Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Göksel Gümüşdağ ile Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım arasındaki, canlı yayın ihalesi anlaşmazlığı karşılıklı açıklamalarla tırmandı. Yıldırım, canlı yayında kendisini eleştiren Gümüşdağ'a, "Bak Göksel bey yine söylüyorum, ihaleye fesat karıştırıldıysa mahkemeye götürürüm ona göre" diye seslendi.
Başakşehir Futbol Kulübü Başkanı ve Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Göksel Gümüşdağ, Fenerbahçe Divan Kurulu’nda, “İhale bedelini 3.26’ya (dolar kuru) sabitlemeye çalışıyorlar. Ben imza atmam” diyen Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’a canlı yayında yanıt verdi. Gümüşdağ, yayıncı kuruluş Digitürk’e yardımcı olunması gerektiğini söyledi. İhalenin dolar kuru üzerinden 3.26’ya sabitlenmek istediğini, Aziz Yıldırım’ın ise 3.36’da ısrarcı olduğunu anlatan Gümüşdağ, “Aziz Yıldırım imza atmazsa bir şey olmaz. Hukuki süreç başlar. Sayın başkan o kadar ilgiliyse 21 Kasım’da ihale şartnamesi alıp, ihaleyi kendisi yapıp, kendisi yayın hakkını alsaydı. Aradaki kur farkından dolayı kulüp başına fark edecek tutar, sadece 2 milyon TL olacak” çıkışında bulundu.
Bunun üzerine Aziz Yıldırım, canlı yayına telefonla bağlanarak, Gümüşdağ’a yanıt verdi:
“Bu anlaşma ne zaman geçerli? Ben iş adamıyım, müteahhitlik yaptım. 1 Haziran’dan itibaren bu anlaşma hayata geçecek. 1 Haziran’da kur 4 lira olursa, o zaman başlaması gerekmeyecek mi? O kura sabitlemek gerekmez mi?” dedi.
Gümüşdağ’a şartnameyi incelemesi tavsiyesinde bulunan Yıldırım, şunları söyledi: “Şartnameyi biraz inceleyin. Daha iyi anlaşırız. Ben biliyorum. Sen benim yardımcımdın Göksel bey, unutma. Bak Göksel bey yine söylüyorum, ihaleye fesat karıştırıldıysa mahkemeye götürürüm ona göre. Her şey madem uygun bizden niye kağıt istiyorsunuz? Benim karşı çıktığım şu. Bu ihale 1 Haziran’da geçerlidir. O günün şartlarıyla belirlenmelidir.”
Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı ve Medipol Başakşehir Başkanı Göksel Gümüşdağ, spor medyasının sorularını NTV ve NTV Spor ortak yayınında yanıtladı. Doğuş Medya Spor Grup Başkanı Fuat Akdağ, Hürriyet Gazetesi Spor Müdürü Mehmet Arslan, Sabah Gazetesi Spor Müdürü Murat Özbostan ve Milliyet Gazetesi Spor Müdürü Tayfun Bayındır, Futbol Aktüel programında Gümüşdağ'a spor dünyası ile ilgili sorular yöneltti.
Fuat Akdağ: Adebayor transferinin hikayesini anlatır mısınız?
Göksel Gümüşdağ: Adebayor ile ilgili geçen senede bizin teknik ekibimizin takibinde olan bir oyuncuydu. Çok kariyerli bir oyuncu. O günkü şartlarla bugünkü şartlar biraz daha farklı. Bu sabah saat 7 uçağıyla imza atmak üzere geldi. Takımda şu anda Egemen’den başlayım, İrfan, Casira ve Adebayor’u renklerimize aktık. Bütçemizi aşmayan içeride dengeleri tutan bir kulübüz. Çok pozitif birisi. Takıma çok fayda sağlayacağına inanıyorum. Ben Medipol Başakşehir kulübü başkanı olarak yanıma gelen sohbet edenler oluyor. Başka kulüplü olan taraftarlar şampiyon olmanızı istiyoruz diyorlar. Türk futbolunda sempatiyi, sevgiyi kazanan bir takım olduk. 2014 yılında sıfır taraftardık start verdiğimiz bugün 3300 civarında taraftar vardı on maçımızda. Onun için bu oyuncunun da kariyeri açısından çok önemli bir yıldız olduğun söyleyebilirim. Ama formayı kim hak ederse o alacaktır.
