Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve Asbaşkan Şekip Mosturoğlu, 3 Temmuz ve 15 Temmuz süreciyle ilgili açıklamalarda bulundu. Yıldırım, ‘FETÖ’yle mücadele Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın aynı yolda ve inandırıcı olduklarını belirterek, “Türkiye'yi idare eden insanlar, 'biz yanlış yaptık' diyorlar. Ben aptalmışım, ben ahmakmışım demek olayları çözmez” ifadesini kullandı.
Fenerbahçe Başkanı, Şike operasyonunun ardından kendisinin Ergenekon soruşturmasıyla ilişkilendirilmeye çalıştığını da ileri sürerek, AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar'ın "Aziz Yıldırım Ergenekon'un kasası" dediğini ifade etti.
Futbolcular hakkında gözaltı kararı verilmesinin yanlış olduğunu ifade eden Yıldırım, “Önce büyükleri almalıyız” dedi.
Şekip Mosturoğlu ise, Şike operasyonunda gözaltına alınan bazı isimlere, “Aziz Yıldırım’ı ver ve git” dendiğini ifade etti. Mosturoğlu, ‘FETÖ’ye dahil sporcuların su içişlerinden tespit edilebileceğini savunarak şöyle konuştu:
“Sporcuların su içme molasında nasıl su içtiklerine bakın. Oradan ayırt edebilirsiniz örgüte dahil olanları. Su içme şekillerinden belli oluyor.”
Yıldırım'ın açıklamalarında satırbaşları şöyle:
"15 Temmuz Türkiye için çok önemli bir dönemeç noktası. Şehit olanlara Allah'tan rahmet, gazi olanlara da acil şifalar diliyorum. Fırat Kalkanı operasyonu da inşallah ülkemiz için hayırlı olur.
Bu darbe girişimi beni şaşırtmadı. Ben bundan 1 yıl önce 'sivil ihtilal olacak' demiştim. 17-25 Aralık'tan sonra Fethullah Gülen gerçeğini herkes görmüş oldu. O günden sonra ama sadece Cumhurbaşkanımız mücadele etti. 15 Temmuz'dan sonra herkes fikrini söylemeye başladı. Biz Fenerbahçe kulübü olarak Türkiye'nin sorunları söz konusu olduğu zaman her şeye varız.
1998'de başkan seçildikten 1-2 ay sonra beni o zamanki spor il müdürümüz Vedat Bayram aradı. 'Şu an milletvekili olan biri seninle konuşmak istiyor' dedi. Sonrasında da; o kişi Zaman Gazetesi'nden seni ziyaret etmek istiyor dediler. 'Olur' dedim, geldiler. Bir baktım konu başka yerden açıldı. Oturduk konuştuk. Zaman gazetesine spor olarak yardım et diyecekler sanıyordum ama 'hocaefendi' diye başladılar. Hocaefendi şöyle iyi, mazlumun yanında. vs anlatmaya başladılar. Onu metheden bir konuşma yaptılar.
Fethullah Gülen'in askeri mahkemesi devam ediyordu, hukukçuları tanıdığımı bildikleri için bana gelmişler. Şuna bağladılar; askeriyede hukukçuları tanıdığımı ve olayı çözmemi söylediler. Fethullah Gülen'i tanımadığım için dostlarıma onlarla alakalı bir ricada bulunmayacağımı belirttim. Ben de onları reddettim ve bu olay kapandı. Sonra 3 Temmuz olaylarında bunların ta o dönemden geldiğini hissettik. Bana yapılan operasyonun kökleri 3 Temmuz değil, 1998 yılına kadar uzanıyor.
