Az su içilmesi ile de ortaya çıkabilen hemoroid hastalığının çok sık görüldüğünü belirten doktorlar, hastaların günde en az 10-12 büyük bardak su içmesini, meyve ve sebze yemesini tavsiye ediyor. Basurun hamilelikte, yaşlılıkta, uzun süreli kabızlık ve ishallerde, baharatlı ve alkollü yiyeceklerin alınması halinde şiddetlendiğini ifade eden Hayat Hastanesi doktorlarından Opr. Dr. Fikret Baştımar Star gazetesine yaptığı açıklamada, "Hemoroidal damarların aşırı derecede genişlemesi, şişmesi, kanaması, anüsten dışarıya taşması, hemoroit hastalığına dönüşür. Hemoroidal damarlar yerleşim yerine göre dış ve iç olarak ikiye ayrılmaktadır. Kesin sebebi bilinmemekle birlikte özellikle dışkılama alışkanlığı önemlidir. Kabızlık, liften fakir beslenme, aşırı ıkınma, ağır yük kaldırma, az su içilmesi, uzun süre tuvalette oturma ve ailede hemoroid olması, bu rahatsızlığa yol açabilir. Hastalık yaşlandıkça, hamilelikte, uzun süreli kabızlık ve ishallerde, baharatlı ve alkollü yiyeceklerin alınmasıyla şiddetlenmektedir" dedi. Kanamanın, hemoroit hastalığı bulunup bulunmadığının en önemli belirtisi olduğunu söyleyen Opr. Dr. Fikret Baştımar, hastalığın diğer belirtilerini şöyle sıraladı: "Dışkılama esnasında kanama en önemli belirtidir. Genelde ağrısız damla damla taze parlak kırmızı renkte kanama olur. Dışkılama esnasında anüsten dışarı doğru çıkan yumuşak bir şişlik yapar. Bazı hastalar bu dışarı çıkan şişliği makat içine doğru içeriye iter. Bu şişlikler iç hemoroitlerin anüsten dışarı sarkması sonucu gelişebileceği gibi, dış hemoroitlerin tromboze olması ile de ortaya çıkabilir. Anal bölgede kaşıntı yapar. Kaşıntı, anüsün tam kapanmaması ile dışkı ve akıntı kaçağı sonucu oluşur. Kilodun akıntı, kanama veya dışkı ile kirlenmesi olayı görülür. Genelde hemoroitler ağrısızdır. Ancak dış hemoroitlerin tromboze olması şiddetli ağrıya sebep olur. Ağrıdan ziyade hastalar daha çok sancı, sızlama veya yanma şeklinde bir şikâyetten yakınırlar. Ancak bu belirtilerin olması hastalık açısından kesin teşhis koymada garanti olmaz. Hastanın şüphelendiği durumlar olduğunda bir doktora başvurması gerekir." Hemoroidi olan hastalar için iki tedavi yönteminin bulunduğunu ifade eden Dr. Baştımar, birinci tedavinin konservatif, yani koruyucu tedavi olduğunu, ikinci yolun ise ameliyat ile tedavi olduğunu belirtti. Koruyucu tedavinin daha çok birinci ve ikinci derecedeki hemoroidler için kullanıldığını anlatan Dr. Fikret Baştımar, tedavi için izlenmesi gereken yolları ise şöyle sıraladı: "Düzenli dışkılama alışkanlığı tedavi için önemlidir. Tuvalette uzun zaman oturma ve aşırı ıkınmalardan kaçınılmalıdır. Bu, hemoroitlerde gerginlik ve basıncı azaltır ve böylece hemoroitlerin makattan dışarı çıkmaları önlenebilir. Dışkılama sonrası makat bölgesinin tahriş edilmeden temizlenmesi gerekir. Dışkılama sırasında makattan dışarıya doğru çıkan hemoroidal şişliklerin tekrar geri itilmesi gerekir. Yemeklerdeki lifli gıda oranlarının artırılması ve düzenli dışkılama alışkanlığı edinilmesi yardımcı olabilir. Yemeklerdeki meyve-sebzelerin artırılması ve yemeklerin üzerine kepek tozu eklenmesi dışkılama alışkanlığının düzelmesine yardımcı olabilir. Günde en az 10-12 büyük bardak su içilmesi gerekir. Meyve suyu, kahve, çay su yerine geçmez. Günde birkaç kez, ılık bir suda 10 dakika oturmak semptomları azaltır. Oturma banyosundan sonra makat bölgesinin ıslak bırakılmaması ve kuru tutulması gerekir. Bu tedaviyle en şiddetli hemoroitlerde bile 2-7 gün içinde ağrı azalır. Hemoroidal hastalığın tedavisinde kullanılan birçok pomat vardır." Kanamaya sebep olan ve makattan dışarı sarkan pakelerin cerrahi müdahaleyle çıkarılabileceğini anlatan Baştımar, bunun, uzun süreli ve konservatif yöntemlere cevap vermeyen hemoroit hastalığının tedavisinde en iyi yöntem olduğunu dile getirdi. Hemoroit ameliyatının anestezi ve hastanede yatmayı gerektirebileceğini vurgulayan Baştımar, hemoroit pakelerinin açık veya kapalı bir cerrahi yöntemle çıkarılabileceğini, ameliyatın stapler adı verilen özel bir cihazla da yapılabileceğini kaydetti.