Aziz Yıldırım: Fenerbahçe'ye yanlış yapmayan herkes dostumdur

Aziz Yıldırım: Fenerbahçe'ye yanlış yapmayan herkes dostumdur

Bugün Seçimli Olağanüstü Genel Kurul’a gidecek Fenerbahçe’de Mehmet Ali Aydınlar ile yarışacak mevcut Başkan Aziz Yıldırım,  “Benden kimse korkmaz. İşini doğru yapan, dost olan, doğru konuşan benden çekinmez. Fenerbahçe’ye yanlış yapmayan herkes benim dostumdur” dedi.

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, bugün yapılacak seçim öncesinde Hürriyet gazetesinden Çınar Oksay’a çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Aziz Yıldırım’ın şike sürecinden başkanlık yarışına kadar birçok konuyu değerlendirdiği röportajın bir kısmı şöyle:

Cuma günkü basın toplantısında, yasayı eleştirirken ilginç bir şey söylediniz: “Araba çalmaya gittiniz. Anahtarı soktunuz. Sonra vazgeçtiniz. Döndünüz ve gittiniz. Bu suç mu şimdi?”

-Evet, bizim yasa o şekilde.

Sizin aklınızdan şike yapmak geçti mi?

-Yasanın yanlışlığını söyledim. Bilfiil işlenmiş bir şey suç olur. Düşünce veya tavır, hareketle olan bir şeyin suç olmayacağını vurgulamak için söyledim. Hiçbir şey yok ama kanun diyor ki: “Kafandan geçeni okursam, suç işledin!” Para yok, futbolcu yok, hiçbir şey yok ama suç işledin!

2011’de Alex de Souza’yla beraber, Topuk Yaylası Tesisi’ne maddi destek için Başbakan Erdoğan ile görüştüğünüz, bu görüşmede Başbakan’ın size “Artık kenara çekilin” dediği doğru mu?

-Hayır, hayır. Başbakan bana hiçbir zaman “Çekilin” demedi. 14 Nisan’da Alex’in Türk vatandaşı olma arzusu vardı. Onun için Sayın Başbakan’dan randevu alıp gittik. Görevimin başındaydım, aramızda herhangi bir sorun yoktu.

Taraftarların siyasileşmesine ne diyorsunuz? Bazılarına göre statlar ‘yarı açık cezaevi’ gibi oldu. Her giren kontrol ediliyor, kayıt ediliyor. Protestoların yapıldığı 34’üncü dakikadan önce kameralar seyircilerin üzerine dönüyor. Taraftarınızın özgürlüklerini korumaya yönelik planınız var mı?

-Biz müdahale edemeyiz. 34’üncü dakika gelince insanlar kendi düşüncelerine göre bağırıyor. Bunlara “bağırmayın, etmeyin” diyemezsiniz. Bağıranlara karşı tepki verilmezse o insanlar bir süre sonra bunu bırakır. Karşısına bir şey çıkartırsanız, devam eder. Süreç seyircinin profilini değiştirdi gibi. Fenerbahçe seyircisi mesela Beşiktaşlılara kıyasla apolitik görünürdü.

Bizde her düşünceden insan var. Haksızlığa uğradığına inandığı için sokağa çıkmıştır, Çağlayan’a gelmiştir, Silivri’ye gelmiştir. Bana haksızlık yapıldı diye değil. Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım bir bütündür. Aziz Yıldırım Fenerbahçe’nin bir evladıdır. Ne olursa olsun; yanlışıyla, doğrusuyla bu kulübe hizmet ettim.

“Dünyadan, memleketinden, insandan umudun kesik diye ipe çekilmeyip de atılırsan içeriye, yatarsan 10-15 yıl daha yatacağından başka, sallansaydım bir ucunda bir bayrak gibi keşke demeyeceksin, yaşamakta ayak direyeceksin. Belki bahtiyarlık değildir, artık boynunun borcudur. Fakat düşmana inat bir gün fazla yaşamak…” Bu şiiri mahkemede okudunuz. Nâzım Hikmet değil mi? Biraz solculuk var mıydı sizde?

-Bir söz var biliyorsun: “Gençliğinde herkes solcudur; 40’tan sonra kapitalist olur.” Gayet doğal, düşüncelerimizi söyledik.

Cezaevinde bu işlere kafa yordunuz mu?

