'AZİZ BENİM BİLMEM GEREKEN BİR ŞEY VAR MI?'

'AZİZ BENİM BİLMEM GEREKEN BİR ŞEY VAR MI?'

T24 - Fenerbahçe Eski Başkanı Ali Şen, AHaber’de yayınlanan “Bi Sormak Lazım” programında Selin Ongun’un sorularını yanıtladı. Ali Şen şike soruşturmasını öğrendiğinde Fenerbahçe yönetimi ile irtibata nasıl geçti? Metris ziyaretinde Aziz Yıldırım’la ne konuştu? Yeniden Fenerbahçe Başkanı olacak mı? Fenerbahçe Yönetimi ile üç saatlik toplantıda ne konuşuldu? Fenerbahçe’nin Kulüpler Birliği’ne dünya futboluna damgasını vuracak önerisinde hangi maddeler var? Fenerbahçe yönetimi Acıbadem sponsorluğunu iptal ettiği için pişman mı? Hatır şikesiyle nasıl baş edilebilir?  Vefa Küçük’ün alnına rakı kadehi koyduğu için pişman mı? İşte Fenerbahçe Eski Başkanı Ali Şen’in Selin Ongun’un sorularına verdiği yanıtlar: Konuşacak çok başlık var. Ancak önce filmi başa sararak soralım; operasyon haberini öğrendiğinizde ilk refleksiniz ne oldu? Ne yaptınız? 3 Temmuz’da bir deprem oldu. Ben Bodrum’daydım. Sabah erken haber verdiler. Herhalde bu gözaltına alma olayı akşamüzeri biter. Bırakırlar; işin ciddiyetini anlamadık ilk anda. Ne olduğunu bilemedik.  Temmuz o haftasında durumun ciddiyetini vahimliği anladık. Herkesle birlikte bizde şok olduk. Öfke, kızgınlık, üzüntü. İlk anda ne olduğunu anlayamadık dediniz. Sizce Fenerbahçe yönetimi ne olduğunu anlamış gibi, tecrübeyle mi yönetti süreci? Yönetim kurulu Aziz Yıldırım Başkanlığında 14 seneye yaklaşıyor. Orada çok tecrübeli insanlar var. ‘Divan Kurulu Başkanı’nı, Başkan Vekili  Özdemir’i aradım, üç ay yanıt çıkmadı’ “Yönetim süreci iyi yönetemedi, krizi anlayamadı” şeklinde eleştiriler oldu. Siz bu eleştirilere katılıyor musunuz? Tenkit etmek istiyorsanız, tenkit edecek taraf bulursunuz. O ciddi, sıkıntılı olayları yaşamak lazım. O şoku atlatıp aynı anda pek çok konu vardı ilgilenilecek. Ne yapmak lazımdı; o yönetim kurulu başkan ve yöneticilerle mi ilgilenecekti, yoksa Fenerbahçe Kulübü’nün geleceğini mi düşünmesi lazımdı? Her ikisini birden yapmak gerekirdi; kolay değil. Allah hiçbir kulübe bugünleri göstermesin. Nitekim ben o zaman bu zor süreci tahmin ediyordum. Başkan vekili Nihat Özdemir’i aradım, Divan Kurulu Başkanımız Yüksel Günay’ı aradım. O iki günün ardından sıkıntıyı anladım. “Sıkıntılı zor günlere gidiyoruz. Hep birlikte olmamız lazım. Ben de telefonun ucundayım” dedim. Telefonunuz çaldı mı, kulüpten arayan oldu mu? Onlardan bir talep gördünüz mü destek için, yoksa sessizlikle mi karşılaştınız? Sessizlik oldu. Ama bugün talep gördüm. Bugün kulüpteydim. Evet bugün Fenerbahçe yönetimi ile buluştuğunuz, tavsiyelerde bulunduğunuz haberi ajanslara düştü. Aylar sonra yönetim sizi neden davet etti? O toplantıda ne tavsiye ettiniz? Genel Kurul’da Fenerbahçe’nin UEFA’da lobicilik çalışmalarına önem göstermesi gerektiğini dile getirmiştim. Bunun üzerine beni davet ettiler. Bugün de oğlum Metin Şen ile gittik, yönetim kurulu oradaydı. Üç saat toplantı yaptık. Yol haritasında ne var? Ne yapmamız lazım geldiğini bugün söyledim. Fikir alışverişi yaptık. Bugün konuştuğumuz konu tamamen UEFA ve Fenerbahçe ilişkisidir. Soruşturmada adı geçen tüm kulüpler ceza alabilir. Onun için bütün külüplerin çalışması lazım. Trabzon’un da. ‘Trabzon da Beşiktaş da