Mehmet Aslan: Alman medyasında da yer aldı Başakşehir’in iktidarın takımı olduğu ve şu andaki gücünü iktidara borçlu olduğu ifade diliyor. Gerçekten iktidara yakınlığınız var mı Başakşehir’i iktidar destekliyor mu? İkincisi o kadar büyük paralarla değil ama sahip olduğunuz bütçelerle ligin zirvesinde bulunuyorsunuz. Şu anda sizinki gibi seyirci gelirleri yayın gelirleri elde eden bir takım şampiyonluğa oynama şansı var mı, sizinki bir mucize mi?
Göksel Gümüşdağ: Tabi biz Medipol Başakşehir kulübü olarak sayın Cumhurbaşkanımızın sahasında formasını giydiği bir takım. Dolayısıyla o takımın Cumhurbaşkanımızla özdeşleşmesi çok normal biz de bundan mutluluk duyarız. Sayın Cumhurbaşkanımız o maça 12 numaralı formayla çıkmıştı ve o formayı sonsuza kadar ayırdık. Böyle bir şey oluyor olsa sezonun ilk bitişinde Adana’da bir golümüz verildi sonra iptale dildi. Çok anlamlı gelmedi bana haber. İkinci sorunuz için özellikle önümüzdeki sezon yeni yayın ihalesinin artışlarıyla birlikte bir kulübün denk bütçeyle ayakta kalması çok mümkün. Ama biz bugün 70 milyon TL civarında bizim dört büyüklere baktığımızda 260-270 milyon civarlarında. Dolayısıyla bu mütevazi bütçelerle bu işi başarabilmek anlamlı. Vergimiz hariç her şey dahil, teknik direktör, oyuncular, stopaj her şey dahil 70 milyon.
Murat Özbostan: Şampiyonluk söylemini ne zaman kullanmayı düşünüyorsunuz yani kafanızda bir hafta mı var yoksa son maça oyuncuların inancı, isteği neden şampiyonluk kelimesini kullanmıyorsunuz? Göksel Gümüşdağ: Biz hedefe odaklanmışız ama daha 3. yaşın içindeyiz. Mütevazi bir bütçe ile büyük hayaller kurduk. Tesadüf bir başarı değil bizimki. Bizim öncelikli hedefimiz 2 yıl ilk dörtte olabiliyorsak bu yıl ilk 3’te olmalıyız. Daha yol uzun önümüzde 15 hafta var. Biz hedeften şaşmış değiliz ilk 3’ün içinde olmalıyız. Biz şampiyonluktan da uzak değiliz ama kesin şampiyon oluruz da diyemem. Şampiyonluktan önemli bulduğum herkesin ikinci takımı olduk. Diğer takım taraftarlarının sempatisini kazanmış durumdayız. Tayfun Bayındır: Kulüpler Birliği Başkanı şapkanızda var. Kulüpler Birliği sizi ne kadar yoruyor? Fenerbahçe kulübü Başkanı Aziz Yıldırım yayın ihalesinde Fenerbahçe’nin imza atmadığını 16 kulübün imza attığını, kendisinin doların sabitlenmesi durumunda imza atmayacağını söyledi. Sayın Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe imza atmazsa ne olur? Onların imza atmaması halinde bu ihale kadük mü olur? İhaledeki dolara endekslenme durumunu tam olarak söyler misiniz? Göksel Gümüşdağ: Kulüpler Birliği Vakfı başkanlık olduğun andan itibaren yayın ihalesi 2014 Ağustos ayında çalışmaya başladığımız bir projedir. Sayısız yurtdışı seyahati yaptım. Londra ağırlıklı ve dünyada yayın ihalesinin en büyük olduğu ülke Premier Lig. Bu işi nasıl büyüttüklerine, planlamasını nasıl yaptıklarına uzun kafa yorduk. Dolayısıyla bunlarla yaptığımız işbirliği neticesiyle biz bu işi bu noktaya getirdik. Kulüpler Birliği Vakfı 18 kulüp bir şekilde temsil ediliyor geldiğimizden beri. Marka değerini elimizden geldiği kadar yukarı çıkarmaya çalıştık. Üç, deplasman yasağını kaldırdık. Yayın ihalesine bunların hepsinin direk faydası var. Şu an Türkiye'de hepimizin yaşadığı veya bir ihale için yaşanabilen tüm olumsuzluklar yaşandı ve yine de KDV dahil 600 milyon dolara geldi. Ben ilk söylediğimde hayır bulamazsınız bu rakamı dendi. Bugün KDV hariç 500 milyon doların yarısı dolar yarısı TL. 600 milyon dolarlık neticeye ulaştırdığımız bir yayın ihalesinde Aziz Bey önce Kulüpler Birliği Vakfı’na teşekkür etmeli, haksızlık yapmamalı, arkasından yayıncı kuruluşa ve TFF’ye teşekkür etmeli. Aziz Bey’in verdiği kurda da bir yanlışlık var. Yayıncı kuruluşun şu anda bizden beklediği biz 21 Kasım’dı ihale tarihi ve kur 3.36’ydı. Dolayısıyla şartname ile ihale süreci arasındaki 3.26’ye gelmesinde destek olunmasını istediler. 