Helen Thomson BBC Future
Miamili emekli psikolog Abby Ross’a günde sadece dört saatlik uyku yetiyor. “Günün uzun olması çok güzel bir şey. Sanki iki kat yaşıyorum” diyor.
Ross gibi kısa süreli uykuya alışkın olanlar kendilerini yorgun ya da uykulu hissetmiyor. Sabah erken kalkıp günlük işlerine başlıyorlar. İngiltere’nin eski başbakanı Margaret Thatcher da bu insanlardan biriydi.
Nasıl oluyor da bazılarına bu kadar az uyku yetiyor da bazılarının dinlenmiş olmak için günün yarısını uyuyarak geçirmesi gerekiyor? Uyku tarzımızı değiştirip daha az ama etkili uyumayı öğrenmek mümkün mü?
2009’da San Francisco’daki California Üniversitesi’nde Ying-Hui Fu’nun laboratuvarına bir kadın gelmiş ve her sabah çok erken uyanıyor olmaktan şikayet etmişti. Fu önce bu kadının gece erken yattığı için sabah da erken kalkan insanlardan biri olduğunu sandı. Fakat gece 12’de yatıp sabah 4’te kalkıyor ve kendisini dinç hissediyordu. Ailesindeki birçok kişi de aynı şekilde yaşıyordu.
Fu ve ekibi ailedeki farklı bireylerin genomlarını karşılaştırmış ve kısa süreli uyuyanlarda DEC2 adlı gende küçük bir mutasyon tespit etmişlerdi.
Aynı mutasyon fareler üzerinde uygulandığında bunların da az uyuduğu, fakat fiziksel ve bilişsel becerilerinde herhangi bir kayıp olmadığı gözlendi.
Az uyumanın normalde sağlık üzerinde, yaşam kalitesi ve süresi üzerinde olumsuz etkileri büyüktür. Depresyona, kilo almaya neden olabilir ve felç ve diyabet riskini artırır. Fu, uykunun çok önemli olduğunu, iyi uyunması halinde birçok hastalıktan, erken bunamadan bile kaçınılabileceğini belirtiyor. “İnsan günde iki saat az uyusa algılama ve kavrama fonksiyonları hemen büyük ölçüde azalacaktır” diyor.
Fakat uykunun neden bu kadar önemli olduğu hala sırrını koruyor. Bu konudaki genel kanı şu: Beyin gün içinde hiç dinlenemediğinden genel bakım işlerini yürütmesi için uykuya ihtiyacı vardır. Biz uyurken beyin hücrelerdeki hasarı onarır, gün içinde biriken toksinleri atar, takviye edilmesi gereken enerjiyi tedarik eder ve bellek oluşumunu gerçekleştirir.
“DEC2 mutasyonu olan insanlar belli ki bu işleri çok daha kısa zamanda yapabiliyor; demek ki onlar etkin uyuma konusunda bizden çok daha iyiler. İşte bunu nasıl yaptıkları sorusunun cevabı önemli” diyor Fu.
DEC2 mutasyonu tespit edildikten sonra birçok kişi gelip günde sadece birkaç saat uyuduğunu iddia etmeye başlamış. Fakat Fu bunların çoğunun aslında uykusuzluk sorunu çektiğini ve onlarla ilgilenmediklerini, az uyuduğu halde kendisini iyi hissedenler üzerinde yoğunlaştıklarını söylüyor.
Fu, az uyku uyuyanlarda ortak özellik olarak pozitif bir görünüm tespit ettiklerini belirtiyor. “Anlattıklarından yola çıkarak bu insanların çok enerjik ve optimist olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bunun söz konusu olan gen mutasyonu ile ilgisi olup olmadığını bilmiyoruz” diyor.
Ross da bu tanımlara uyuyor. Kalktığında kendisini çok iyi hissettiğini, hayatı boyunca günde 4-5 saat uyuduğunu belirtiyor.
Bu sayede üniversiteyi iki buçuk yılda bitirmiş ve yeni beceriler edinmiş sürekli. Doğum yaptıktan birkaç hafta sonra başladığı 10’ar dakikalık koşular bir süre sonra maratona dönüşmüş. Sabah erken kalkıp egzersize zaman ayırabilmesi sayesinde üç yıl süreyle ayda bir taneden toplam 37 maraton tamamlamış.
Fu, Ross gibi kısa süreli uykuyla yetinen birçok aileden aldığı genomların dizgisini çıkarmış. Bir gendeki mutasyonu yeni tespit ettiklerini ve ileride az uyumaları için bu mutasyonu başkalarına da uygulamayı ümit ettiklerini söylüyor.
Peki o gün gelinceye kadar az ve etkili uyku için uygulanabilecek kestirme yöntemler var mı? Uyku uzmanı Neil Stanley bunun en iyi yolunun sabah aynı saatte kalkmak olduğunu söylüyor. Vücut o saate alıştığı zaman o an gelinceye kadar verimli bir uyku uyumaya çalışıyor. “Araştırmalar vücudun uyanmadan bir buçuk saat önce uyanmaya hazırlandığını gösteriyor. Vücut düzen ister; yani uyku saatlerinizi sürekli değiştirirseniz vücudunuzun ne zaman uyanması gerektiğine dair bir fikri olmayacaktır”
“Toplumda az uyumanın iyi olduğuna dair bir yargı var. Bize hep Margaret Thatcher ya da çok erken kalkan CEO’lar örnek gösterilir. Oysa uyku ihtiyacınız da boyunuz gibi genetik olarak önceden belirlenmiştir. Bazılarına birkaç saatlik uyku yeterken bazıları da iyi hissetmek için 11-12 saate ihtiyaç duyar”
Stanley, uyku sorunu olan birçok insanın aslında böyle bir sorunu olmadığını, fakat belli bir süre uyuma beklentileri olduğunu ifade ediyor. “Eğer ne tür bir uyku düzenimiz olduğunu tespit edebilirsek yaşam kalitemizde büyük bir fark yaratacaktır.”