'Baba bunu bize nasıl yaparsın!'

'Baba bunu bize nasıl yaparsın!'

T24- Radikal gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can, Şike Operasyonu’nu yürüten İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürü Mutlu Ekizoğlu'nun Fenerbahçe taraftarı olan oğlunun, oprasyon gecesi babasını kapıda ağlayarak karşılayarak “Baba bunu bize nasıl yaparsın!” dediğini yazdı.

Eüp Can'ın köşesinde yayımlanan (7 Temmuz 2011) yazısı şöyle: 'Baba bunu bize nasıl yaparsın!'''Şike Operasyonu’nda gözler Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar’da.

Acıbadem Grubu’nu sıfırdan yaratan Aydınlar’ı hem başarılı bir spor adamı hem de vizyoner bir işadamı olarak iyi tanırım.

Duygularıyla değil prensipleriyle hareket eder…

Dürüsttür, çalışkandır, mütevazıdır ama bir o kadar da inatçıdır… Oğlu Kıbrıs’ta tezkere öncesi bir trafik kazasında hayatını kaybedince yıkıldı.

İşine ve tutkuyla bağlı olduğu Fenerbahçe’ye bir süre küstü.

Aslında hayata küstü…

Fakat acılı bir baba olarak ‘hayatının en zor sınavını’ atlatmayı bildi.

Şimdi ise kariyerinin en zor sınavı ile karşı karşıya…

Çünkü adı düne kadar Fenerbahçe Başkanlığı için geçen Mehmet Ali Aydınlar bir hafta içinde çocuğu gibi sevdiği takımıyla ilgili çok zor bir karar verecek…

Bir yanda takımı, diğer yanda bugüne kadar savunduğu değerler… Şike iddialarını mahkeme sonucunu beklemeden dikkate alıp Fenerbahçe’yi bir alt kümeye düşürse…

Bir, küme düşürdüğü takıma başkan olma hayalini ebediyen unutacak.

İki, en büyük gelir kaynağı Lig TV olan Futbol Federasyonu’nu ve spor endüstrisini en azından birkaç yıl yönetilemez hale getirecek. Peki ya onca şike ve teşvik iddiasına rağmen düşürmezse?

O zaman da…

Bir, ‘Fenerbahçe’ye başkan olurum hayalinden dolayı düşürmedi’ denilecek.

İki, oturduğu Federasyon koltuğunu ve çarpık spor düzenini ‘korumakla’ suçlanacak…

Anlayacağınız iki ucu boklu değnek…

Peki ama bu ikircikli ruh halini yaşayan sadece Aydınlar mı?

Değil…

Gelin size beni çok çarpan iki örnek anlatayım… Şike Operasyonu’nu ilk günden itibaren büyük bir titizlikle yürüten İstanbul Organize Suçlar Şubesi.

Sedat Peker’in manevi oğlu ile Kürşat Yılmaz’ın oğlunun karıştığı bu olay başlangıçta hem lokal hem de adi bir vaka olarak görülüyor.

Ne zaman ki teknik takibe bir gün Aziz Yıldırım düşüyor, işin rengi ve boyutu bir anda değişiyor. İki açıdan…

Bir yandan şikenin boyutu içine daldıkça operasyonu yürütenleri de ürkütüyor…

Ama daha önemlisi, Organize Şube’nin başındaki 10 ismin 9’u sıkı Fenerbahçeli.

En sıkısı da İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürü Mutlu Ekizoğlu.

Basının önüne çıkmaktan pek hoşlanmayan Ekizoğlu uzun bir süredir İstanbul’u çetelerden ve mafyadan temizleyen ekibin başında. Şike operasyonu Fenerbahçe’ye uzandığında takımı adına kahrolmuş.

Biraz soruşturdum, meğer 11 yaşındaki kendisinden daha fanatik oğluyla Fenerbahçe’nin İstanbul’daki hiçbir maçını kaçırmazmış.

Operasyonu büyük gizlilikle yürüttüğü ve her defasında moral bozukluğuyla stattan döndüğü için şampiyonluk maçını statta izlemeye içi elvermemiş. Evde oğluyla televizyondan seyretmiş.

Oğlu şampiyonluk anonsuyla odada havaya zıplarken o bırakın sevinç çığlıklarını, üzüntüsünü belli etmemek için iki karış suratla odayı terk etmiş.

Fakat asıl büyük darbeyi pazar günü operasyonu başlattıktan sonra yaşamış.

Operasyon günü eve gece 1.30’da gidebilmiş. O saate kadar uyumayan oğlu, babasını kapıda ağlayarak karşılamış…

Tek bir şey söylemiş tüm Türkiye’nin günlerdir konuştuğu operasyonu yöneten babasına: “Baba bunu bize nasıl yaparsın!”

O gün bugündür babasıyla konuşmuyormuş.

Başta Fenerbahçeliler olmak üzere aslında tüm futbolseverler benzer bir dilemmanın pençesinde. Baksanıza şampiyonluğu şaibeli hale gelen Fenerbahçe’nin başına gelmiş en iyi şeylerden biri olan Aykut Kocaman bir yandan ‘batsın bu lig’ diyebilecek kadar cesur konuşuyor, diğer yandan ‘Ya bizim döktüğümüz ter’ diyerek onca dürüst sporcunun özverili emeğini hatırlatıyor…

Mehmet Ali Bey, biliyorum çok zor bir kararın eşiğindesiniz...

Fakat bilin ki yalnız değilsiniz... ''