Balyoz davasının dayanağını oluşturan seminerde “iç tehdit” konuşmalarının emrine aykırı yapıldığını söylemesiyle bu davada yargılanan silah arkadaşlarının tepkisini çeken eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman, anılarını yazdığını söyledi.
Yalman, “Şu anda 700 sayfa oldu kendi anılarım. Herkes de onun peşinde... En yakın zamanda çıkartacağız. Adı ‘Tanık’ olacak kitabın 700 sayfalık bu taslak metni üzerinde çalışacağız. Bu bir görev. Çok buhranlı dönemler yaşadık, son olayların bizzat içerisinde bulundum. Dolayısıyla bunların doğrusunu yazmak ihtiyacını hissettim, sorumluluk hissettim” diye konuştu.
Aytaç Yalman, Atatürk’ün askeri okullarda geçen 6 yılını ‘1283 Harbiyeli Mustafa Kemal’ adıyla tiyatro oyunu olarak kaleme aldı. Yalman, Genelkurmay Başkanlığı ve Harp Akademileri arşivleri ile Atatürk’ün yakın arkadaşlarının anılarından yola çıkarak hazırladığı kitabın devamında ise Atatürk’ün 34 not defterinden derlediği bir eser yazmayı planlıyor.
Yalman, yarın Büyük Kulüp’te düzenlenecek imza gününden önce yeni kitabını Milliyet gazetesinden Burcu Ünal’a anlattı:
‘1823 Harbiyeli Mustafa Kemal’ adlı tiyatro eserini nasıl hazırladınız?
Atatürk hakkında belki 50 bin tane kitap yazılmıştır ama böyle bir şey hiç yazılmamış. Ben Atatürk’ün özel şeylerini çıkartmak istedim. Genelkurmay ve Harp Akademileri arşivinden aldığım belgelerle, yakın arkadaşlarının hatıralarını inceledim ve derledim. Bir dehanın okul hayatı nasılmış, nasıl yetişmiş, hangi okullarda hangi dersleri almış, arkadaşları kimlermiş bunları ortaya koymak istedim.
Bu kitap için yaptığınız araştırmalar sırasında Atatürk hakkında hiç bilmediğimiz şeylere ulaştınız mı?
Atatürk’ün hiç ortaya çıkmamış, gizli 34 adet hatıra defteri var. 1904 yılında hatıra defteri tutmaya başlamış ve 34 adet defter tutmuş. Bundan sonraki çalışmam o olacak. Atatürk’ün not defterlerine ulaşacağım.
Peki neden roman değil de tiyatro eseri?
Drama, insanların kafasında daha çok iz bırakır. Bir de ben okullarda oynanmasını ve çocuklara ulaşmasını istedim. Tiyatro çocukların daha hevesle oynayabileceği bir şey. Drama oynandığı zaman insanların kafasında iz bırakır.
Bu kitapla ilgili yaptığınız çalışmalar sırasında Atatürk’e dair sizi en çok şaşırtan ne oldu?
Atatürk, Osmanlı’nın çöküş döneminde endişe yaşamış. Nasıl kurtarabilirim ben bu Osmanlı’yı endişesi taşımış. Atatürk, Cumhuriyet’i kuran insandır ama Osmanlı’nın kurtulması için de çok çalışmış, bu beni çok etkiledi.
Peki aşk hayatı?
Atatürk, Hatice isimli bir kızı çok sevmiş. Hatta annesi de istemiş ama Hatice’nin ailesi “Biz askere kız vermeyiz” diyerek Hatice’yi vermemiş. Bir de Eleni adında bir Rum kızı sevmiş.
Atatürk hakkında son dönemde özellikle artan tartışmaları nasıl yorumluyorsunuz?
Atatürk bir devlet kurucusu... Yoktan var etmiş. Zaman zaman bir şeyleri empoze etmek durumunda kalmıştır. Atatürk diktatör değil otoriter. Çünkü otoriter olmak mecburiyetindeydi. Ama hep demokrasiyi savunmuş.
Bu tiyatro oynunda Atatürk’ü canlandırmasını istediğiniz biri var mı?
Atatürk’ü en çok kim seviyorsa o oynasın.
Birçok emekli asker anılarını yazarken siz önce ‘Hayatım Müzik’i, ardından da bu kitabı yazdınız. Kendi anılarınızı yazmayacak mısınız?
Yazıyorum. Şu anda 700 sayfa oldu kendi anılarım. Herkes de onun peşinde... En yakın zamanda çıkartacağız. Adı ‘Tanık’ olacak kitabın 700 sayfalık bu taslak metni üzerinde çalışacağız. Bu bir görev. Çok buhranlı dönemler yaşadık, son olayların bizzat içerisinde bulundum. Dolayısıyla bunların doğrusunu yazmak ihtiyacını hissettim, sorumluluk hissettim.
700 sayfayı ne kadar sürede yazdınız?
Ben aslında 5 yıldan beri bu anı kitabını yazıyorum. Bu ‘1823 Harbiyeli Mustafa Kemal’ kitabını da anı kitabını yazarken yorulduğumda yazdım. 1 sene içerisinde bitirdim.
Bu kitapta Atatürk’e dair ne öğreneceğiz?
Atatürk 3 tane gazete çıkartmış mahlas kullanarak. Harp Okulu’ndayken gizli gazete çıkartıyor, yakalanıyor. Mezun olduktan sonra henüz diplomasını almamışken bir yanlış anlaşılma nedeniyle hapse düşüyor, 40 gün hapiste kalıyor. Bir de Atatürk çok duygusal bir insan. Sabah karşı herkes uyumuşken not alıyor ve diyor ki, “Ben bu akşam yine uyuyamadım. Yine üzgünüm. Yine hüsran içerisindeyim. Ben yine özlem içindeyim. Ben yine ağlıyorum.” Hep Selanik özlemi duymuş hayatı boyunca... Belki babasız kalmanın özlemi de olabilir ama o büyük insanın duygu dünyasının çok naif, çok kırılgan olduğunu gördüm. Sonra İstanbul’a ilk geldiğinde İstanbul’daki hayatı biraz dağılmış birinci sınıftayken... Tepebaşı, gazinolar falan... Bütün Pera gazinolar, birahaneler, Tepebaşı’ndaki revüleri hep gezmiş arkadaşlarıyla... Büyük de zevk almış. Atatürk bir zevk adamı, gönül adamı. Hayattan haz alan bir insan.