10 kuruşluk fark zannediyorum yıllık 30-35 milyon TL yapıyor kulüp başına 2 milyon TL’ye gelir. Bu yayın ihalesi Türk futbolu için devrim niteliğindedir ve kimsenin hafife almasına müsaade etmem. Ben 2 senedir uğraşıyorum bu işle. Biz yayıncı kuruluşa destek olmalıyız. 5 sonra 1 milyar dolara çıkarmak istiyorsak destek olmak zorundayız. Ben kulüpleri tek tek ziyaret ettim imzaları aldım Aziz Bey’i de ziyaret ettim. Kendi bileceği şeydir imzalar imzalamaz. Hukuki süreç başlar, bir kulüp imzalamadı diye yayın ihalesi iptal olmaz. Zaten yayın ihalesinin tüm toplantılarında Fenerbahçe temsil edildi. İhale bitti imzalar atıldı. Hatta Katar devletine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vermiş olduğu garantörlük, destekle bu yatırımı yaptılar. Dolayısıyla buradan sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a da teşekkür ediyorum bir kez daha. İhale ile ilgili süreç bitti ama bizim işimiz bitmedi. Amerikan futbolunda bir süper kupa var. THY 30 saniyesi için 4 milyon dolarlık bir anlaşma yapmaya çalışıyor ve sırada 25 kişi var. İşte pazarlama olarak bunu yapabilmemiz lazım. Böyle bir eleştiri yapmasını çok haksız buluyorum. Madem beğenmiyordu ihaleye katılsaydı kendisi alsaydı daha iyi bir rakamla Aziz Bey.
Fuat Akdağ: Marka değeri için neler planladınız neler yaptınız ve şu anda yayıncı kuruluşa yardımcı olmamız lazım diyorsunuz, süper final örneği veriyorsunuz bununla ilgili vakfın planladığı çalışmalar var mı? Göksel Gümüşdağ: İhale yeni yapıldı imzalar atıldı süreç başladı artık. Biz marka değerini artırıcı her türlü konuyu tartışmamız lazım. Sahadaki futbolcunun, hakemin, basının, başkanın hepsi direk katkı sağlıyor marka değerine. Olumlu veya olumsuz. Dolayısıyla bunlarla ilgili sürekli çalışmalara devam ediyoruz. Mehmet Aslan: TFF’nin yayınlardan aldığı yüzde 12’lik pay şu anda ne durumda ve TFF bu payın ne kadarını alacak? İkincisi, sayın başkan Yıldırım Demirören bizlere, “biz hakem tartışmalarının önünü alabilmek için Kulüpler Birliğine hakemlerin atanması da dahil olmak üzere yetki vermek istedik fakat bunu kabul etmediler” demişti. Bu tür bir organizasyonun içine girmek ister misiniz? Hakemlerin eğitimi, dağıtıma da dahil böyle bir yükümlülük altına girer misiniz? Göksel Gümüşdağ: Premier Lig’e baktığımızda hakemlikle ilgili mevcut lig birliğinin ve federasyonun ortak desteklediği bir özel kuruluş var. Bu kuruluş bütün hakem atamalarını yapıyor. Biz federasyon ve Kulüpler Birliği olarak böyle bir işbirliğinden kaçmayız ama bunu tartışıp değerlendirmemiz lazım. Biz böyle bir işbirliğine açık olduğumuzu söyledik. Ama bunu o yapsın biz çekilelim değil. O zaman TFF asli görevlerinden uzaklaşır. Yayınları biz yapalım dedik bu kanuna yetiştiremedik ama birlikte yaptık. Dolayısıyla buradaki yüzde 12’lik payın yüzde 4’e indirildiğinin anlaşmasını yaptık. Aramızda bir protokol var ve önümüzdeki sezon devreye girecek. Bu oranla birlikte yüzde 47.2 kulüplerin gelirlerini büyüttük. Kulüpler Birliği Vakfı’na hiç para istemedik hepsi kulüplere. Kulüpler Birliği’nin yıllık 25 bin TL aidatı vardır her kulüpten alınan. Bizim sponsorlarımızda var özel bir bütçeye ihtiyacımız yok. Şubat 2016 yılında Kulüpler Birliği