T24 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, garantör ve anavatanlar olarak Türkiye ve Yunanistan'ın müzakere taraflarına yardımcı olarak fırsat penceresini işe yarar hale getirebileceğini belirterek, "Kıbrıs konusunu bu yılın sonunda çözmeyi hedefliyoruz" dedi. Babacan, The Economist Dergisi'nin düzenlediği konferansta yaptığı konuşmada, Türkiye ve Yunanistan'ın komşuluk ilişkilerinin öneminin farkında olduğunu, iki ülkenin bölgede barış ortamını oluşturma konusunda görevleri bulunduğunu söyledi.Bunun Atatürk ve Venizelos'un vizyonu olduğunu ifade eden Babacan, 2. Dünya Savaşı'nın en zor günlerinde Türkiye'nin "Kurtuluş" gemisinin Yunanistan'a sefer yaparak insani yardımda bulunduğunu, iki ülkenin, 1999 yılında yaşanan depremde de olduğu gibi, zor durumda birbirinin yardımına koştuğunu belirtti.Daha yapısal boyutta Türkiye ve Yunanistan ilişkilerinde beklentiler doğrultusunda yeni bir sayfa açıldığına işaret eden Babacan, Yunanistan Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreou'nun daveti üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Yunanistan ziyaretinin bu çerçevede büyük bir öneme sahip olduğunu kaydetti.Bu ziyaretle birlikte Yüksek Düzeyde Stratejik İşbirliği Konseyi'nin ilk toplantısını her iki taraftan 10 bakanın katılımıyla yapacaklarını, bunun iki ülke arasındaki ilişkilerde yapıcı bir dönemin başlamasına vesile olacağını anlattı."Ticaret hacmi 2,9 milyar dolara yükseldi"Ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştiğini, enerji, turizm, ulaştırmanın stratejik sektörler olarak yeni fırsatlar yarattığını anlatan Babacan, 2000 yılında iki ülke arasındaki ticaret hacminin 870 milyon dolar olduğunu, bunun 2009 yılında 2,9 milyar dolara yükseldiğini belirtti.Babacan, 1980 ile 2000 yılları arasında Yunanistan'dan Türkiye'ye doğrudan yabancı sermaye yatırımı akışının 55 milyon dolar olduğunu, buna karşılık doğrudan yabancı sermaye yatırımının 2009 yılında 6 milyar dolara ulaştığını, bunun iki ülke arasındaki iş ortamının olumlu durumunu yansıttığını kaydetti."Vizenin kaldırılması ticareti ve turizmi artırır"Babacan, günlük gezilerde vizenin kaldırılmasının özellikle sahil kesiminde ticareti ve turizmi önemli ölçüde artıracağına inandığını, bunun adalarda yaşayanların da beklentisi olduğunu belirtti.Kıbrıs konusundaki kapsamlı uzlaşmanın sadece iki ülke ilişkilerinde değil, aynı zamanda Doğu Akdeniz'deki barış ve istikrarı da garanti altına alacağından kuşku duymadığını ifade eden Babacan, "Garantör ve anavatanlar olarak Türkiye ve Yunanistan müzakere taraflarına yardımcı olarak fırsat penceresini işe yarar hale getirebilirler. Kıbrıs konusunu bu yılın sonunda çözmeyi hedefliyoruz" dedi.Ege Denizi'nin, Türkiye ile Yunanistan arasında dostluk ve işbirliği denizi olması gerektiğini ifade eden Babacan, Ege ile ilgili konuların her iki ülkenin meşru hakları ve hayati çıkarları doğrultusunda çözümlenebileceğine işaret etti.Halklar arası temasları ve sivil toplum girişimlerini de teşvik etmeleri gerektiğini anlatan Babacan, kültürel aktiviteleri ve turizmi teşvik etmenin öncelikler arasında yer alması gerektiğini kaydetti.AB'ye katılım sürecine tamamen bağlı olduklarını söyleyen Babacan, "Reform ajandamızı ilerletmeye hazırız" diye konuştu.Babacan, bununla beraber katılım müzakerelerinde çeşitli siyasi engellerle karşılaştıklarını, bunun da AB'nin saygınlığına zarar verdiğini vurguladı. Babacan, "Üyelik bir gecede gerçekleşmeyeceği gibi, karar günü üzerinde yargıda bulunmak için de sebep yok" dedi.Artık ortaklık kavramından söz etmek vakti geldiğini belirten Babacan, Yunanistan ile Türkiye ilişkilerinin karşılıklı anlayışla daha iyiye doğru gittiğine inandığını ifade etti.Druças: "Zor engeller aşılır"Yunanistan Dışişleri Bakanı