UEFA’nın kurallarını iyi okumalı, yoksa başımız ağrır’ Bu arada Trabzon demişken geçenlerde, Trabzonspor Başkanı, “Şampiyonluk kupasının Trabzona verileceğine inanıyoruz” dedi. Ne diyorsunuz? Durumun ciddiyeti şampiyonluğun, kupanın da ötesinde. Kupayı hak ettik, biz aldık tartışmasına girmek istemiyorum. Ben asıl ciddi duruma dikkat çekmek istiyorum. Trabzon ya da Beşiktaş Avrupa Kupası’nda mücadele ederken, atılabilirler. Onun için her iki kulübün yöneticilerinin Fenerbahçe’nin çalışmalarını dikkatle takip etmelerini, UEFA kurallarını iyi okumalarını tavsiye ediyorum. O kuralları çok iyi okusunlar yoksa başımız ağrır. ‘Koç Ailesi, Ali Koç’un kararını gece yarısı öğrendi’ Sizce Fenerbahçe yönetimi bu geçen üç ayda UEFA’nın o kurallarını iyi okudu mu? Bugün külüpte çok genç bir avukatla tanıştım; Emin, Fenerbahçe’nin avukatı, duruma hakim, vakıf. Ali Koç bu kadar lisan bilen, çalışkan bir Fenerbahçeli. KOÇ Holding Türkiye’nin çok önemli bir kuruluşu, oradan vakit ayırmak da zor. Ben çok ısrarla Ali Koç’un yönetime girmesini isteyenlerden biriyim. ‘Yönetim Aziz Yıldırım’a odaklandı oysa FB Şampiyonlar Ligi’nde kalabilirdi’ Koç ailesi bu konuya sıcak bakmıyor, değil mi? Ali Koç bu kararı verdiği zaman, ailesi gece yarısı öğrendi. Onu biliyorum. Ben çok sevinmiştim. Ve ısrarla hep tavsiye ettim, o bakımdan çok sevindim. Biz yıllarca böyle yöneticilerin hasreti içindeydik. Lisan bilen, dünyayı bilen bu yöneticiler. Mutlaka çalışmalar yaptılar bu süreçte. Ama bugüne kadar olanlar iyi olmadı; Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi’nde yok.  Kalabilirdik. Nasıl; onu bugün yönetimde anlattım. Kalabilirdik ligte. Ama neden olmadı; onlar Başkanı (Aziz Yıldırım) çok sevdikleri için tabii ki o tarafa odaklandılar. Peki bugün sizin Fenerbahçe yönetimine anlattığınız, “Ligte kalınabilirdi” eleştirisine yönetim ne dedi? Bahsettiğiniz formülü akıl mı etmemişlerdi, yoksa çeşitli nedenlerle o formül pas geçildi ya da etik mi bulunmadı? Neyle karşılaştınız? Onu söylemeyeyim. ‘Metris’te Aziz Başkan da ben de ağlayacaktık’ Ya şu; Aziz Yıldırım ne yapmalı? Federasyon tedbir koydu. Yıldırım’ın başkanlığını tanımıyor. Kulüp “Başkanım” diyor. Ne olacak? Biliyorsunuz Aziz Başkan’ı ziyaret ettim ben, Metris’te. Benim hayatımın en üzüntülü anlarından biriydi. İkimizde üzüldük, kafamızı çevirdik yana. Biraz daha göz göze gelsek, ağlayacaktık. Bu yaşta. İnsani taraf her zaman ağır basar. Aziz Yıldırım’ın durumu ne olur; bilmiyorum doğrusu.İddianame’nin açıklanıp, mahkeme tarafından kabul edildikten sonra Savcı Bey’in açıklamasını öğreneceğiz. O zaman bir tahmin yapabiliriz, bugün yapamıyorum. Fakat Fenerbahçeli taraftarlar, biz taraftarız, 50 yılım geçti. Yönetim kurulunun elinden gelen her şeyi yaptığını, taraftarların örnek bir dayanışma olduğu belli. ‘Aziz benim bilmem gereken bir şey var mı diye sordum’ Siz Metris’te karşı karşıya geldiğinizde, ne konuştunuz Aziz Yıldırım’la? Sordum; bir şey oldu mu? “Benim bilmem lazım gelen bir konu oldu mu?” diye sordum. “Yok” dedi. “Okuduklarımızın dışında, bu yazılan, çizilen, şikeyle ilgili iddia edilen konularla ilgili bir şey olup olmadığını öğrenmek istiyorum” dedim. Asla öyle bir şey yok, kesinlikle aklanacağım dedi. Bana haksızlık