Fethullah Gülen kimdir iyi ölçmek lazım. Gülen, 150 ülkede Türkiye'de yaptıklarını yapmayı amaçlayan bir örgütün başıdır. Somali'ye gittim, bunu gördüm. Türkiye'de 22 bakanlık var. Fethullah Gülen bu bakanlıkların hepsini ele geçirmiş. Diyorlar ya "Fethullah Gülen devleti ele geçirmeye çalıştı" diye. Şu an "Devlet, Fethullah Gülen'i ele geçirmiş" gibi... Devlete sızmaya çalışan başka cemaatler var. Amerika'da, Amerika'yı kontrol eden başka güçler var. Fethullah Gülen'in Amerika'da 150 okulu var. Ne kadar zengin olursam olayım bu okulları orada ben açabilir miyim? Açamam.
Tehlike geçmemiştir. Zaman alacak. Türkiye'yi idare eden insanlar, 'biz yanlış yaptık' diyorlar. Ben aptalmışım, ben ahmakmışım demek olayları çözmez. Bir tek burada inandırıcı olan Sayın Cumhurbaşkanı'dır. Başbakan da aynı yolda. Onun dışındakileri zaman gösterecek. Emniyet ellerinde, yargı ellerinde. Operasyonu yapan bunlar. Şaşıracak bir şey yok. Ben de Türkiye'de yaşıyorum. Olacakları görebildim.
2006, 2007'den itibaren beni dinlemeye almaya çalışıyorlar. Beni 2008'den sonra dinlemeye aldılar. Hanefi Avcı bunu anlattı. O kabul etmiyor, yapmıyorlar. 'Aziz Yıldırım NATO işi yapıyor, dinle' diyorlar. Devlet gayrı resmi olarak beni dinlemeye aldı, bunu gidip anlattım. Sonra evime gelip, beni neden dinlediklerini anlattılar. Günah çıkardılar. Yönetim kurulumuzun hepsi dinlendi. Eğer 2009-2010 sezonunda şampiyon olsaydık operasyonu o zaman yapacaklardı. 2009'da beni dinliyorlardı. O sezon sonunda Trabzon'la berabere kalmayıp şampiyon olsaydık, operasyonu o zaman yapacaklardı. Şike bahane, teşvik bahane. Beni ergenekona bağlamaya çalıştılar. Ama hiçbir komutanla konuşmamı bulamadılar. Şamil Tayyar, Lütfi Türkkan'a 'Aziz Yıldırım, Ergenekon'un kasası' diyor. Bu söylentileri çoğaltmaya çalıştılar.
Söylentilerle beni oraya kanalize etmeye çalıştılar ama başaramadılar. Öyle olunca ellerinde şike kaldı sadece. Benim Paşalarla tek ilgim maç. Maça geliyorlar, futbol, Fenerbahçe konuşuyoruz. Bunlar ilişkim var zannediyor...
Fenerbahçe'yi ele geçirdiler mi? Siz bir örgüt liderisiniz. Ne yaparsınız? Emniyeti, yargıyı ele geçirirsiniz. Ben askeriyeyi biliyordum ama bu kadar olduğunu düşünmüyordum. Sonra kimi ele geçirirsiniz. İş adamlarını, sporu geçirirsiniz. Spor için Fenerbahçe'yi geçirirsiniz. Ben o zaman Kulüpler Birliği başkanıyım. 25 milyon taraftarı olan bir kulüp. Tabi ki Fenerbahçe'yi ele geçirmek istedi. Sonra sanatçılar alacaklardı. Kanaat önderlerini alacaklardı. Bizleri yok ettikten sonra kendi adamlarını yerleştirerek ele geçireceklerdi. Yönetime kardeşimi aldım, Şekip'i aldı, yakın dostumu aldım. Biz yönetim olarak cumhuriyetçi, laik ve Atatürkçü insanlarız."