Yardımcısı Dimitri Druças, siyasi irade bulunması halinde ülkeler arasındaki zor engellerin aşılabileceğini söyledi.Druças, The Ekonomist Dergisi tarafından Atina'da düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, Türk-Yunan ilişkileri konusuna değindi."Geçmişten kaynaklanan engeller, karşılıklı şüphe, önyargı ve korkunun yine siyasi iradenin mevcudiyetiyle aşılacağını" vurgulayan Bakan Yardımcısı, "Bunun ana ders olduğunu" ifade etti.Sözkonusu faktörlerden birçoğunun Türk-Yunan ilişkilerinde bugün de var olmaya devam ettiğini belirten Druças, 1999 yılında hükümetin Türk-Yunan yakınlaşmasını bir eksene oturtmasındaki başlıca arzunun "iki halk arasında uçuruma köprü inşa edilmesi ve güvensizlik duvarının yıkılması" olduğunu kaydetti.Bu çerçevede, Yunan hükümetinin büyük önem taşıyan gündelik konularda işbirliğinin geliştirilmesi yönünde hareket ettiğini, ekonomi, ticaret, turizm, enerji ve kültür alanlarında işbirliğinde bulunulması için karşılıklı çaba sarf edildiğini söyleyen Druças, buradaki hedefin, halkların birbirlerine yakınlaşması, barış ile işbirliğinin mümkün olmaktan öte, iki ülkenin çıkarına olduğunun da anlaşılması olduğunu bildirdi.Druças, bu yöndeki çalışmaların sonuçlarının kısa zamanda görüldüğünü vurguladığı konuşmasında, "ekonomik işbirliğinin derinlemesine ve genişlemesine büyüdüğü ve halklar arasında tüm alanlarda irtibatın sıklaştığının" altını çizdi.Silahlı kuvvetler arasında güven ortamının oluşturulmasına da çalışıldığını belirten Bakan Yardımcısı, üzerinde anlaşmaya varılarak benimsenen Güven Arttırıcı Önlemler ile düzenli temas ve karşılıklı diyalog sağlandığını, bunun bir zamanlar akla hayale sığmayan bir gelişme olduğunu söyledi.Ege sorunuDruças, Ege'deki anlaşmazlıklara çözüm bulunabilmesi için iki ülke dışışleri bakanlıkları arasında görüşmeler yapıldığını da sözlerine ekledi.Türkiye'nin AB sürecine de değinen Bakan Yardımcısı, Türkiye'nin Atina tarafından başlangıçtan beri desteklenen AB perspektifinin, Türk-Yunan ilişkileri için önemli olduğu kadar, AB ile Türkiye'nin de çıkarına olduğunu belirtti.Yunanistan'ın, Türkiye'nin AB üyelik sürecinin, Türk-Yunan ilişkilerini de olumlu etkileyeceğine inandığını bildiren Druças, "İyi komşuluk ilişkilerine saygı ile anlaşmazlıkların barışçı yollardan çözümünün üyeliğin temel şart ve önkoşulları arasında bulunduğunu, aynı çerçevede Kıbrıs meselesinin çözümünün de yer aldığı" kaydetti.Kıbrıs konusunda Atina'nın tezlerinin bilindiğinin de altını çizen Bakan Yardımcısı, Türkiye'nin AB üyeliğinin Güneydoğu Avrupa'da güven, istikrar ve kalkınma ortamına katkıda bulunacağını ifade etti.Türk-Yunan yakınlaşmasına 2004'de kalınan yerden başlanılabileceğini söyleyen Druças, "bir tarafta Türk-Yunan yakınlaşmasının mimarı, vizyon sahibi Başbakan Yorgo Papadreu'nun, diğer tarafta ise komşularıyla "sıfır sorun" tezini dile getiren bir Türk hükümeti bulunduğunu" vurguladı.Başbakan Papandreu'nun silahlanma harcamalarının azaltılmasından söz ettiğini belirten Druças, "Silahlanma harcamalarının azaltılması, Yunan tarafının ve inanıyorum ki Türk hükümetinin de isteği. Bu yaklaşım, yönümüzü belirliyor. Bir sürecin sonunu teşkil ediyor. Bu noktaya varabilmemiz için, güvenlik ve itimat bulunan bir çevre oluşturmamızı sağlayacak zor bir yolu aşmamız gerekiyor" diye konuştu.Bakan Yardımcısı, sözkonusu çevrede tehdit, taciz ve egemenlik haklarına karşı şüpheye yer olmayacağını, iyi komşuluk ilişkilerine tam anlamıyla saygı ve işbirliğinin bulunacağını belirtti.Druças, anlaşmazlıkların barışçı yollardan çözümünün bölgede istikrar ve güvene katkısı olduğunu vurguladığı konuşmasında, güven ile istikrarın ekonomik kalkınmanın temel şartları olduğunu, Türkiye ile yakınlaşma sürecinde de bu düşüncenin temel alındığını kaydetti.