yapılıyor, dedi. Gerisini bilmiyoruz. Türk emniyetinin titiz bir çalışması, savcılığın titiz çalışmasını görmezden gelemeyiz. Şimdi bu çalışmalar yapılmış. İddianameyi herkes gibi merak içinde bekliyoruz. Yönetim kurulu da ben de hepimiz, gazetede yazılanlar kadar biliyoruz, ne olduğunu. ‘Fenerbahçe yönetimi Acıbadem kararıyla yanlış yaptı, zaten sonra üzüldüler’ Fenerbahçe yönetimi süreci nasıl yönetti; bu soruyu konuşuyorduk. Örneğin voleybolda Acıbadem’in sponsorluğunu iptal etti. Bu doğru bir karar mıydı? Çok kötü bir karar. Fenerbahçe yönetiminin almış olduğu çok kötü bir karar; bugün de söyledim kendilerine. Mehmet Ali Aydınlar’la ben çalıştım. Aydınlar çok iyi bir insandır, çok iyi bir spor adamıdır. Ve de çok iyi bir Federasyon Başkanlığına da yapmak üzere. Tabii ki üç gün sonra kucağına tarihte görülmemiş bir bomba düştü. Aydınlar’ın getirdiği voleybol takımının kupası nasıl unutulur? Bugün yöneticilere de anlattım. Bakın ama şunu söyleyeyim; onlar da üzüntülü bu karar nedeniyle. Üzüntü duyuyorlarsa neden böyle bir karar verdiler, Acıbadem sponsorluğunu reddettiler? Yanlış yaptılar, yanlış yaptıklarını da bugün gördüm yönetim kurulunda. Üstelik aynı branşta, bir diğer sağlık sektöründe bunu veriyorsunuz şimdi. Bu da ikinci yanlış. Mehmet Ali Aydınlar da çok üzüldü. Bu kadar zaman para açtı bu işe, üzerine titredi. ‘Fenerbahçe yönetimi taraftar psikolojisiyle hareket etti’ Yönetim o halde bu süreçte taraftar psikolojisiyle mi hareket etti sizce?  Hepimiz taraftarız. Ama dediğin de doğru… Taraftar psikolojisiyle bir davranış oldu. Ama o koltukta oturunca farklı davranmak lazım. Ben de çok öfkelenip, futbol federasyonuna kızardım. Düşünün Şenes Erzik ile ters düştüm, futbol dünyasında herhalde en yakın arkadaşı benimdir. Şenes Erzik’i üzecek en son insan ben olmalıydım ama ters düştüm. Şenes Erzik ile M.Ali Aydınlar ile hepimizin ciddi, dostane ilişkileri olmalı. Asla ve asla FB, UEFA ile kavga etmemeli. Platini Başkan’la, Federasyon Başkanı ile hasım olmamalı. Kavga olmaz. ‘Fenerbahçe için Ali Şen 30 kez dünya turu yapar’ FB GÖLGESİ İLE KAVGA EDER BİR HALE GELDİ. KRİZİ ATLATABİLECEK BİR LİDERE İHTİYAÇ VAR”. Bu görüşü dile getiren çok kişi var. Siz yeniden Fenerbahçe Başkanlığı’na talip olur musunuz? Yok. Ben Fenerbahçe’yle dünyada kimseye nasip olmayan tribünlerin, taraftarımızın desteğiyle geldim. O sloganı biliyorsunuz; FB şampiyon, Ali Şen Başkan… Yine o destek olsa? Zor zamanlar benden ne destek isterlerse, işte bugün yaptığım gibi gelirim. Fenerbahçem için 30 defa dünya turu yaparım. Ama bu desteği elimden geldiği kadar bütün kulüpler için yaparım. Mevzu bahis Fenerbahçe olduğu zaman Ali Şen ne yapar? Dünya turunu 30 kez yapar! Bugün bunları konuştuk yönetimle. Onun için FB kulübü yönetim kuruluyla omuz omuzayız. Beraberiz, kol kolayız. Elimizden geleni yapacağız. Biraz da geç kaldık.  ‘Kulüpler Birliği kendini küçük düşürdü! Bülent Arınç’a katılıyorum’  Kulüpler Birliği Ankara’ya gitti. Futbolda şiddet yasasının değişmesini istediler. O temaslar, “temiz futbol” diyenleri üzdü. Bu Ankara çıkarmasını, “Bu kanun geçerken, Türkiye’de şike meselesinin başlarına böyle bela olabileceğini düşünmediler. Onlar şiddet meselesi için ısrarcı oldular. Dolayısıyla Kulüpler Birliği’nin Ankara temaslarını Böyle gelmiş böyle gitsin zihniyetidir” diyerek tercüme edenler var. Siz Kulüpler Birliği’nin Ankara temaslarını nasıl değerlendirdiniz? Kötü! Gereksiz, anlamsız, kendilerini küçük düşürecek bir hareket! Önceki Spor Bakanımız Sayın Faruk Özak, benim resmi görevim yoktu, o dönem bana o taslağı, Bodrum’a mektupla gönderdi.  