Bana göre futbolcuları gözaltına almak yanlış. 17-25 Aralık'tan sonra geçerli diyorsunuz. Bu sporcular o tarihten sonra bir şey yaptılarsa doğru. Ama öncesiyse yanlış. Memurların atılmasına da karşıyım. Esas konu bu değil. Esas tespit edilmesi gerekenler daha büyükler. Ben bu çocukları tanıyorum. Ne kadar ilgileri var bilmiyorum. Adaletin önünde göreceğiz. Benim söylemek istediğim önce büyükleri almalıyız. 4 tane sporcu ile bitmez bu işler. Kanun çıkarken kanunları engellemeye çalışanlar, bir daha bu kanun geri gelmez diyenler vardı. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan yine kanun için tek başına çalışma yaptı."
Evlerden aldılar. Şike, teşvik dediler. Dinlemeler yapıldığında şike ve teşvik suç değildi. Dönemin Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın için kimse bir işlem yapmayacak mı. 19 maç şike olduğunu söylediler. Soruşturmanın savcısı Mehmet Berk, biz son 5 maçın skorunu biliyorduk dedi. Ben bilmiyordum dedim. Buca'yı 5-3 şansa tesadüfen yendik. Bana bir tane evrak göster, madem biliyorsunuz niye ertesi gün suç duyurusu yapmadınız dedim. Basın bunlarla iş birliği yaptılar. Manşetler attılar. Savcıların şu an çok işi var herhalde ama onları da elbet alacaklar. Basının çok suçu var. Basın 15 Temmuz'da yaptığı duyarlılığı diğer konularda yapsalardı, şu an durum daha farklı olurdu. İnsanlar çok acı çektiler.
1998'den bu yana Fenerbahçe'nin başına neler gelmiş incelemek lazım. Fenerbahçe Stadı bir çekirdek torbası sebebiyle kapatıldı. Yıllardır üzerimize oyunlar oynanmıştı. Yeni geldiğimiz için farkında değildik. Biz ne zaman farkına vardır. 2006'dan sonra fark ettik. Denizli maçından sonra fark ettik. Bunlar TFF'de tezgahlandı. Şimdi değişiklikler yapıldı. Yeni gelenler kime hizmet edecekler. Şüphem var. Bir yere hizmet etmek için atamalar yapılıyor. Dürüstçe davranan, çalışan insanları görevden alıyorlar."
"15 gün önce Etik Kurulu başkanını gözaltına aldılar. 'Şike yoktur. Benim fetöcü olmam mümkün değil. Görev yaptığım şike döneminde FETÖ'cülerin hedefi oldum. TFF'ye ceza verilemez diye rapor gönderdik. Bir şekilde rapor değiştirilmiş' beyanat vermiş. Etik Kurulu'nu istedikleri gibi basna sızdırdılar. Basın yoluyla da baskı yaptılar. Sportif yoluyla da baskı yapıldı. Fezlekeler de Avrupa'ya polis tarafından gönderildi. Yurt dışında da Fetullah Gülen bize operasyon yaptı."
"TFF ile mahkemeler başlıyor. Hakkımız olanlar maddi olarak alacağız. UEFA, 'Sizi Şampiyon Ligi'ne TFF göndermedi' diyor. Biz de TFF ile görüşeceğiz ve maddi kayıplarımızı isteyeceğiz. Anlaşamazsak,, davaları açacağız. 40-50 milyon için açmayacağız. Daha büyük davalar. Dönemin Mehmet Ali Aydınlar'ın Fenerbahçe'ye sözü vardı. Eğer bu dava siyasi bir olay ortaya çıkarsa, Aziz Yıldırım'a iadenin ilk savunucusu ben olacağım. Aziz Yıldırım suçsuz çıkarsa, CAS'ta davayı kazanırsa cebimde 45 milyonu ödeyeceğim dedi. Onu da bekliyoruz. Taraftarlar bir kulübe FETÖ'cü diye bağırmışlar. Federasyon bizi PFDK'ya sevkediyor. Bu ne biçim hukukçuluk. Bunun için kulübe neden ceza veriyorsun.”
