Gündem Çocuk Derneği, çocukların yaşadıkları hak ihlallerini görünür kılmak için Türkiye'de ilk kez 2013 yılını kapsayan "Çocuğa Karşı Ayırımcılık Raporu" hazırladı. Raporda, çocukların gelişimsel özellikleri, yetişkinlere olan ekonomik ve sosyal bağımlılıkları sebebiyle ayırımcı tutumlardan yetişkinlerden çok daha derin ve kalıcı olarak etkilendikleri belirtildi. Türkiye’de çocukların ayırımcılığa uğramamaları için rapor devletin, yükümlülüklerini bir an evvel yerine getirmesine katkıda bulunmayı, sivil toplum örgütlerine ve bireylere de ayırımcılıkla mücadelede bir yol haritası sunmayı amaçlıyor.
Nilay Vardar’ın Bianet’te yer alan haberine göre, raporda çocuğa yönelik ayırımcılık alanları ve derinlemesine görüşmeler yer alıyor. Ötekileştirilen bu çocuklar için Ermeni, Kürt, Roman, Alevi, Eşcinsel olmak; engellilik, apartman görevlisi bir ailenin çocuğu olmak ayrımcılık nedeni. Raporda, “Ebeveyni seks işçisi olan çocukların askeri okullara alınmaması, okulda, mahallede hor görülmesi ve dışlanması” ayrımcılığın boyutlarını ortaya koyuyor.
Belirlenen 15 ayırımcılık alanı şöyle:
Irka Dayalı Ayırımcılık (Irkçılık),
- Etnik Kökene Dayalı Ayırımcılık,
- Cinsiyete Dayalı Ayırımcılık,
- Cinsel Yönelime Dayalı Ayırımcılık,
- Engelliliğe Dayalı Ayırımcılık, -
Ekonomik Ayırımcılık,
- Çocuğun birinci derece yakınlarının meslek ve/veya işleri,
- Çocuğun birinci derece yakınlarından birisinin cezaevinde bulunması,
- Çocuğun gelişimsel, fiziksel farklılık(lara) ya da dezavantaj(lara) sahip olması,
- Eğitim sisteminin ürettiği ayırımcılık,
- Çocuğun anne ve/veya babası ile birlikte olamaması,
- Çocuğun suça sürüklenerek ya da suç mağduru olarak çocuk adalet sistemine dahil olması,
- Çocuğun birinci derece yakınlarından birisinin engelli, hasta ve/veya bakıma muhtaç olması.
Rapordaki derinlemesine görüşmelerden örnekler şöyle:
Cinsel yönelime dayalı ayırmcılık: “İlkokul bir ya da ikinci sınıfa gittiğim yıllardı. O zamanlar kot ceket modaydı. Neyse bir mağazaya girdik. Ben ondan almak istediğimi söyledim. Mağazadaki tezgâhtar şey demişti: “biz onları kız çocuklarına satıyoruz, sen bunu istediğine emin misin?” Babam da şey demişti, “o da zaten kız gibi, fark etmez” demişti. Ben bunu hayatım boyunca hiç unutmadım. Rezil olmuş gibi hissettim kendimi.
Dinsel inanca dayalı ayrımcılık: “Ensemde haç dövmesi var. Taksimde dolmuş beklerken kulağıma eğilip “ya sev, ya terk et” diyen biri olmuştu. Döndüm “sevmesem, senin gibi biriyle burada yaşamaya değer mi ?“ dedim…”
Etnik kökene dayalı ayrımcılık: "Çocuk olduğumuz için mıntıka temizliğine bizi çıkarırlardı. Mıntıka temizliği demek dayak demekti. Diliniz döndüğünce kendinizi ifade etmeye başladığınızda olan oldu. Cezaevi ikinci müdürü mıntıka temizliği sırasında “ne yapıyorsun?”diye sordu. Ben de “devleti temizliyorum” diye cevap verdim. On dakika sonra geldi ve anlıma yumruk vurdu. Ben orada kendimden geçtim. O gün cezaevinde ilk kez elektrikle tanıştım, işkence görmeye başladım. 12 yaşında gördüğünüz şiddet sizin hayattan umudunuzu kesen bir etki yaratıyor.”
Bir Ermeni genç kızı 14 yaşında erkek arkadaşının sözlerinden şöyle bahsetti:
“Madem ki Ermenisin, istemeden vermelisin” derdi ve bunu sürekli söylerdi. Tekerleme gibi… Türkler için de “Madem ki Türksün, göster bi ürksün” derler, Süryaniler için de “En iyi Süryani, ölü Süryani” derler, onu da bilirim, onu da duymuşumdur.”
Türkiye’de Çocuğa Karşı Ayırımcılık Raporu’nun raportörlüğünü Mehmet Onur Yılmaz, Emrah Kırımsoy, Ezgi Koman, Erkan Sert, Bişeng Özdinç, Mehmet Onur Yılmaz görüşmeyi gerçekleştiren uzmanlar. Türkiye’nin ‘ötekilerinin’ minik dünyalarından kopan fırtınaları gösteren ve ayakta kalma mücadelesini da aktaran rapor, bu ülkede, azınlık olmalının ya da mezhep farklılıklarının ne kadar zor olduğunu gösteriyor.
Rapor, çocukların kırılganlıkları, savunmasız bireyler olduğu göz önüne alarak yetişkinliğe yeni geçmiş kişilerle görüşerek hazırlandı. Çok uzak olmayan çocukluklarını ve yaşadıklarını 18-25 yaş arası 6 yetişkin anlattı. Gündem Çocuk, raporun aynı zamanda İngilizcesini de yayınladı.
Raporda göre devletin yükümlülükleri: İnsan haklarına dayalı mevzuat oluşturma ve uygulama, Henüz taraf olunmayan uluslararası sözleşmelerin onaylanması, taraf olunan sözleşmelerin uygulanması, Etkin ve bağımsız ombudsmanlık sistemi, Bireysel başvuru mekanizmalarının güçlendirilmesi, Ayırımcılık yasağı için etkin yasal altyapı kurulması, İnsan hakları eğitimi.
Sivil toplum örgütlerinin yükümlülükleri: İzleme, raporlama ve savunuculuk, Ayırımcılığa uğrayanlara destek verilmesi, İnsan hakları eğitimi.
Bireylerin yükümlülükleri: Ayırımcılık yapmamak, Ayırımcılığı görmezden gelmemek.
Raporun tamamına ulaşmak için tıklayınız...