-Cezaevi mesele değil. Dışarıda da okuyorum. Eğitimsiz, kültürsüz bir insan değilim.

Mehmet Ali Aydınlar’ı üç kez başkanlığa davet ettiniz mi?

-Ya, olur mu ya…

Bunu kendisi söyledi...

-2001’de bıraktım. İnsanlar sokaklara dökülmedi mi? Mecburen geri döndük. O tarihte benim “gel sen başkan ol” deme şansım var mı? Yok. Sonra 2006’da Denizli’deki olay… Son maçta şampiyonluğu kaybettik. Bıraktım, gittim yurtdışına. O 15 gün içinde üst kademeden herkes aradı. Ereğli’de bir kadıncağız Başbakan’ın arabasını durdurdu. Siyasi bir şey söyleyecek zannetti. Dedi ki: “Ne olur Aziz Yıldırım’ı geri döndür”. Devletin büyük insanları aradılar, gel dediler. Mehmet Ali de geldi. “İsteyen başkan olabilir” dedim. Onlar, “Yok” dediler, “Sen olacaksın!” Son seçimde Yüksel Çağlar “Mehmet Ali’yi yönetime al. Senden sonra başkan adayı olur” dedi. “Tamam” dedim; gelsin alayım yönetime. Herkese, aklı başında bütün zenginlere söylüyorum. Ferit Şahenk’e, Ali Koç’a… Nihat’a da… “İçinizde varsa, benden sonra hazırlansın” diyorum. Peki Mehmet Ali Bey’in Futbol Federasyonu’na benim sayemde girdiğini biliyor musun?

Nasıl?

-Rahmetli Hasan Doğan aradı. Mehmet Ali Bey’i yönetime alacakmış. Aradım: “Neredesin Mehmet Ali?” “Kavacık’tayım” dedi sanırım. Gittik, Hasan Bey ile konuştuk. Tereddüt etti. Ben “Gir” dedim, “Pişersin orada.” “Sen istiyor musun girmemi?” diye sordu. “Evet, gir” dedim.

“Türkiye’yi yeniden dizayn etmek isteyenler var. Yargı, ordu, medyadan sonra sıra futbola geldi. Şike davası Fenerbahçe’yi ele geçirmek isteyenlerin bir oyunu.” Fenerbahçe’nin iddiası aşağı yukarı buydu. Kim bu Fenerbahçe’yi ele geçirmeye çalışanlar? Neden ele geçiremediler?

-Ele geçirip geçiremediklerini bilemem.

Mehmet Ali Aydınlar seçimi kazanırsa bu süreci başlatanlar hedefe ulaşmış mı olur?

-Bunu gelecekte yorumlarım. Şu anda değil.

“Fenerbahçe alenen Atatürkçü’dür. Kuvvayı Milliye değerlerine bağlıdır” dediniz.

-Atatürk’ün kulübüdür. Çünkü ziyaret etmiş, Fenerbahçe’nin hatıra defterini bazı sözlerle teyit etmiştir. Fenerbahçe Kulübü’ne görev vermiştir. Onun için hepimiz “Atatürk’ün kulübüyüz” diyoruz. Beş sene evvel, bu olaylar patlamadan önce diğer kulüpler de Atatürk’e bizim gibi sahip çıkıyorlardı. Bugün maalesef bunu göremiyoruz.

Aydınlar için “Cumhuriyet değerlerine bağlı değil” dediniz…

-Ben öyle bir şey söylemedim.

Öyle yazıldı. Ama Fenerbahçe için ‘son kale’ tespitini yaptınız.

-Tabii, Cumhuriyet’in son kalelerinden biridir.

Şamil Tayyar sizin için ‘Ergenekon’un Kasası’ dedi. Ne düşündünüz?

-Güldüm. Kasa olmam için devletten büyük işler almam lazım. Askeriyeden ihale almadım. “Askeri ihaleler aldı, temsilcilikler yaptı” diyorlar. Bir tane ortaya koysunlar! Başkan olmadan da asker dostlarım, büyüklerim vardı. Ortaklığım Fenerbahçe sevgisi, aile dostlukları. Bugünkü Genelkurmay Başkanı’nı da tanıyorum. Hapiste de çok tanıdığım var. 15 senedir başkanım. Devletin elinde benimle ilgili her tür belge vardır. Böyle bir şey olsa beni o davaya bağlarlardı. Bu belli odakların hapse girmem için provoke etmesidir.

Sadece askerler değil aslında. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’le de ahbaptınız…

-Beraber yemek yedik, futbol oynadık. Ben herkesle barışık bir adamım.

AK Parti’ye yakın isimleri de yönetime soktunuz.

-Hepsi var. Fenerbahçe üst kimliktir, siyasetle işi olmaz. Sivil toplum örgütüdür, Cumhuriyet ilkelerine bağlıdır. Hepimiz bir arada Fenerbahçe için çalışırız.

Stadyumda değişiklik olacak mı?

-Hayır, stat burada kalacak. “Stadı alacağız” diyorlar. İstesem yarın alırım. Ama artılarını ve eksilerini bilmeden konuşuyorlar.

Böyle devam etmek mi avantajlı?

-Evet. Kim gelip inceleme yapsa bunları görür.

Hulusi Belgü 75 bin kişilik bir stat projesi açıkladı. Bir yandan da Galatasaray’ın stadı Fenerbahçe’ninkinden daha büyük.

-52 bindi, koltukları büyüttük, şimdi 48-50 bin arasında. Seyrantepe de 50-52 bin kişilik. Yakın birbirine. Fenerbahçe ilk defa kendi parasıyla stat yaptı, unutmayın. Topuk Yaylası’nı tenkit ediyorlar ama Beşiktaş ile Galatasaray tesis yapmak için o bölgede yer arıyor.

Mahkeme Başkanı sizin için “Aziz Bey insan olarak çok iyi biri, sohbeti çok keyifli bir insan” demiş. Bunu söyleyen başkaları da var. Ama bazıları da sizden ölümüne korkuyor..

-Benden kimse korkmaz. İşini doğru yapan, dost olan, doğru konuşan benden çekinmez. Fenerbahçe’ye yanlış yapmayan herkes benim dostumdur.

Bu olanlar sağlığınızı, iş hayatınızı nasıl etkiledi?

-Sağlığımızı da etkiledi. Hak etmediğiniz şeylerden dolayı sıkıntı yaşıyorsanız üzülüyorsunuz tabii. İşleri zaten artık kardeşlerim, çocuklarım yürütüyor.

Yargıtay cezanızı onarsa ne olacak?

-Varsayımlar üzerine konuşmak istemiyorum. Zamanı geldiği zaman tavrımızı açıklar, uygularız. Şu andan bir şey söylemenin anlamı yok. Yargıya güveniyorum.

Hayaliniz ne? Fenerbahçe başkanlığını zirvedeyken bırakmak mı?

-Öyle bir düşüncem yok. Fenerbahçe başkanlığını hak etmiş bir insan olarak bırakmak istiyorum.

Şu ana kadar bakarsanız; hak ettiniz mi?

-Hak ettim… Kazanırsam, bir buçuk sene daha buradayım. Sonrasına bakarız.

Sportif başarı konusunda eleştiriliyorsunuz…

-Fenerbahçe Spor Kulübü mü, Fenerbahçe Futbol Takımı mı? 2005’te Ülker’le birleştikten sonra dört beş defa şampiyon olduk. Kızlar kapatılmak üzereydi, 10 küsur şampiyonluğu var. Avrupa’da final oynadı. Fenerbahçe bugün kızlarda 4-5 bin kişiye, erkeklerde 15 bin kişiye oynuyor. Kadınlar voleybolda hem dünya hem Avrupa şampiyonu olduk. Erkeklerde Türkiye şampiyonlukları var. Masa tenisinde iki sene üst üste Avrupa şampiyonu olduk. Atletizmde olimpiyatlarda, Avrupa’da birinci çocuklarımız var. Nevin Yanıt var, Gamze Bulut var, Halil Aktaş var, diğer sporcularımız var.

Kürekte şampiyonluklar var, yurt dışına açılmaya başladık. Yelkende Avrupa’da başarılarımız var. Boksta Türkiye’de tekiz. Biraz Tekel, biraz Beşiktaş katkı sağlıyor. Olimpiyatlara giden sporcuların yüzde 40’ı Fenerbahçeli. Diğerleri daha çok belediyelerin sporcuları. Sportif başarı var mı, yok mu? Senede 20 milyon dolar, 15 senede 300 milyon dolar bütçeyi futbola koysaydım daha çok başarı kazanırdık. Ama ben her yere dağıttım. Acaba benden sonra gelenler bu amatör şubeleri kapatacak mı, merak ediyorum.

