Doğum sırasında yaşanan bir enfeksiyon sonucu eşini ve çocuğu kaybeden baba Yusuf Görgülü, Cumhuriyet Savcılığı'na Ümraniye Erdem Hastanesi yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulundu ve tazminat davası açtı. Olayı haberleştirmek isteyen Hürriyet gazetesi muhabiri Fırat Alkaç, hastaneyi arayıp bilgi almak istemesine rağmen soruları cevapsız kaldı. Ardından hastane yetkilileri yazılmayan haberle ilgili gazeteye gönderdiği ihtarnamede "söz konusu haberin asılsız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu" iddia edilerek "Haberin hastanemizin itibarını sarsmak amacıyla yapıldığı ortadadır" ifadeleri kullanıldı.
Hürriyet gazetesi Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, yazılmayan haber için yollanan ihtarnamede yer alan ifadelere ilişkin olarak "Son zamanlarda haberlerin 'maksatlı' olduğunu söyleyen siyasetçilere sık rastlar olmuştuk ama böylesi ilk kez oluyor. Yazılmamış bir haberin niyetiyle ilgili suçlamada bulunuluyor; yargıya başvurma tehdidinde bulunuluyor" diye yazdı.
Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici'nin bugünkü (23 Mayıs 2016) köşesindeki yazısı şöyle:
Muhabir arkadaşlarımızdan Fırat Alkaç, 7 Mayıs'ta Ümraniye Erdem Hastanesi yetkililerini aradı.
Doğum sırasında yaşanan bir enfeksiyon sonucu hem eşini hem de yeni doğmuş bebeğini kaybeden Yusuf Görgülü, hastane yetkilileri hakkında Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmuştu. Hastane hakkında tazminat davası da açmıştı.
Hastane yetkilileri, Alkaç’a bilgi vermedi, hasta yakınının iddiasını yanıtlamadı. Ardından görülmedik bir yönteme başvurarak, avukatlar aracılığıyla Hürriyet’e bir “ihtarname” gönderdiler:
“... Fırat Alkaç tarafından müvekkilim Erdem Hastanesi aranmış, 2015 Ağustos ayında yaşanan talihsiz bir olay ile ilgili haber yapacağını ve haberle ilgili bizlerin de görüşlerini almak istediğini beyan etmiştir.
Muhabirinizin bahsetmiş olduğu olay ile ilgili olarak adli makamlarca tarafımıza intikal ettirilmiş bir belge bulunmamaktadır. İdari makamlarca yapılan soruşturma sonucunda hastanemizin konu ile ilişkin kusurluluğuna ait rapor da bulunmamaktadır.
Böyle bir durumda, söz konusu haberin asılsız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu, tek taraflı beyana dayanarak yapılacak haberin de gazetecilik meslek etiğine aykırı olduğu aşikârdır. Haberin hastanemizin itibarını sarsmak amacıyla yapıldığı ortadadır, haberin yapılması ve hastanemizin toplum nazarında itibarsızlaştırılması halinde Hürriyet gazetesi hakkında yasal yollara başvuracağımızı ihtaren bildiririz.”
Son zamanlarda haberlerin “maksatlı” olduğunu söyleyen siyasetçilere sık rastlar olmuştuk ama böylesi ilk kez oluyor. Yazılmamış bir haberin niyetiyle ilgili suçlamada bulunuluyor; yargıya başvurma tehdidinde bulunuluyor.
Bir hastane hakkında savcılığa intikal etmiş bir iddia varsa bunun yazılmasından doğal ne olabilir? Kaldı ki, Alkaç, suç duyurusuyla ilgili belgeleri alınca sadece hasta yakınının suçlamalarıyla hastaneyi suçlu gösteren peşin hükümlü bir haber de yazmıyor; kendilerini arayıp iddiaya karşı yanıtlarını almak istiyor.
Bir hastanenin itibarı, son derece doğru biçimde yürütülen bir gazetecilik faaliyetine karşı böyle “ihtarname” göndererek korunmaz. Anlaşılan bu yöneticiler, ne halkla ilişkilerden anlıyorlar ne de gazeteciliğin ne olduğunun farkındalar.
Hürriyet ne yaptı, hastanenin tehdit kokan bu ihtarı karşısında? Tabii ki, olayı araştıran Fırat Alkaç haberini yazdı. Hürriyet de 15 Mayıs günü “Doğumda hijyen davası/Önce bebeğim sonra karım öldü” başlığıyla yayınladı haberi. Elbette hastane yöneticilerinin iddiaları reddettiği bilgisini de ekleyerek...
Taciz, tecavüz, cinsel istismar haberlerinin yoğunlaşması, bu vakalardaki artışa işaret ediyor. Ensest vakalarında bir artış olup olmadığını, ne kadar yaygın olduğunu ise bilmiyoruz.
Zira ensest, hemen her platformda yasaklanmış bir kavram. Hatta gazeteciler, özellikle editörler arasında bile ensest haberleriyle ilgili yayın yasağı olduğu gibi bir kanaat var. Oysa böyle bir yasak yok.
Basın Kanunu’nda ensest ile ilgili sayılabilecek iki madde var. İkisi de haber vermeyi yasaklamıyor. “Kimliğin açıklanmaması” başlıklı 21. maddede “Türk Medeni Kanunu’na göre evlenmeleri yasaklanmış olan kimseler arasındaki cinsel ilişkiyle ilgili haberlerde bu kişilerin kimliklerini açıklayacak ya da tanınmalarına yol açacak şekilde yayın yapılmaması” isteniyor. 18 yaşından küçük olan suç faili veya mağdurların kimliklerinin açıklanması da suç olarak tanımlanıyor.
“Cinsel saldırı, cinayet ve intihara özendirme” başlıklı 20. madde de ensest haberleriyle ilgili. Bu maddede “Cinsel saldırı, cinayet ve intihar olayları hakkında, haber vermenin sınırlarını aşan ve okuyucuyu bu tür fiillere özendirebilecek nitelikte olan yazı ve resim yayımlayanların para cezasıyla cezalandırılması” hükmü getiriliyor.
Görüldüğü gibi, yasa “haber vermenin sınırlarının aşılmamasını” ve “özendirici yayın yapılmamasını” öngörüyor; yasak getirmiyor, sadece sınırları çiziyor. Kaldı ki, çizilen bu sınırlar aynı zamanda gazetecilik meslek etiği ile de uyumlu. Ensest haberleri, özendirici olmamak, kimlik açıklamamak ve haberi şiddetin pornografisine dönüştürmemek kaydıyla yazılabilir.