Bu kanun taslağını bana gönderdi, görüşümü rica etti. O taslağı hararetle destekledim. Okudum. Ama bugün bu kanuna itiraz eden, çok sert diyen Kulüp başkanları görülüyor ki, acaba okumadılar mı? Daha dün evet dediniz. Bakan, benim görevim yok benim bile fikrimi aldı. Sordu herkese.  Evet dediler. Ben bu konuda Bülent Arınç sözlerine aynen iştirak ediyorum. Dün evet dedim, taslağı beğendim, şimdi başımıza bunlar geldi diye, “kötü” diyecek halimiz yok. Diğer yandan tam burada belki şunu da konuşmak gerek. Kulüpler Birliği’nde biliyorsunuz, “küme düşürülme kalksın” diye imza toplanırken, Aziz Yıldırım Metris’ten bu işe şerh düştü. Bu kara mizah gibi değil mi? Nereden baktığınıza bağlı… Bu ne imzası! Bir defa hangi futbol zihniyetine göre, küme düşme olmayacakmış! O zaman niçin oynuyorsunuz? Yanlış, kulüpler birliğinin bu imza işi de yanlış. Ankara işi de öyle. Kulüpler Birliği bunu yapacağına, onlara bir tavsiyem var. buradan da anlatayım. Daha kimseye anlatmadım, bugün yönetim kurulunda söyledim, konuştuk. bütün dünyada ses getirecek bir hadisedir. Ali Şen’den Kulüpler Birliği’ne sıra dışı öneri Külüpler Birligi’ne ne öneriyorsunuz? Şunu yapsınlar. UEFA’da 53 üye var. Avrupa üyeleri. Bu 53 üyenin benim bildiğinde 43’ünde Kulüpler Birliği var, kalanlarında da teşkilatlanma var. Kulüpler Birliği, Avrupa’daki Futbol Kulüpler Birliği ile temasa geçsin. Federasyonlardan bahsetmiyorum. Desinler ki, “eğer 2007 yılında Düseldorf’ta kabul edilen statü 50’deki büyük yetkiler UEFA’ya fazla geliyor diyorlarsa, o zaman bizim Kulüpler Birliği, Avrupa Kulüpler Birliği’ni çağırsın. İstanbul’da bir kongre yapsınlar, o üyeler gelsin. Benim anladığım kadarıyla İsviçre Futbol Federasyonu sıkıntılı, mahkemelik İEFA ile. İtalayanlar öyle, Fransızlar öyle. İngiltere’nin de sorunları var. Alman futbol federasyonu zaten Platini ile uyuşmadılar. O zaman bizim kulüpler birligi, Avrupa’daki kulüpler birliğini toplantıya davet etsin. Ankara’ya gidip bu boş hareketleri yapacaklarına, dün çıkardıkları kanunu değiştirmenin yollarını arayacaklarına bunu yapsınlar. 27 ülkeyi İstanbul’a getirsinler. UEFA kimin için var? Futbol için… Ve bu Avrupa’daki kulüpler Birliği ile bunu organize edebilirlerse, futbol tarihine damga vurulur. Bu oluşum, UEFA’da olağanüstü kongre bile yaratabilir. UEFA’nın yetkilerini tırpanlamak, statüsünü değiştirmek, gücün yetmesi için o 27 ülkeyi birleştirmekten geçer… ‘Hatır şikesinin önüne hiçbir şey geçemez’ Peki bu stratejiler, gürültü içinde kaynayan bir madde; hatır şikesi ne olacak? Hatır şikesinin önüne nasıl geçilebilir? 