“Benim mezar yerim bile bellidir. Başucumda Fenerbahçe Spor Kulübü başkanı yazacaktır. Bundan daha büyük bir onur var mıdır?” sözlerini sarf ettiniz. Fenerbahçe için mi nefes alıyorsunuz?

-Tabii, 15 senedir… Her gün gül bahçesinde olmadık ki. Dikenler her tarafımıza battı. Medyada bizim hakkımızda konuşamayacak insanlar her şeyi söylüyorlar. Biz cevap bile veremiyoruz.

Bir gün Mehmet Ali Aydınlar’la barışmayı düşünür müsünüz?

-Ben kimseye küs değilim.

Yanınıza gelirse…

Ben Fenerbahçe Kulüp Başkanı’yım. Yanıma gelen herkesin elini sıkarım. Mehmet Ali Bey, 3 Temmuz sürecini iyi idare edemediği için bu sıkıntıları yaşıyor.

Yani kişisel bir öfkeniz yok…

-Yok kişisel bir şey. Benim davam Fenerbahçe. Fenerbahçe kavgam...

Seçimi kim kazanacak?

-Bilemem. Onu Fenerbahçe kongre üyeleri tayin edecek.

CAS davasından vazgeçme mevzuu… “Memleketin menfaatleri için vazgeçtik” dediniz. Olimpiyatların, Avrupa Şampiyonası’nın Türkiye’ye verilmesi mi masaya kondu?

-Ben içerideydim. Arkadaşlarıma davanın çekilmesini önerdiler, söylediler. Yıldırım Bey’le (Demirören) Şenes Bey (Erzik) gidip devlette sorumlu olan insanlara bunları anlattı. Türkiye’nin önünün açılması için davanın çekilmesi gerektiği söylendi. Ne söylediler, onlar çıkıp açıklayacaklar. Devletin, belki de Fenerbahçe’nin menfaati için dava çekildi. Ama Türkiye’ye verilen sözler yerine getirildi mi getirilmedi mi, bilemem çünkü neyin karşılığında davayı çektiğimizi bilmiyorum.

Pişman mısınız?

-O günkü arkadaşlar ‘devlet meselesi’ dediler. Sorumluluğu yönetime bıraktım. “Bence çekmeyin ama çekmek istiyorsanız yönetim kararı alın” dedim.

Fenerbahçe sadece burada geri adım attı…

-Geri adım atmak mı demek lazım? Geri adım atmanın sebebi nedir, onu araştırın.

Tahminim iktidardan mesaj geldiği yönünde.

-Olabilir, bilemem. Şenes Bey’le Yıldırım Bey konuya daha hâkimler.

Mehmet Ali Aydınlar, Alex’e iade-i itibar edeceğini, Türkiye’ye çağıracağını, belki jübile yaptıracağını belirtti.

-(Gülüyor) Ben jübileleri kaldırdım. 1998’den beri jübile yok. Diğer kulüpler de yapmıyor. Fenerbahçe’den ayrılanların jübile yapmasını değil, kulüpte görev yapmasını tercih ederim.

Siz de Alex’e bir görev verir misiniz?

-Fatih Altaylı “Bunlar taraftarı kandırıyorlar, Alex Türkiye’ye gelmez” diye yazı yazmıştı. Ben Alex’i getirdim. Uzun yıllar hizmet etti. Tribünlerin onu yuhaladığı gün tek başıma kalktım, Alex’i alkışladım. Alex döner mi dönmez mi zaman gösterecek. Ona gelene kadar çok oyuncu var. Bu arada “Alex kovuldu” diyorlar, bu yanlış. “Ne istiyorsun?” diye sordum; “Gitmek istiyorum” dedi. Yanımda avukatımız vardı “O zaman gerekeni yapın” dedim.,

Blöf mü yaptı ya da gönül mü koydu acaba?

-Bilmem ben blöf falan. Fazla konuşmadım. Alex Fenerbahçe’den büyük değildir. Daha çok Alex’ler gelir gider. Bunlar muhalefet yapmak için kullanılan konular.

Hürriyet gazetesinde yer alan röportajın tamamını okumak için tıklayın