İsrail’in Ankara Büyükelçiliği’nin bulunduğu Çankaya’daki Mahatma Gandi Caddesi ile Kahraman Kadın Sokak’ın, elçiliğin güvenliğini sağlama gerekçesiyle 2001 yılında kapatılmasından sonra mahalle sakinleri hak arayışına girdi. Mahalle sakinleri, yaptıkları başvuruda sonuca ulaştı. İsrail elçiliğinin bulunduğu sokağı kapatmaya Anayasa Mahkemesi'nden veto geldi.
Milli Gazete'de yer alan habere göre, bölgede bulunan taşınmazlarını düşük ücretlerle kiraya veren mahalle sakinleri, hukuki yollara başvurdu. R.T. adlı vatandaş 2003 ve 2005 yılında yaptığı başvurular neticesinde bariyerlerin kaldırılmasına yönelik alınan karar uygulanmayınca hukuki yollara başvurdu.
Ankara 3’üncü İdare Mahkemesi’ne mülk sahibi R.T.’nin açtığı dava önce reddedildi. Daha sonra davacı Danıştay 8’inci Dairesi’ne başvurdu. Danıştay 8. Dairesi, dosyada tetkik hâkiminin bozma yönünde görüş bildirmesine rağmen 2007’de kararı onadı. Aynı daire tarafından 2009 yılında karar düzeltme talebi de reddedildi ve mahkeme kararı kesinleşti. Bütün iç hukuk yollarını tüketen vatandaş, mağduriyetlerinin giderilmediğini gerekçe göstererek 2014 yılından sonra Anayasa Mahkemesi’nin yolunu tuttu. Söz konusu dosyayı geçtiğimiz günlerde (23 Mart’ta) ele alan yüksek mahkeme gerekçeli kararını ise açıkladı.
Olayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıyan davacı avukatı Hüseyin Çakmak, açtıkları üç davada da tetkik hâkimlerinin Anayasa ile güvence altına alınmış haklara vurgu yaparak idari işlemlerin hukuksuzluğu ve müvekkilinin zararının karşılanması yönünde görüş bildirmesine rağmen davaların gerekçesiz olarak reddedildiğini ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürdü. Çakmak, yaşanan yargı sürecinde Anayasa’nın 35’inci maddedeki “mülkiyet hakkı”, 125’inci maddedeki “İdare eylem ve işlemlerinden doğan zarardan sorumluluk” ve “kararların gerekçeli olması” ilkelerinin açıkça ihlal edildiğini savundu. Sokak kapatma nedeniyle müvekkilinin sahip olduğu gayrimenkulün yıllardır kiraya verilemediğini, mülkiyet hakkının en temel semeresi kiralama hakkının açıkça ihlal edildiğini ifade eden Çakmak, dosyanın yeniden yargılama yapılıp karar verilmek üzere mahkemeye geri gönderilmesini talep etti.
Yüksek mahkeme, aldığı karar ile söz konusu davacıların zarara uğratıldığına da hükmederek, yeniden dosyadaki belgelerden tespit edilen bedele göre 412 bin TL olan toplam zararın faiziyle birlikte 2 milyon 212 bin TL şeklinde başvuruculara müşterek olarak ödenmesi gerektiğini ifade etti.
Anayasa Mahkemesi tarafından incelenen dosyada, mülkiyet hakkının ihlal edildiğine, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına hükmedildi. Kararda, Anayasa’nın 35. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir” denilerek mülkiyet hakkının güvenceye bağlandığına değinildi ve başvurucuların şikâyetinin dar ve teknik anlamda bir alacak hakkına yönelik olmayıp, mülkiyet hakkının malike tanıdığı semerelerden yararlanma yetkisine ilişkin olduğu özellikle belirtildi.