T24 Ankara
Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, AYM üyeliğine seçilen eski İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce’nin yemin töreninde yaptığı konuşmada, Tevrat, Yeni Ahit ve Kuran-ı Kerim’e atıflarda bulundu. Bireysel ve toplumsal hayatın en temel erdeminin adalet olduğunu belirten Arslan, yargı bağımsızlığına dikkat çekti. Arslan, kendisinin görev yaptığı son 10 yılı “AYM’nin en uzun 10 yılı” olarak tanımlarken, AYM’nin geleceğinde hak eksenli yaklaşımın sürdürülmesi gerektiğini söyledi.
Eski İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce’nin yemin töreni AYM Yüce Divan Salonu'nda gerçekleştirildi. Burada bir konuşma yapan Zühtü Arslan, konuşmasına Amasra’daki maden ocağında hayatını kaybedenlere başsağlığı dileyerek başladı. Konuşmasının devamında toplumsal hayatın en temel erdeminin adalet olduğunu söyleyen Arslan, dini kitaplardan referanslara başvurdu. Arslan, Tevrat, Yeni Ahit ve Kuran-ı Kerim’de adalet konusundaki bazı bölümlere yer verdiği konuşmasında, şunları söyledi: “Nitekim Tevrat’a göre Hz. Musa halkına, ‘Adaleti, yalnızca adaleti izleyeceksiniz’ diye öğüt verir. Yeni Ahit’e göre Hz. İsa kavmine, ‘Görünüşe göre yargılamayın, yargınız âdil olsun’ diye seslenir. Kuran-ı Kerim’e göre de ‘Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder’. Hiç kuşkusuz adaletin bu önemi, onu tecelli ettirmekle görevli hâkimlerin omuzlarına ağır bir yük yüklemektedir. Bu yüzden hemen her medeniyette adaletsiz ve haksız şekilde hükmetmenin ağır bir vebal olduğuna dair kuvvetli bir inanış vardır.”
"En uzun 10 yıl"
Konuşmasının devamında yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile kuvvetler ayrılığı konusuna dikkat çeken Arslan, “Yargının ve yargıcın bağımsız olmadığı yerde kuvvetler ayrılığından, kuvvetler ayrılığının olmadığı yerde de temel hak ve özgürlükleri güvenceye alan bir anayasanın varlığından söz etmek zordur” dedi. Arslan, İnce’nin yemin töreni nedeniyle üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçen kendi yemin töreninin anımsadığını ifade ederek, “Aradan geçen 10 yıl Anayasa Mahkemesi açısından yeniliklerin ve türlü zorlukların yaşandığı bir dönem olmuştur. AYM’ye bir yandan bireysel başvuruları inceleme, diğer yandan da Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini denetleme görev ve yetkisinin verilmesi, anayasa yargısının alanını genişletmiş ve yeni sınamaları beraberinde getirmiştir. Bu süreçte yaşanan darbe girişimi ve Covid 19 salgını gibi olağanüstü durumlar, anayasa yargısı alanındaki değişim ve dönüşümü daha da sancılı bir boyuta taşımıştır. Tüm bu sebeplerle, sanırım bu dönemi Türk anayasa yargısının “en uzun on yılı” olarak nitelemek yanlış olmaz” diye konuştu.
Bu olağanüstü güçlüklere rağmen AYM’nin gerek norm denetiminde gerekse bireysel başvuruda hak eksenli bir yaklaşımla zengin bir içtihat oluşturduğunu söyleyen Arslan, “Anayasa Mahkemesinin geleceğine yönelik belki de en çetin sınama, söz konusu süreçte benimsenen hak eksenli yaklaşımın korunması ve sürdürülmesidir. Anayasa yargısının varlık nedeninin anayasanın üstünlüğünü ve temel hakları korumak olduğu dikkate alındığında, hak eksenli yaklaşımın sürdürülmesinin ülkemizin ve insanımızın menfaatine olduğu izahtan varestedir” dedi.