Mehmet Baransu
(Taraf - 21 Ekim 2012)
Galatasaray’da son günlerde finans yapısıyla ilgili değişik iddialar dile getiriliyor. Hisse satışı ve sermaye artırımı sonrası zarara uğratıldığını düşünen bir grup yatırımcı sosyal medya başta olmak üzere, yazılı ve görsel basında konuyu kamuoyunun gündemine taşıdılar. Bu gruptan bazı isimler benimle de görüştü. Sermaye artırımının, hisse satışının kendilerinden gizlendiği gibi bir dizi teknik konunun da içinde barındığı iddialarını dile getirdiler.
Kendilerine de söylediğim gibi borsa, hisse senedi gibi teknik konulardan fazla anlamam. Tek yapacağım şey iddiaları kulübe sormaktı ve öyle yaptım. Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal başta olmak üzere, bazı yöneticiler ve kulübün profesyonel çalışanlarına iddiaları sordum. Verdikleri cevabı yorumsuz bir şekilde sizlerle paylaşıyorum:
“Göreve geldiğimizde, kulüp hasta yatağında ölmüştü. Mali açıdan eksi 245 milyon TL’deydik. Hisse sahiplerinden bir tanesi müracaat etmiş olsaydı, şirket iflas ederdi. 16 milyon dolar da aylık giderimiz vardı. Gelir yoktu ve eski yönetim de gelirleri 2014 yılına kadar kullanmıştı. Kulübün 327 milyon dolarlık borcu vardı. Yaşamamız için bir mucizeye ihtiyaç vardı. Böyle bir mucize de yoktu. Ekonomide mucize diye bir şey olmaz. Teknik imkan vardır. Teknik imkan da şirketin kurucularına gidip şirkete para konulmasını istemekti. Biz de bunu yaptık. Hisse senedi satmak için mali genel kurula gittik. Kurulda önceliğimizin hisse senedi satışı olmadığını söyledik. ‘Hisse senedini repo yapabiliriz’ dedik. Bir bankayla da görüşmüştük o zaman. Aynı konuşmada ‘repo olmazsa bir miktar hisse senedi satmak zorunda kalabiliriz’ de dedik. Bu konuşmamızda çok net. Bu cümlemi okumadıkları için repo yapacaklardı, satış yaptılar deniliyor.
Türkiye’deki hukuk mevzuatına baktık. Hisse senedinin repo yapılması hukuk mevzuatına göre müsait değildi. Tek çaremiz satış yapmaktı. Mali kurulda da bize yüzde 49’a kadar hisse senedi satma yetkisi verdi. Ve 600 milyona çıkacak şekilde karar alındı. Gizli bir durum yoktu. Bunlar ilan edildi zaten. İlan edilmeden bunlar yapılamaz. Bugün itibariyle 600’e kadar sermayeyi artırabiliriz. Bu izin var. Bu sır falan değil, herkes de biliyor.
Bütün yatırımcı böyle bir satış yetkisinin olduğunu ve yönetimin de bunda ısrarlı olduğunu biliyordu. Satışa başladık. Bir günde de hemen satmadık. Dört ay da satıldı. Satış yetkisi aldığımızda 78-82 aralığındaydı hisselerimiz. Satışın ardından ilk bir buçuk aylık dönemde fiyat, satışa rağmen 104 TL oldu. Yani satış başladıktan sonra bile yatırımcı zarar etmeden, hatta kâr ederek hisselerini satıp çıkabilirdi. Bu açıdan iddialar doğru değil, maksatlı ve gerçek dışı. Satışın ardından kulübe 70 milyon dolar civarında para girdi. Beşiktaş’ın durumundan daha kötü bir durumdaydık. Satış yapınca toparladık.
Biz bunun tamamını tek seferde yapabilirdik. Küçük yatırımcı bunu ödeyemez diye biz bunu zamana yaydık. İki seferde yapalım kararı çıktı. ‘Onlara düşünme zamanı verelim’ dedik. Sermaye artırımı olmazsa çıkma şansları olsun. Kaldı ki ilk satışta küçük yatırımcı zarar etmedi. Zarar görmesinler diye, rüçan haklarını yüzde 10 kârla satın aldık. Sermaye artırımı yapma durumu olmayanlar gelip çıkmak isteselerdi yüzde 10 kârla çıkabilirlerdi. O yüzden bu tartışmalarda art niyet arıyoruz. Kaldı ki hisseler o dönemde de artıyordu. Kendilerince kumar oynamışlar bazıları. Çünkü ilan edilmiş ‘600 milyona kadar çıkarız’ kararı var. Yatırımcıların bir kısmı ya kumarbaz ya da doküman okumuyor.
Bir ekip bunları organize etti. 15 kişiler. Mahkemeye de müracaat ettiler. Bize kayıtlı 15 bin kişi var borsada. Bunlar arasından bu küçük grup, bunu kullanıp Galatasaray’ın çıkışını durdurmak istiyor. Tüm kulüplerin mali durumu belli. Galatasaray buna çözüm buldu. İmkanları var. Diğer kulüpler de şimdi müracaat ettiler. Bizimle aynı yöntemi uygulayacaklar. Fenerbahçe müracaat etti hisse senedi satışı için. Genel kuruldan onay da aldı. Yüzde bir buçuk satabildiler. Onların niyeti de bizim yaptığımızı yapmaktı.
Borcumuzu bir yılda 327 milyon dolardan 207 milyona indirdik. 1999 yılından beri borcumuz hep artıyordu. İlk kez 12 yıl sonra borcumuz düştü. Hem de ciddi bir rakamla. 2014’te borç gelir dengesini eşitlemeyi planlıyoruz. Stat dahil, 2014’te kullanmaya başlayacağımız gelirler var. 2014’e kadar tüm paralar kullanılmış eski yönetim tarafından. Bizim tek çabamız 2014’ü yakalamak. O zaman Galatasaray burnu havaya kaldırıp, uçacak. Şu anki çaba da bunu engellemek. Doğru olmayan, maksatlı, gerçek dışı bilgilerle hızımız kesilmeye çalışılıyor.”
Başkan ve yönetimin iddialara cevabı böyle. Bir de Başkan Ünal Aysal’ın kendisine ait hisse senedi sattığı yönündeki iddiayı kendisine sordum. Şu cevabı verdi: “Hiçbir zaman hisse senedi sahibi olmadım Galatasaray’da. 2007’de bana hisse senedi rehin olarak verildi. Çünkü kulübün paraya ihtiyacı vardı ben de 29 milyon dolar civarında borç verdim. Karşılığında da geri alınmak üzere rehinli hisse senedi verdiler bana. Benim değildi, kulübündü onlar. Senetler başkalarına satılınca, borcu ödediler bana.”