Ayşe Böhürler: Aile Bakanlığı, mülteci çocukların evlat edinilmeleri için bir sistem oluşturulabilir

Ayşe Böhürler: Aile Bakanlığı, mülteci çocukların evlat edinilmeleri için bir sistem oluşturulabilir

AKP kurucularından Yeni Şafak yazarı Ayşe Böhürler, göç yollarında ailesinin tüm fertlerini kaybeden kimsesiz mülteci çocukların sayısının çok fazla olduğunu belirterek, “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından böylesi çocukların evlat edinilmelerini veya farklı biçimlerde koruyucu ailelere verilmelerini sağlayacak bir sistem oluşturulabilir” dedi.

Sayıları 3 milyona yakın olan mülteci sayısının 10 yıl sonra çok daha artacağını ve bu ülkenin yerleşik bir parçası haline geleceklerini  ve politikaların Türkiye sistemine uyumlandırılmasının zaman alsa da kalıcı sonuçlar doğuracağını söyleyen Böhürler, örnek olarak Recep Akdağ dönemindeki Sağlık Bakanlığı çalışmalarını gösterdi.

Böhürler, “Türkiye'de tüm hastane, hasta ve sosyal güvenlik sistemine ilişkin reform niteliğinde çalışmalar başladığında birçok insan umutsuzdu. Ama başarıldı ve bu sistem sağlık sorunlarının çözümünde Türkiye'ye büyük bir aşama kaydettirdi. Bu dönüşüm sürecinde ve sistemin sürdürülebilir, öngörülebilir sonuçlara göre yapılandırılmasında dönemin sağlık bakanı Recep Akdağ'ın büyük emeği ve tecrübesi var” dedi.

Ayşe Böhürler’in Yeni Şafak’ta “Botlardan kurtulan çocukların akıbeti…” alt başlığıyla yayımlanan (6 Şubat 2016) yazısının ilgili bölümü şöyle:

Mültecileri göç yollarında izlerken dikkatimi çeken şeylerden birisi de, bot facialarında ailelerini kaybeden kurtarılmış çocukların akıbeti oldu. Çoğu zaman ailesinin tüm fertlerini kaybeden kimsesiz çocuk sayısı bir hayli. Getirildikleri hastanelerde bir süre tedavi gören bu çocuklar daha sonra sosyal hizmetlere teslim ediliyor. Bodrum'da bir hastane yöneticisi dostum, tedavilerinden sonra bu çocukları evlat edinmek isteyenlerin çıktığını ancak buna uygun bir mevzuat bulunmadığını ve izin verilmediğini söylüyor. Geçen ay böyle iki kardeşi, hastanede görüp evlat edinmek isteyen bir aile çıkmasına rağmen, sosyal hizmetlerde buna dair bir mevzuat olmadığı için ailenin talep başvurusu dahi alınmamış. Burada ailelerin yanı sıra sevgi evleri de bir yöntem olarak devreye sokulabilir. Elbette bu işler kayıtsız ve araştırmasız olmaz. Ancak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından böylesi çocukların evlat edinilmelerini veya farklı biçimlerde koruyucu ailelere verilmelerini sağlayacak bir sistem oluşturulabilir. Kamplarda barındırılan yetim ya da sakat kalmış çocukların olduğunu biliyorum. Kampların bulunduğu yörelerde bu çocuklara sahip çıkmak isteyenler olabilir. Arızi durumları 'insani' olanı öncelemeye mani olan mevzuat efendinin beli bükülebilir diye umud ediyorum.

 

 

10 bin kayıp mülteci çocuk

 

Europol yani Avrupa Polis Örgütü ilke defa mültecilere ilişkin bir veri açıklaması yaptı. On binin üzerinde çocuğun Avrupa'ya geldikten sonra kayıp olduğunu ve bu çocukların çeteler tarafından seks işçiliğine ve köleliğe zorlanabileceği uyarısında bulundu. BBC haberinde yer alan bilgilere göre; Çocukları Kurtarın (Save the Children) örgütü sadece 2015 yılı içerisinde 26 bin civarında çocuğun Avrupa ülkelerine yanlarında anne ya da babaları olmadan geldiğini söylüyor. 2015 Mayıs ayında İtalyan yetkililer 12 ay içerisinde 5 bin çocuğun iltica kabul merkezlerinden ayrılarak kaybolduğunu açıklamıştı. Europol, söz konusu haberde ayrıca Avrupa'da insan ticareti yaptığı bilinen çetelerin artık göçmenleri hedef almaya başladığını da söylüyor…

 

Türkiye'nin mültecilere bakışı…

 

Türkiye'de mültecilerin statüsü ve durumuna ilişkin yapılacak çalışmaların, yardım ve korumanın ötesinde bir başka safhaya geçmesi gerekiyor. Sağlık Bakanlığı'ndaki gibi detaylı ve ulaşılabilir bir veri tabanının (her Suriyeliyi kapsayan) ve öngörülebilir sonuçları engelleyici politikaların mutlaka bugünden planlanıp uygulanması gerekiyor. Şu anda sayıları 3 milyona yakın olarak öngörülen mültecilerin sayısı 10 yıl sonra çok daha artacak ve onlar artık bu ülkenin yerleşik bir parçası olacaklar. Bu bakış açısıyla politikaların Türkiye sistemine uyumlandırılması zaman alsa da kalıcı sonuçlar doğuracaktır. Örnek olarak hemen aklıma Sağlık Bakanlığı geliyor. Türkiye'de tüm hastane, hasta ve sosyal güvenlik sistemine ilişkin reform niteliğinde çalışmalar başladığında birçok insan umutsuzdu. Ama başarıldı ve bu sistem sağlık sorunlarının çözümünde Türkiye'ye büyük bir aşama kaydettirdi. Bu dönüşüm sürecinde ve sistemin sürdürülebilir, öngörülebilir sonuçlara göre yapılandırılmasında dönemin sağlık bakanı Recep Akdağ'ın büyük emeği ve tecrübesi var. Benzer bir sistemin kurulabileceğini, bu tecrübenin değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.