Yeni Şafak yazarı ve AK Parti MYK üyesi Ayşe Böhürler, Küre Haber sitesindeki köşesinde, giderek sayıları artan muhafazakâr kadın dergilerini yazdı. Dergilerin içeriğini eleştiren Böhürler, "Her zamana ait bir dua bulmak ise zor değil. Bu minvalde Cosmopolitan’ın İslamisini yapmak da zor değil" yorumunu yaptı.
Ala, ardından Hesna, ardından Aysha dergisi derken şimdi Doğan grubu bir muhafazakâr moda dergisi çıkarmak istiyormuş. Yok yok moda değil, muhafazakar magazin dergisi. Savunulduğu şekli ile içinde aynı zamanda faydalı dini bilgiler bulunan dergiler. Mesela kocasıyla çorba karıştırırken okuyacağın duayı öğreten, çocuğuna ıspanak yedirmenin faydalarını (yepyeni bir keşif olarak) anlatırken, en iyi makyaj malzemesi, en iyi kırmızı ruj ve başörtüsü markalarını mikser gibi harmanlayıp faydalı bilgiler haline getiren dergiler.
Kısaca sosyalleşirken öğrendiğimiz (neyi öğrendiğimiz mühim değil) dergiler… Eh dini emirler tüm hayatı kapsar zaten. Her zamana ait bir dua bulmak ise zor değil. Bu minvalde Cosmopolitan’ın islamisini yapmak da zor değil. Kapak kızı yarışması yapılabilir mantığı ile en güzel gözlü tesettürlü kızlarımızı kapak resimleri ile yarıştırararak dindarlığımıza da bir level atlatabiliriz. Jüride kimler var acaba? Dindar erkeklerimiz de bakacaksa bari başörtülü güzel kızlara baksın. Günaha girmesinler.
Bu durumu aynı zamanda başörtüsünü sevdirme misyonunun bir parçası olarak kabul edenler olabilir. Hayatın her alanında yaşadığımız durumun son günlerde, benim dilimdeki tanımı ‘Hipokrasi’ olsa da Alev Alatlı böyle şeylere “paçozlaşma” diyordu galiba…
Yok yok biz yine de buna başörtüyü güzel gösterme misyonu diyelim. Çünkü dergi sahipleri bu dergilere özenip örtünen genç kızlar olduğunu söylüyor. Tüm bu dergilerin İslam dünyasında lümpenleşmeye karşılık geldiğini de tartışabiliriz. Ya da bunlara hiç kafa yormadan ya bunlar olmasaydı da genç kızlarımız (Allah korusun) Cosmopolitan mi okusaydı diyebiliriz.
Tüm bu dergilerle Körfeze, Ortadoğuya gönül ferahlığı ile açılabiliriz. Türk tesettürlü kadınının gücünü gösterebiliriz. Kocaları ile çorba karıştırırken okuyacakları duaları, Paris seyahatlerinde gezecekleri yerleri, makyaj hileleri ve başörtüsü bağlama biçimleri ile onları İslam dünyasına örnek hale getirebiliriz. Ha bir de başörtülerin üzerine zifiri karanlık ortamlarda bile takılan pahalı güneş gözlükleri var.
‘Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz’ diyen bir dinin muhatapları olarak, liberal kalkınma ekonomisinin beraberinde liberal hayat tarzını da getirdiğini unutmamalıyız. Böyle bir yolda muhafazakar hayat tarzı empozeleri “kürkümü kestim yama yaptım” kıvamında kalıyor.