50 yıldır şu soruyla muhatap olurum; şike var mı? Valla ben şikenin Türkiye’de olduğunu hiç kabul etmedim. Şike ne demek? Şikeyi futbolcu yapar, yönetici organize eder. O kadar titiz olan bizim tv programlarında, geri al, izlet, ileri al söyle… Böyle bir ortamda yapıldıysa şike nasıl neden görülmedi? Futbol öyle bir oyun ki sezon başlarsa, sezon başlangıcında yenen goller, dersin ki “bu organize gol”. Sezon sonunda olursa, ah bu şike! Sezon başı maçının kimse üzerinde durmuyor. Şimdi Sivas-Fenerbahçe maçından herkes söz ediyor. Bizim kalecimiz Volkan da Sivas spor karşısında kötü goller yedi. Yani Volkan da mı şike yaptı? Olacak iş mi? Hatır şikesine gelince…Hatır şikesinin önüne hiçbir kanun geçemez. Hatır şikesini parayla yaparsanız, şimdi bunu televizyonda söylemek olmaz. Şike yapmak bilmem neyi satmak demektir. Ben bunu 1980’de söyledim. O yüzden beyler, 6220 nolu kanunun değişmesine uğraşmasınlar! Ya şu; Aziz Yıldırım’ın avukatı, Yıldırım’ın şike soruşturmasının geçen 20 yılı kapsamasından yana olduğunu söylemişti. Siz mutabık mısınız? 20 yılda geriye gitsin, 100 yıl da geriye gitsen, bildiğin bir şeyi iyi anlatmazsan, açık isim, tarih söylemezsen; boş! Bizde bazı yöneticiler vardır. “Bir konuşursam, deprem olur” diyor. Ya konuş! ‘Ben yaşananları anlatsam yer yerinden oynar demedim’ Ama bunu siz de söylediğiniz; Galatasaray-Neuchutel maçı için, “Yaşananları anlatsam, yer yerinden oynar” gibi bir demeciniz olmamış mıydı? Hayır. Ben hayatım boyunca bütün gazeteciler, televizyoncular bilir. Ali Şen’e bir soru sorduğun zaman, böyle kenarı kıyıya yok, direkt cevap alırsın. Fikrimi açık saçık söylerim. İsim de olay da veririm. Neucthutel olayı öyle bir şey demedim. Benim anneme küfür ettiler 1995 yılında. Ama bugün bunun yanlışlığı anlaşıldı. Bütün Galtasaraylılar benimle karşılaşınca, resim çektiriyorlar, imza alıyorlar. Hatta Neuchutel’deki hizmetinizi yardımınızı unutmadık diyenler olunca, “O zaman bana bağırıyordunuz” dedim. O zaman iyilik yapmışız, Rusya’dan gelmişim yorgun. Üç gün sonra bizim evde, bir Pazar günü Galatasaraylı yöneticilerle yaptığımız sabah 10’dan gece yarısına… Sonra bir gün sonra İskoçya’ya gidiyorsun. Ben İskoçya’ya etekli insanları izlemeye gitmedim. Oradan İsviçre’ye, sonra dönüşte Galatasaray Başkanı Ali Abi, Ali Tanrıyar merdivenlerde karşıladı beni teşekkür etmek için. Onların hepsi tamam. Bir daha başkan oluyorsunuz, 40 bin kişi size küfür ediyor! Ben de “bir konuşursam, anlatırsam, Galatasaray ceza yer” dedim. Olay budur. ‘Vefa Küçük’ün alnına rakı kadehi koymam yanlıştı’ Az önce gazeteciler bana sorunca açık cevap veririm dediniz. O halde son sorum, aslında tüm konuştuğumuz konulardan bağımsız ama bizce camianın yıllardır konuştuğu merak ettiği bir soru. Kitabın ortasından yanıtlamanızı rica edelim; bir şampiyonluk kutlamasında Vefa Küçük’ün alnına rakı kadehi koymuştunuz. O fotoğraf çok tartışıldı. Takibinde Küçük eleştiriler almıştı. O fotoğraf karesinden pişman mısınız?

Bu kadar tepki gördüğüne göre çok pişmanım. Ama tepkiler de aptalca. Neydi ortam; Galatasaray galibiyeti kutlamasıydı. Benim yanımda Vefa, rakı içiyoruz, bir da orada bardakta dans eden, rakıyla oynayanlar da var.kötü bir şey mi? Benim kafam düz olsa, Vefa keşke 10 tane bardak koysa, 30 tane fotoğraf çekilse hiç umurumda da olmaz. Bu çok da konuşuldu. Özür de lazım. Bir milyon defa da özür dilerim. Benim koyduğum kadeh doğru mu? hay Allah koymamış olsaydım o bardağı. Çoçukçe bir şey. Tepkiler de çocukça, benim yapmam da yanlış. Bunu Almanya’da Avrupa’da yapsanız, tepkilere gülerler.