Vakfı’nın çıkışında hakemleri değerlendirmek için toplandık. Bir şeyi eleştirmek ve suçlamak bence çok kolay. Anlık çözümler ve açıklamalar katkı sağlamaz. Somut önerilerimizi paylaşmamız lazım. Hakemlerimizin güvencelerinin arttırılması ve profesyonel hakemlerin sayısının arttırılması konusunda 1 sene içinde gayret gösterdik. Hakemlerin de gelirlerinin performanslarına göre ayarlanması gerekiyor. Kötü yönettiği bir maçtan sonra da aldığı 20 bin liranın 8 bin liraya düşmesi gerekir. Sadece devre arası değil normal lig sürerken hafta içinde de eğitimlere devam edilmesine değinmiştim. Premier Lig’de gözlemci maç bitiyor, mevcut işbirliği yaptıkları işbirlikçileriyle birlikte 90 dakikalık yayının 200 tane görüntünün yarın 7 kişilik bir kurul tarafından izleniyor ve buna göre puanlanıyor. Buna göre alacağı para ve puan belli oluyor. Bir kişiye bırakmamamız lazım denetlemeyi. Hakemlerimiz takım kaptanlarıyla maç öncesi bir araya gelmesi. Ya kaptan ya seçilecek bir kişinin hakemlere yardımcı olması. Bir oyuncu veya kaptan direk hakemle muhatap olsun başka bir hiçbir oyuncu gitmesin. Van Basten bununla ilgili çalışıyor. En sonda da video hakemlik. 1 yıldır dilimden düşürmedim video hakemliği. Şu an geçmişte olumu bakmayan TFF, MHK şu an bizimle aynı yerde ve mutabık. Aklın yolu bir. Bugün aritmetiğin bu kadar sıkışık olduğu bir alanda, paranın ve hedefin milimetrik kararlara bağlı olduğu bir alanda video hakemliği kullanamazsanız bu sistemin gerisinde kalmış olursunuz. İnfantino genel sekreter olduğunda bir ziyaretim olmuştu. Kendisiyle yarım saat bu konuyu konuşmuştuk. Dünyada bu iki sistem deneniyor. Birincisi, kulaktan canlı yayın aracında veya canlı yayın odasından. İkincisi, maç duruyor yan hakemin yanına gidiliyor televizyondan bakılıyor. Ben birinci sistemin doğru olduğunu düşünüyorum. Kırmızı kartta, golde, penaltı da bunlar çok önemli. Bizim son Başakşehir maçı ve adana maçında oyunun durduğu saniyeye baktık 59 saniye durmuş. Bu video hakemliği dediğimiz konuda 7-8 saniye. Biz ya öncü olacağız ya da gerisinde kalacağız. Şu an yaklaşık 13 ülkede deneniyor. Dolayısıyla bizde 17-18 sezonunda başlatılmasını istiyoruz. Mart ayında denemelerine başlayacağız sanıyorum. 2012 yılından beri İngiltere’de, Almanya’da, Hollanda’da gol çizgi teknolojisi var. Bunu da kullanmalıyız. Kasımpaşa’nın lehine olan gol verilmedi geçtiğimiz hafta ve Trabzon 1-0 yenip gitti. Kötü yönetilen veya adaleti sağlayamadığınız maçta kendi marka değerinizi etkiliyorsunuz. Murat Özbostan: Kulüpler yasasını geçtiğimiz hafta sayın Bakan Çağatay Kılıç’a da sorduk. Biraz uzadı fakat 2017 yılı içinde çıkmasını umduğunu söyledi ve tam bir mutabakattan söz etti. Sizin açınızdan sıkıntılar var mı, 18 kulüp başkanı tam bir mutabakat sağladı mı, bu yüzden mi çıkması bu kadar uzadı? Göksel Gümüşdağ: Bu yasa uzun yıllardır çalışılıyor. Bizde komisyonlara dahil olduk. Tabi ülkenin hassas bir süreçten geçtiğiniz hepimiz biliyoruz dolayısıyla bu iş ikinci plana kaldı biraz. Futbola yapılan harcamaların amatör kulüplere yapılan harcamalarla mahsuplaşması çok önemlidir. Ben İstanbul Başakşehir Futbol Kulübü AŞ’yim. Ben spor kulübü olarak kursaydım baş edemezdim. Ben amatörlerle mahsuplaşabilirsem hemen iki üç tane amatör branş kurarım. Dolayısıyla yasanın içindeki en önemli madde bu. Yöneticileri bağlayan kısmı da tartışılıyor. Biz nihai duruma gelmiş değiliz. Muhtemelen bakanlık hukukçuları tarafından bu çalışmalar yapılacak ve bu çalışmadan sonra bir daha bir araya gelip değerlendirme yapacağız.
