımın başarısını temsil etmek için sembolük de olsa Konyaspor'dan milli takıma oyuncu alınmasını beklerdim. Milli Takım kadrosu, Milli Takım seçicisinin kendi seçimidir. Kimse buna bir şey söyleyemez. Kimsenin haddine değil. Fakat genel kadro için Türkiye Kupasını kazanmış bir takımdan sembolik olsa da 1 tane oyuncu alınması gerekir. Geçen senenin ikinci yarısında en çok puan toplayan takımdık. Ligi 2. bitirdik. Milli takıma oyuncu veremedik! Siz Türkiye Futbol Direktörü iseniz, 30 tane oyuncu çağırıyorsanız, bir takımdan sembolik de olsa oyuncu alırsınız! Alınmadı. Sanırım Futbol Direktörümüz, bizi takım oyunu oynayan ekip olarak görüyor, bu yüzden kimseyi almıyor. Bu beni onurlandırır.

"Milli Takım'daki çatışmalar nahoş..."

"Milli Takım çatısı altında nedenleri ne olursa olsun bu çatışmaları izlemek nahoş. Bunlar tartışma değil çatışma. Milli takımı temsil eden isimlerin bu kurumları böyle çetrefilli, çirkin, nahoş durumlardan sakınmaları gerekirdi. Kafamız sorunları çözmeye yönelik değil, sorun yaratmaya yönelik.

"Sorun prim değil, her şeyin ölçüsünü koymak lazım. Primi kaldırmak da çözüm değil. Ölçüyü kaybettik. Çözüm ölçülü olmak. Biz Milli Takım'da ölçüyü kaybettik. Tekrar kazanılır mı? Her şey mümkün. Milli Takım'da bu tip çatışmaları görmek hoş değil. Ulusu temsil eden kişilerin bu çirkinliklerden uzak durması gerekir.

'Milli Takım'ı bıraktım' demek kolay bir şey değil. Oyuncu bunu hangi duygularla söylüyor ona bakmak lazım. Söylemek zorunda kalıyor olabilir. Arda, ortalık yatışsın diye kendini feda ediyor olabilir. Arda, ülkeyi reddetmiyor. Bir futbolcu kararı veriyorsa nedenlerine de çok iyi bakılması gerekir. Arda'ya 'Nasıl bırakırsın?' deniyor. Sana ne! Ülkeyi reddetmiyor ki. Herkes Arda Turan üzerinden bir hikaye anlatmaya çalışıyor. Onu bu duruma getiren ortamı ortadan kaldırmalıyız.

"Alex hakkında konuşmaya gerek yok"

"Alex'in kitabının okumadım. Sadece bir röportajını okudum, zihnimde kalmadı. Beni en çok üzen yanlışların doğrunun yerini alması. Bu konuda çok konuşmaya gerek yok. Artık bu konuların uzağında kalmaya çalışıyorum. Saygısızlık olmasın diye 1-2 cümlelik yanıtlarla işi geçiştiriyorum. Bir konuda kendinizi savunmak için karşınızdakini de suçlamanız gerekiyor. Kendime yapılmasını istemediğim şeyi, yapmak istemiyorum.

"Hakemlere serzenişimin nedeni fahiş ve vahim hatalar"

"Hakemler, Türk futbolunun diğer unsurları kadar iyiler. Onları da çok ayırmak doğru olmaz. Benim hakemlerle ilgili serzenişlerim fahiş ve vahim hatalar sebebiyle oldu. Sonuçta hakem sahadaki karar verici merci. Hakemler maçların sonunda etkililer. Ama bunu kasten yapıyorlar demiyorum. Türkiye gibi bir ortamda üst üste hakem hatalarından mağdur olunca konuştum. Oyuncularımın hakkını başka kim koruyacak?  Kendi hatalarımı düzeltmek için çabalıyorsam, hakemler de düzeltmeli. Vahim hatalar olmamalı. Ben 34 yıldır bu işin içindeyim. Hakemin verdiği kararlarla tarafsız mı, yoksa bir tarafa doğru mu gidiyor anlayabiliyorum. Bence video hakem işleri daha da karıştıracak."