Anayasa Mahkemesi, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki cunta yapılanması tarafından 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilen darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL kapsamında cezaevlerindeki açık görüşlerin sınırlandırılmasını anayasaya aykırı bulmadı.
Cumhuriyet'ten Alican Uludağ'ın haberine göre kararda; bu sınırlamayla güdülen meşru amaç ile başvurucunun bireysel yararı arasında adil bir dengenin kurulduğu, demokratik toplumda gerekli olan müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğu öne sürüldü. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından KHK ile meslekten çıkarılan ve FETÖ üyeliği iddiasıyla 25 Temmuz 2016’da tutuklanan eski Nevşehir Vali Yardımcısı Halil Berk, Sincan T Tipi Cezaevi’ne konuldu. 22 Mart 2017’de tahliye edilen Berk, cezaevindeyken “aylık açık görüş hakkının” sınırlandırıldığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Berk, başvurucusunda eşi ve üç çocuğuyla sağlıklı koşullarda görüşemediğini, ailesiyle sürdürülebilir bir ilişki kuramadığını, bu sınırlayıcı uygulama nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini öne sürdü. Olaya ilişkin savunma gönderen Adalet Bakanlığı, eski vali yardımcısının tutuklu bulunduğu sürede 4’ü açık olmak üzere 15 kez yakınlarıyla görüştürüldüğünü kaydetti.
Anayasa Mahkemesi, başvurunun iddialarını açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verdi. Başvurucunun şikayetinin, açık görüş hakkının iki ayda bir olacak şekilde belirlenmesi nedeniyle ailesini daha sık göremediği iddiasına dayandırdığı anımsatılan kararda, şöyle denildi:
“İsnat edilen suçların ağırlığına göre tutuklu ve hükümlülere tanınan birtakım hak ve imkanların farklılaşması doğaldır. OHAL koşullarının gerektirdiği kamu düzeninin korunması ihtiyacı ve ceza infaz kurumu güvenliğini sağlama amacı doğrultusunda isnat edilen suçun ağırlığı da dikkate alınarak başvurucunun aile fertleriyle olan ilişkisinin sürdürülmesini engellemeyen açık görüş hakkının sınırlandırılması şeklinde söz konusu müdahalede kamu makamları tarafından güdülen meşru amaç ile başvurucunun bireysel yararı arasında adil bir dengenin kurulduğu, demokratik toplumda gerekli olan müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır"