AYM, bir öğretmenin siyasi parti üyesi olduğu gerekçesiyle memuriyetten çıkarılmasına ilişkin başvurusunda hak ihlali kararı verdi. Yüksek Mahkeme, "İdarenin ve mahkemelerin anayasal hükümleri özgürlükler lehine yorumlamaları mümkündür" dedi.
Ali Kuş, Ankara’nın Polatlı ilçesinde Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nde öğretmen olarak görev yaparken, 2000 yılında hakkında açılan bir soruşturma sonucunda devamsızlık nedeniyle memurluktan çekilmiş sayıldı. Memuriyetine son verildi.
Kuş, bir yıl sonra Özgürlük ve Dayanışma Partisi’ne (ÖDP) üye oldu. 2002 yılında Ankara 1. bölge milletvekili adayı olarak gösterildi. 2004 yılında ÖDP Polatlı ilçe başkanlığını üstlendi.
Bu arada memuriyetten çıkarılma işlemi 2008 yılında mahkeme kararıyla iptal edildi ve tekrar öğretmenlik mesleğine döndü.
Ancak hakkında hemen bir soruşturma daha açıldı. Siyasi parti üyesi olmakla suçlandı ve görevinden yine uzaklaştırıldı. Soruşturma sonunda 2009 yılında bir kez daha memuriyetten çıkarıldı.
Ali Kuş, işlemin iptali için dava açtı. Ankara 2. İdare Mahkemesi işlemin uygun olduğuna karar verdi. Danıştay kararı onayınca Kuş, konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.
Yüksek Mahkeme yaptığı incelemede şu tespit ve değerlendirmelerde bulundu:
"Somut olayda başvurucu, siyasi parti üyesi olduğu sırada devlet memuru değildir. Ancak siyasi parti üyeliği devam ederken devlet memuru sıfatı kazanmıştır.
Başvurucu, yasal bir partinin üyesidir ve başvurucunun barışçıl olmayan eylem ve söylemlerde bulunduğuna, anayasal düzene karşı bir duruş sergilediğine, demokratik toplum düzenine aykırı hareket ettiğine dair hiçbir iddiada bulunulmamıştır.
Sonrasında, salt başvurucunun siyasi parti üyesi olduğu tespit edilerek hakkında memuriyetten çıkarma cezası verilmiş; başvurucuya siyasi parti üyeliğini sonlandırması hususunda iradi herhangi bir seçenek sunulmamıştır.
Bir devlet memuru olan başvurucunun siyasi parti üyeliğinden istifa etmesi için başvurucuya belli bir süre tanınması, siyasi parti üyeliği ile memuriyetten birini tercih etmesi için imkân sağlanması veya memuriyetin askıya alınması gibi daha hafif tedbirlerin alınabileceği anlaşılmıştır.Başvurucunun yalnızca bir siyasi partiye üye olması nedeniyle doğrudan memuriyetten çıkarılması, son çare prensibine uymayan en ağır müdahale olmuştur.
Anayasa’nın gerek örgütlenme özgürlüğünü güvence altına alan 33. maddesi gerekse devlet memurluğu ile siyasi parti üyeliğini bağdaştırmayan 68. maddesi, ancak çoğulcu demokrasinin geliştirilmesi bağlamında ve hak eksenli yorumlandıkları takdirde işlevlerini tam olarak yerine getirebilir.
Uygulamaya bakıldığında idarenin ve mahkemelerin söz konusu anayasal hükümleri özgürlükler lehine yorumlamalarının mümkün olduğu değerlendirilmiştir.
Açıklanan gerekçelerle siyasi parti üyeliğinden istifa etmesi için makul bir süre verilmeden devlet memurluğundan çıkartılan başvurucunun Anayasa’nın 33. maddesinde güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
Anayasa Mahkemesi inceleme sonunda şu hükmü kurdu:
1. Örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
2. Anayasa'nın 33. maddesinde güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI ve İrfan FİDAN’ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
3. Kararın bir örneğinin örgütlenme özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 2. İdare Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4.Başvurucuya net 13.500 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
5. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 10/2/2022 tarihinde karar verildi.