T24 Haber Merkezi
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, son dönemde 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerinden çıkan tartışmaların ardından “AK Parti’den ayrılacağımı ve yeni bir parti kuracağımı söylemek için Sayın Erdoğan’ı ziyaret ettiğimde bana ısrarcı oldu. Benimle ilgili sorunlar varsa ‘Gitme, kal’ diye niçin ısrarcı oldu? Niçin daha sonra kalmam için ısrar ettiğini basına açıkladı?" ifadelerini kullandı.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Haber Global’de Buket Aydın’ın sunduğu ‘Koltuk’ programına konuk oldu.
Babacan 2018'deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefetin ortak adayı olması konusunda 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü desteklemesinin iktidar kanadında "ihanet" olarak yorumlanmasına ilişkin konuştu. Birinci tercihinin Gül olduğunu söyleyen Babacan, "9 gün içinde birinci tercihim gerçeklemeyince ikinci tercihim olan, AK Parti’nin ikinci başbakanı ve ikinci cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’la ilgili grup kararına katıldım. Zaten grup kararlarının bağlayıcı niteliği var. Sayın Gül’ün adaylık işi kesinlikle olmadıktan sonra ikinci tercih olarak Sayın Erdoğan’ı destekledim" dedi.
Babacan, "Dünya alem biliyor ki ben yanlış şeylere destek vermek istemiyorum. İstanbul’daki görüşmelere gizli gidecek insan THY’nin tarifeli uçağıyla gider mi? Sayın Gül’ün Ayazağa’daki ofisinde gündüz gözüyle yapılan toplantılara katılır mı? AK Partili milletvekillerinin en az yarısı benim o süreçte olduğumu biliyordu" diye konuştu.
Babacan'ın açıklamasından satır. başları şöyle:
“Netflix dizilerinden daha yoğun izlenen bir dizi serisi var, altıncısı çıktı. Sayın Erdoğan ‘Çetelerle, mafyayla mücadele ederiz’ diyor. Et o zaman. Yapılması gereken savcılığın resen devreye girmesidir. Yargı resen hareket etmediğine göre görev Meclis’e düşüyor. Soruşturma komisyonu kurulmalıdır. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun da harekete geçmesi lazım. Susurluk’ta devreye giren DDK niye bugün devreye girmiyor? Adeta irin fışkırıyor her yerden. Bunlardan rahatsızsa Cumhurbaşkanı’nın hemen DDK’yı devreye sokması lazım. ‘Savcılarımız uyuyor mu, niye bunu sadece izliyorlar’ desin, bir saat içerisinde savcılık süreci başlar. Ama sinyali vermiyor, bağımsız olması gereken yargı da sinyali alamadığı için harekete geçemiyor.”
“Geçen gün bana ‘İçimizdeki Mescid-i Aksa yıkıcıları’ diyor. Onu da açıktan söylemiyor, gazetecinin kulağına üflüyor. Açıktan söyle de cevabını duy. Mescid-i Aksa hepimizin kutsalı. Türkiye’deki tek dindar genel başkan o mu? İslam dini kimsenin tekelinde değil. İki kelime ederse, bizden yirmi kelime duyar. Onu da bilsin, ölçülü ve dikkatli hareket etsin. Siyasi rakip olabiliriz ama siyasi rekabeti dinimizin kutsallarına bulaştırmasın, İsraillilerin yaptıklarıyla karşılaştırmasın. Sonra bir başka genel başkan benzer bir şey yaptığında küplere biniyor, tazminat davaları açılıyor.”
“Sayın Erdoğan HDP’yle bazen yakınlaşmış, bazen uzaklaşmış, bazen terörist ilan etmiştir. Bir tutarlılık yoktur. Biz hep hukuk bazında hareket ediyoruz. Anayasa’ya göre kurulduysa tüm siyasi partilerle diyalog içinde oluruz. Bahsettiğimiz bir siyasi parti. 2019 İstanbul seçimlerinden önce hükûmet ne yaptı? Kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan’ı TRT’de konuşturmadı mı? Sayın Bahçeli de Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan yazdığı mektup konusunda ‘Böyle mektup var, dikkate alın’ dedi. Demek ki neymiş? Zora girince, sıkışınca, siyasi ikballeri tehlikeye girince bırakın HDP’yi, PKK’yla bile yakınlaşabiliyorlar. Sonra ‘HDP’li bakan olabilir, haydi saldıralım’ diyorlar. Ya siz kendi yaptığınıza bakın, tüm yanlışları anlatacağız."
“Diyorlar ki ‘Önce Tayyip Erdoğan için adaylık imzası attı, sonra CHP’nin adayını destekledi. Bir de bunu gizli yaptı’. Burada üç büyük yalan var. Baskın seçim döneminde cumhurbaşkanının bağımsız ve tarafsız olması birinci tercihimdi. 100 bin imzayla aday olup diğer partiler tarafından desteklenmesinin Türkiye için çok daha iyi sonuçlar getireceğine inandım. ‘Hem AK Parti milletvekili hem de başkasına destek veriyor’ diyorlar. Başkası kim? AK Parti’nin kurucusu, birinci başbakanı ve birinci cumhurbaşkanı. 9 gün içinde birinci tercihim gerçeklemeyince ikinci tercihim olan, AK Parti’nin ikinci başbakanı ve ikinci cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’la ilgili grup kararına katıldım. Zaten grup kararlarının bağlayıcı niteliği var. Sayın Gül’ün adaylık işi kesinlikle olmadıktan sonra ikinci tercih olarak Sayın Erdoğan’ı destekledim.”
“Gizli yapılmasına gelince… AK Parti grup toplantısı varken İstanbul’dayım. Grup toplantısına katılmadığım ertesi gün bütün gazetelerde haber. Dünya alem biliyor ki ben yanlış şeylere destek vermek istemiyorum. İstanbul’daki görüşmelere gizli gidecek insan THY’nin tarifeli uçağıyla gider mi? Sayın Gül’ün Ayazağa’daki ofisinde gündüz gözüyle yapılan toplantılara katılır mı? AK Partili milletvekillerinin en az yarısı benim o süreçte olduğumu biliyordu.”
“Sayın Erdoğan ‘2017 referandumu kampanyanın yüzleri’ diye liste hazırlamış. Beni de yazmış, ‘miting yapmanızı, televizyonlara çıkmanızı istiyor’ diye Genel Merkez’den aradılar. ‘Beni dinleyen hayır oyu verir’ dedim. Soranlara cevap verdim. Ankara’da bir belediye başkanı, dar çerçeve bir toplantıda anlattıklarımı ‘Ali Babacan iki saat konuştu, ağzından ‘evet’ çıkmadı’ diye Genel Merkez’e şikâyet etmiş. İnanmadığım şeyi savunamam. Ben ilkelere sadık kaldım. Asıl ihanet nedir? İlkelere ve değerlere uymamaktır. Siyasete girerken ortaya koyduğumuz ilkeler ve değerler vardı: Ehliyet, liyakat, adalet, hakkaniyetti.”
“AK Parti’den ayrılacağımı ve yeni bir parti kuracağımı söylemek için Sayın Erdoğan’ı ziyaret ettiğimde bana ısrarcı oldu. Benimle ilgili sorunlar varsa ‘Gitme, kal’ diye niçin ısrarcı oldu? Niçin daha sonra kalmam için ısrar ettiğini basına açıkladı?”