Tayfun Bayındır: Bu sezon en çok hakemlerden bahsediliyor. Son 25 yıldan bu yana vurun abalıya noktasında hakemler. Bir yanda 2 tanedir kendi hakkını savunmak için dava açmaya çalışan veya hakkının savunulmasını isteyen hakem ve onlarında çoğunu kellesi koparılmıştır. Hakemlerimiz yalnız insanlar, eşleriyle, çocuklarıyla maça gelemeyen futbolun çok önemli aktörlerinden. Geçen sezonda Trabzon’da hakemlerin hakem odasına tıkanması söz konusu oldu yine kimse savunmadı o hakemleri. Hakemlik tukaka ilan edilmişken nereden bulacağız ve yetiştireceğiz? Bu hakemleri 20 yıldır aynı insanlar eğitiyor. Niye yeni eğitimciler bulamıyoruz? Göksel Gümüşdağ: Kulüpler Birliği Vakfı da geçmişteki gibi eleştirmeye ve tukaka yapıyor demenize katılmıyorum. Buradaki bütün konuştuğumuz konular hakemliğin çözümü adına yapılan işler. Bugün video hakemliği dediğiniz, gol çizgisi teknoloji dediğiniz de hakemi sahada daha güçlü kılmak daha saygın kılmaktır. Hakem yanlış verdiği penaltı kararında dolayı saygısız davranılıyor. Dolayısıyla bir hakemin hakemliği verdiği bir kırmızı kartla bitiyor. Aslında bir eleştirmekten öteye geçtik tartışıyoruz. Hakemlerin eğitimi konusunda mutlaka uluslararası destek almak durumundayız. Ben hiçbir hakemin art niyetli olduğunu düşünmüyorum. Ama hakemliğin yetersizliği noktasında özellikle bir kısmının hemfikri olabilirim. Bizde TFF yönettiği zaman farklı farklı senaryolar yazılıyor Kulüpler Birliği Vakfı yönetse yine farklı senaryolar yazılır. Ama dışarıdan tarafsız bir özel kuruluş tarafından yönetilirse ve bunu hamilini TFF ve Kulüpler Birliği Vakfı yaparsa ancak hakem öyle gelir. Hakem ailesi taciz edilen bir ortamda hakem ister mi? Bir insanın hakem olma isteğini şu anda en çok annesi babası, eşi engeller. Hakemlik kolay değil ve gerçekten hakkını arayabileceğin bir müessesede değil. Uluslar arası desteği ve sadece devre arası sezon sonu değil hafta içinde de bu eğitimlerin çoğalması gerektiğine inanıyorum. Fuat Akdağ: Nasıl bir model öneriyorsunuz? Göksel Gümüşdağ: Bence öncelikle gol çizgisi ve video hakemlik olması lazım. Statlarımız teknoloji olarak müsait yatırım da yapılır. Bu tansiyonu yüzde 70-80 düşürecek. Sonrasında hakemliği tekrar tartışıp bir uluslar arası kuruluş tarafından tamamen şeffaf kuruluştan faydalanılabilir. MHK başkanı olmak isteyen kaç kişi vardır merak ediyorum.
Mehmet Arslan: Öncelikle kamuoyu tarafından müstakbel gelecekte TFF başkanı olarak görülüyorsunuz. TFF Başkanlığına aday mısınız? Sayın Rıdvan Dilmen TFF başkanlığına aday olduğunu açıkladı. Yine Dilmen’in daha önce seslendirdiği daha sonra sayın Başkan Aziz Yıldırım’ın da üstü kapalı olarak ifade ettiği liglere ara verilir ifadeleri var. ”TFF içindeki FETö yapılanması henüz daha çözülemedi ligi manipüle ediyorlar federasyonun temizlemesi lazım” diyor Aziz Yıldırım.
