Ilgın Yorulmaz / Tokyo
Japon futbolcular ve taraftarlar Almanya ile oynadıkları Dünya Kupası eleme grubu maçını 2-1 kazanmalarının yarattığı sürpriz kadar her maç sonrası stadyumu temizlemeleri ve soyunma odasını pırıl pırıl bırakmalarıyla da sosyal medyada viral olmuşlardı.
Renkli kıyafetleri ve davullarıyla tribünlerde hoş görüntüler yaratan Japonların herkese örnek olan temizlik harekatının ardında çevreci bir mesajdan çok ülkenin DNA’sına işlemiş olan kollektivist anlayış var.
Bu anlayışa göre bireyler, kendilerinden çok toplumun iyiliğini öne çıkarıyor. Bir kişinin diğerleriyle ortak yaşadığı veya paylaştığı yere olan saygısı, kendisine olan saygısıyla eşit tutuluyor.
Japonlar için “Bir yeri bulduğun gibi, hatta bulduğundan daha da temiz bırak” anlayışı bir görev olmanın ötesinde hem kendine ve hem de ev sahibine bir saygı ifadesi. Bu tür yazısız kurallara uymanın Japonca deyimiyle “atarimae”, yani “doğal” olduğu biliniyor.
Japon taraftarlar için bir maçın kazanılmış veya kaybedilmiş olması elbette önemli. Ancak ondan daha da önemli olanı, ne kendini ne de Japon milletini utandırmama sorumluluğu.
Katar’da devam eden Dünya Kupası için dünyanın her köşesinden gelen taraftarlar ev sahibi ve diğer ülkelerde kendilerine has özellikleriyle de yakından takip ediliyor.
İçkiye meraklı İngilizlerin içki satışının yasak olduğu Katar’da huzursuzluk yaratmaları, Faslıların Belçika’yı yendikten sonra Brüksel’de arabaları ateşe vermeleri gibi görüntülerle Japon taraftar ve sporcuların davranışları tam bir tezat içinde.
Nitekim Almanya maçından sonra büyük umutla çıktıkları Kosta Rika maçını son dakikalarda 1-0 kaybetmelerine rağmen yine stadı temizlemeleri, yenilseler bile zerafetlerini kaybetmedikleri şeklinde yorumlandı.
Dünyanın diğer ülkelerinin taraftarlarının aksine gayretkeş Japon taraftarları futbolu deşarj olmak için değil, stadyumda kadın-erkek uyum içinde milli takımları için tezahürat yapıp iyi vakit geçirilecek bir hobi olarak görüyorlar.
Geçen yıl 2020 Tokyo Olimpiyatlarına ev sahipliği yapan başkent Tokyo’da diğer başkentlerin aksine kamusal alanlarda çöp kutusu yok, ancak yine de çöp sorunu yaşanmıyor.
Bunun nedeni, spor karşılaşmaları veya konserler gibi büyük çaplı etkinliklerde bile herkesin çöpünü alıp eve götürmesi. Japonya’da çevreyi kirletmenin cezası 1,000 yen (150 Türk Lirası)’ndan başlıyor.
Ancak Japonlar sokaklarda ve toplu taşıma araçlarında temizliği cezalarla değil, eğitimle sağlıyorlar.
Küçüklükten itibaren Japon çocuklar öğretmenleri ve okul yöneticileri ile beraber kendi okullarının temizliğinden sorumlu tutuluyor. Burada amaç, çocuklara yaşam becerileri, çevre bilinci ve başkalarına saygı gibi kavramları kazandırma çabası.
Osaka’da yaşayan çevirmen Makiko Takahaşi, Japonca’daki ‘Tatsu tori ato wo nigasazu’ (‘Kuş, ayrılmaya hazırlandığı yuvasını pisletmez’) atasözünü hatırlatıp, “Arkamızdan temizleyip çöp bırakmamalıyız ki bir sonraki kişi gelip iğrenmesin. Tabi bir de bitirişi zarif bir şekilde yapmak, arkasında pis bir iz bırakmaktan çok daha makbul” diye açıklıyor.
Her gün yüzlerce sefer yapıp binlerce yolcuyu taşıyan hızlı tren (şinkansen)lerin terminale yaklaşıp üç dakika içinde temizlik ekipleri tarafında tertemiz hale getirilmesi ve bir sonraki sefere hazırlanmasını yabancı turistler şaşkınlıkla izliyor.