"227 milyon dolar borcumuz var. Bunların tamamını bize yapılan kumpastan dolayı kesin alacağız. Bütçemiz artıya geçecek. 227 milyon dolar borcumuz var. Bunların tamamını bize yapılan kumpastan dolayı kesin alacağız. Bütçemiz artıya geçecek. Biz bu paranın tamamını onlardan alırız. Hazır olsunlar buna. En büyük hatayı Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'ne götürmemekle yaptılar. Ne olacaktı, Olympiakos gitti. Mehmet Ali Aydınlar'a söyledim. "Fenerbahçe'nin üzerine oyun oynanıyor, sakın küme düşürme" dedim. Avrupa'ya göndermediler. CAS'ta herkes 5 dakika konuşurken ben 45 dakika konuştum, inanamadılar. 17-25 Aralık'ın olacağını anlattım onlara. Son gün CAS'ta 2'ye 1 lehimize karar çıkıyordu. Sabaha 2'ye 1 aleyhimize çıktı! Ne olduğunu biliyoruz ama emin değiliz. FETÖ'nün, UEFA üzerinde de bir etkisi oldu. Buna eminim. Lütfi Arıboğan'ından, Ebru Köksal'ından, Galatasaray'a geçenlerden... Herkesten şikayetçiyiz."
"Hapisteyken başkanlığı bırakmamı isteyen siyasiler oldu. İnsanların göründükleri gibi olmadığını gördüm. 4 Temmuz 2012'de Ertuğrul Özkök'e Başbakan'ın yalnız olduğunu, alt tarafta ona ihanet edenlerin olduğunu söyledim. Bana hapishanede onur kırıcı bir şey yapmadılar. Kafamı tutarlar bir şey yaparlar tokat atarım dedim. Yapamazsınız dedim. Bizimle birlikte içeri alınanlara emniyetten avukat atayıp kandırmaya çalıştılar engel olduk. Ring aracıyla götürmek istediler, kabul etmedim. Ambulansla geldim, ambulansla giderim dedim. Yalvardılar, kabul etmedim. Ring aracına binmedim. Sivil bir araç ayarladılar, onunla çıktım."
"Semih Çetin Amiralim ne diyor, 'FETÖ, Fenerbahçe duvarına çarptı' diyor. 15 Temmuz'da insanlar sokağa çıktıysa, Fenerbahçeliler'den dolayı çıktılar. Çünkü o direnişi gördüler."
Aziz Yıldırım’ın ardından konuşan Şekip Mosturoğlu’nun açıklamaları şöyle:
"O gece vatandaşa kurşun sıkılmasına inanamadım. İlhan Ekşioğlu beni aradı ve, 'Bu başarılı olursa bizi öldürürler' dedi. O zaman kişisel olarak endişe etmeye başladım. Diğer operasyonları küçümsemek için demedim ama şike operasyonu "FETÖ'nün başyapıtıdır."
"Bizi Beşiktaş adliyesine aldılar. Kimliklerimizi ikiye ayırdılar. Herkes şahittir. Tutuklanacaklar belliydi. Bir tarafta duran kimlikler tutuklandı, diğer taraftakiler serbest bırakıldı. Emre Bol adında biri çıktı ve ' Emenike'nin para sayma görüntüleri var' dedi. Şimdi ortaya çıktı. Cemaatle bağlantısı varmış. Medyada hala etkileri sürüyor. Hakkında yakalama kararı alınan 4 futbolcunun alınması spor alanına yönelikse yapanlara teşekkür ederim. Sporu temizlemek için ise gerçekten güzel. Geçen seneden görüntüleri çıkarın. Sporcuların su içme molasında nasıl su içtiklerine bakın. Oradan ayırt edebilirsiniz örgüte dahil olanları. Su içme şekillerinden belli oluyor. Demin bahsettiğim Emre Bol, hala bir spor kanalında yorumculuk yapıyor. Cezalandırılmayacak mı? O zaman inancılığını yitiriyor."
"Lütfi Arıboğan mahkemede tanık olarak dinlenecekti, gelmedi. O dönem TFF'de 8 hukukçunun ayrılıp Galatasaray'da iş bulabilmesi tesadüf olabilir mi? İzah edilmeli."