Göksel Gümüşdağ: Bununla ilgili gerekli müdahalelerin yapıldığını biliyorum. Tabi bunlar TFF’nin emniyetle paylaştığı bilgilerdir. Federasyondan uzaklaştırılan arkadaşlar var. Ama şu an mevcut yapının içinde böyle bir şey olma ihtimali var mı? Hiç yok diyemeyiz tabi sistemi incelemediğim için bilmiyorum. Ama muhtemelen TFF’de bununla ilgili bir çalışma halindedir. Böyle bir şey varsa bundan hepimiz rahatsızlık duyarız. Ama ben böyle bir şeyi bilip müdahale etmeyeceklerine inanmam. İkincisi, şu anda mevcut Kulüpler Birliği Vakfı başkanıyım, Medipol Başakşehir Başkanıyım ve sanayiciyim. Dolayısıyla kolumun altında çok karpuz var. Şu an gündemimiz de bir TFF başkanlığı seçimi yok. Benimde şu anda böyle bir düşüncem yok. Rıdvan Dilmen çok önemli bir spor adamıdır. Bir spor adamı olarak TFF başkanlığına aday olmayı düşünmesi kadar doğal bir şey yok. 2019 yılında federasyon seçimi var o gün gelir aday olur, desteği alırsa neden olmasın. Yıldırım beyle ilgili gündemimizde bir seçim maddesi yok. Yıldırım Bey’in arkasında olduğumu da açıkça beyan ederim. Aziz Bey böyle bir düşünceye sahip olabilir saygı duymak lazım. Kulüplerin böyle bir beklentisi yok. 2019’da kimin aday olup olmayacağını o gün değerlendirmek lazım. Murat Özbostan: Başakşehir olarak bir karar aldınız sözleşmelerin TL üzerinden yapılması yönünde. Bunu diğer kulüp başkanları ile görüştünüz mü? Göksel Gümüşdağ: Baktığınızda büyük kulüplerin bu konuda işi daha zor. Yerli oyuncuların dolara ve euroya bağlı olmasını ben kabul etmiyorum. Para birimimiz TL ve yerli oyuncuyla dolar ve euro olarak anlaşma yapıyoruz. Yabancı oyuncular için böyle bir anlaşma yapılabilir. Ben yabancı oyumcularımla da konuştum hepsiyle ödemememizi TL’ye çevirdik. Diğer takımların bunu yapması kolay değil tabi kendi parasıyla sözleşme yapmak isteyen de olacaktır. Fuat Akdağ: Çok fazla teknik direktör değiştiren bir ligiz biz. Teknik direktörler için bir sezonda iki kulüpte çalışma yasağı var. Kulüpler için benzeri bir sınırlama getirmek mümkün mü? Göksel Gümüşdağ: Kulüplerin yapıları camiaları maalesef tribünler bunlar çok etken. Ben 10 buçuk yıldır aynı teknik direktörle çalışıyorum. Süreç içinde özellikle camialardan gelen baskılarla, teknik direktörlerin yaşadığı sorunlardan dolayı camialarda 3 kere 4 kere değişimler oluyor. Dolayısıyla kulüpler tarafından bir şeyin içine koymak doğru gelmiyor bana. İstikrar başarıyı getiriyor kulüplerin bunun farkına varmasını sağlamak lazım. Tayfun Bayındır: Futbol genel kurulunun yapısını içinize sindirebiliyor musunuz? Yani içinde çok az futbolun aktörlerinin yer aldığı bir genel kurul yapısı biçiminde bir eleştiri var. Süper Lig kulüplerinin tamamının hareketiyle seçime gitme ihtimalleri var. Bu yapıyı değiştirmeyi düşünüyor musunuz? Göksel Gümüşdağ: Geçmişte bu sayı Süper Lig’de daha fazlaydı. Sonra UEFA’dan gelen bir isten üzerine biz bunları 3.lige kadar yaydık. Geçmişte 3.ligin oy kullanma hakkı yoktu. Dolayısıyla bu genişletilecek tartışılacak bir konu. Biraz daha tabana yayılması mantıklı gelmiyor değil bu da yapılabilir. Mehmet Aslan: Fatih Terim-Arda Turan krizinin sonlanmasında ne kadar katkınız ve siz neresinde bulundunuz? Göksel Gümüşdağ: Arda noktasında ilk desteği veren bendim. Arda Turan, Fatih Terim’le uzun yıllar birlikte çalışmış oyuncusu aralarına kimse girmezse bu iş çözülür demiştim. Ama araya giren çok olunca tabi bu işler kilitleniyor bazen. Emre’nin de son dönemde akil bir duruşu başladı. Emre’nin bir ağabeyi olarak Arda ile konuşmuş olması bende iki kere konuştum Arda ile ve Fatih Hoca ile görüştüm. Bu işin bu kadar uzaması doğru değildi. Sonrasında baba-oğul arasında bir çözüm oldu. Emre’nin gidip bu görüşmeyi yapacağından bilgi sahibiydim. Nihayetinde takım kaptanlığını yapmış ağabeyi. Dolayısıyla bence neticeye gitmesi olumlu olması iyi oldu.
Murat Özbostan: Emre Belözoğlu kendi değişimi kadar Başakşehir’e neler kattı? Sayın Abdullah Avcı’dan bahsettiniz istikrardan. Merak ediyorum bir gün gelip bana şu takımlardan teklif var diye bakış açınız ne olur? Göksel Gümüşdağ: Emre’nin bizde yaklaşık 2. senesi. Biz Emre ile çok pozitif bir hava yakaladık. Hoca ve arkadaşları çok memnun. Abdullah hoca ile ilgili yaklaşık 11 yıldır birlikteyiz. Bizim ayrı olmamız pek yaramıyor birbirimize. Biz iyi bir ekip olduk. Dolayısıyla ben bunu çok önemsiyorum. O teknik konuda tek yetkilidir. O oyuncuyu öneriri ben bütçeye bakarım. Bütçeyi zorluyorsa hocam başka arayışı geç derim. Vizyon olarak kendi gelişimi açısından da çok yol kat etti. Kendisi ile olmaktan hep mutluluk duyduk. Başakşehir’den başka hangi takıma gidip o mutluluğu bulur o biraz soru işareti. A Milli Takım süreci başladığında ben federasyonda o dönem 2.başkandım ve gelmesini destekledim. Şu anda başka bir yere gitmeyi düşünür mü, hedeflerimiz projelerimiz varken düşünür mü bilemiyorum. Düşünürse de tartışırız. Mehmet Aslan: Sayın Başkan Aziz Yıldırım’ın ifade ettiği “Haziran ayındaki dolara göre sözleşmeyi yapalım” şartnamede böyle bir boşluk var mı? Göksel Gümüşdağ: 6 ay önce ihaleyi yapma zorunluluğunuz var. Haziran ayındaki kuru neye göre belirleyeceksiniz. Bu şartnamede açık net belli. İhale günü kur neyse o kur Haziran’da başlangıç kabul edilir ve Efe, Tüfe her yıl arta arta gider. Zaten 250 milyon doları dolar olarak, 250 milyon doları TL olarak gidiyor. Ona bir kur alıyoruz ve ihale günü 3.36’ydı bu doların yüksek artışından dolayı da yayıncı kuruluş rica etti TFF’de bize rica etti. Dolayısıyla bizde kulüplerle ben bizzat kendi görüşerek 10 kuruşluk bir geriye gittik ve burada yaklaşık 180-185 milyon TL civarında 5 yıllık bir destek sağlamış olduk. O kur farkından da 700-800 milyon yayın ihalesi TL olarak büyüdü. Dolayısıyla burada yardımcı olmak istedik. Biz ayrı taraflar değiliz iki tarafında birbirine yardımcı olması lazım. Eğer futbol ailesiysek hep yapısı olmalıyız. Bu kararın doğru olduğunu düşünüyoruz. Aziz Başkan’ın fikirlerine saygı duyuyorum. Yanlışta anlamış olabilir. O şartnameye uygun olmadığını düşünüyor zannediyorum. Şartnameyi biliyorum ve uygun olduğunu düşünüyorum. 10 kuruşluk indirim için muaaffakatname istememizin sebebi yarın öbür gün bu bir kulüp 10 kuruşluk indirimi niye yaptınız demesin diye kulüplerle istişare ederek bu belgeyi alma gereği hissettik. Bunda anormal bir durum yok.