"Trabzonspor'da dönemin başkanı, Sadri Şener'e bir dava açtı. Sadri Şener de "Borsa davası, şike davasından önemli dedi. Sadri Şener davada sanık. Davanın içeriği şu şekilde. Trabzonspor, o dönem 'avukatlık ücretleri' adı altında belirli kişilere ödeme yapıyor. Faik Işık bu konuyu gündeme getirdiğinde, Mehmet Helvacı açıklamayı Aziz Yıldırım yapmış gibi cevap verdi. Mehmet Helvacı'nın borsa'da şirket birleşimi ile ilgili konularda yaptığı açıklamayı doğru kabul edelim. Peki Levent Bıçakçı, Halil İbrahim Koca ve Ali Çelik'e neden yüklü miktarda ödeme yapılmış? Trabzonspor, 6 Ocak 2012 tarihinde Levent Bıçakçı'ya vekalet veriyor. Henüz UEFA'dan Fenerbahçe sevk edilmemişti. Levent Bıçakcı, o dönemde UEFA Tahkim Kurulu üyesiydi. Biz Haziran 2013'te UEFA Disiplin Kurulu'nda ceza aldık, Temmuz 2013'te itirazımız UEFA Tahkimce reddedildi."
"Bu da çok önemli bakın. Bunu ilk Serdar Ali Çelikler Bey yazmıştı. Ben o görüşe katılıyorum ama isimleri doğrulayamam. Ana fikrin doğrun olduğunu düşünüyorum. Fenerbahçe'nin başına gelen bir hadisenin benzeri Yunanistan'da yaşandı. Olympiakos'un başına geldi, yakın süreçte. Orada UEFA şöyle bir süreç izliyor... Diyor ki; 'Bunun mahkemesi var, oradan bir karar çıksın, ona göre karar vereceğim.' Bütün bu verileri ortaya koyduğumuzda Fenerbahçe'ye yapılan özel muamelenin bir sebebi olması lazım. Buradaki kişilerle sınırlı değil belki. UEFA, Türkiye'deki bir hukuk bürosundan destek aldı. Bize tarif ettiler bu hukuk bürosunu, kişilerin isimlerini vermediler. Ben şimdi şüpheleniyorum, çünkü cemaatin de birçok hukuk bürosu vardı ve bunlara operasyonlar yapıldı. Acaba bunlarla ilişkili mi? Bunun aydınlatılması lazım. Serdar Ali Çelikler Bey'in yazdığı bu konu çok önemli bir konu. Burada yazılanlar öyle yenilir yutulur cinsten iddialar değil. En azından Serdar Bey'i de çağırıp bu konudaki fikirleri kayda alınır ve bunun üzerinden işlem yapılır diye düşünüyorum.”
"Trabzon'da kurşunlanma olayında Trabzon Valisi ortada hiçbir çalışma yokken 'taş atıldı' dedi. Takım otobüsümüze yapılan silahlı saldırı basit bir olay değil. 15 Temmuz sonrası umuyorum bu da ortaya çıkacak! Bence Trabzon'daki kurşunlama olayını yapanlar biliniyor, ama açıklanamıyor."
"Biz çok acı çektik. Psikolojisi en çok bozulan bendim. İlaç tedavisi gördüm. Bana ve bazı arkadaşlara 'Aziz Yıldırım'ın dönemi bitti. Arkasında artık kimse yok. Onu ver ve git' dendi."
"8 Mart 2010 günü başkanın Beşiktaş Adliyesi'nde vermesi gereken bir ifade verdi. Kapıda bir polis geldi. Sayın Zekeriya Öz başkanla tanışmak istiyor dedi, gittik, futbol muhabbeti yaptık. 3 defa maça gittik. Çok kalabalık gittik. Maç yaptık. O fotoğrafları da biz çektik. Maçı FB TV için kayda aldık".