DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanlığının 2021 yılı bütçesini yüzde 28 oranında arttırmasını sert bir dille eleştirerek, "Bu ülkede bu kadar yoksulluk varken, esnaf kepenklerini kapatmak zorunda kalırken, işsizlik hızla artarken bu ülkenin gerçeklerinden haberdar olmamak demek. İnsan biraz düşünür. Biraz memleketteki durumu görür" dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanlığının 2021 yılı bütçesini yüzde 28 oranında arttırmasını sert bir dille eleştirerek, "Bu ülkede bu kadar yoksulluk varken, esnaf kepenklerini kapatmak zorunda kalırken, işsizlik hızla artarken bu ülkenin gerçeklerinden haberdar olmamak demek. İnsan biraz düşünür. Biraz memleketteki durumu görür" dedi.
Partisinin il kongresi için Muş'ta bulunan Babacan, 28 Şubat dönemindeki yasaklara değinerek hükümeti samimiyetsizlikle suçladı. Babacan, “‘Bakın, ben gidersem o yasaklar tekrar gelebilir’ diye satır altından işlemeye çalışıyor. Bunu iddia eden büyük ortak samimiyse, 28 Şubat zihniyetinde olan küçüğün de küçüğü ortağı gemiden indirsin hele" dedi.
Babacan'ın konuşması şöyle:
28 Şubat sürecinde çok büyük bir zulüm gördük. Büyük mağduriyetler, haksızlıklar yaşandı. 2002’den itibaren o zulme karşı çok büyük adımlar atıldı. Mağduriyetler giderildi. Vatandaşlarımız çok önemli haklarını tekrar kazandılar. Başörtüsü yasağıydı, İmam Hatiplerle ilgili sıkıntılardı, biliyorsunuz. Türkiye, olması gerektiği gibi bu sıkıntıları aştı. Bugünkü iktidar şöyle bir hava oluşturmaya çalışıyor. ‘Bakın, ben gidersem o yasaklar tekrar gelebilir’ diye satır altından işlemeye çalışıyor. Bunu iddia eden büyük ortak samimiyse, 28 Şubat zihniyetinde olan küçüğün de küçüğü ortağı gemiden indirsin hele.
EL İNSAF: Biliyorsunuz 2021 bütçesi açıklandı. Bu ülkede bu kadar yoksulluk varken, Esnaf kepenklerini kapatmak zorunda kalırken, işsizlik hızla artarken bu ülkenin gerçeklerinden haberdar olmamak demek. İnsan biraz düşünür. Ziyaret ettiğimiz her ilde, caddelerde, sokaklarda esnafımızla birlikte oluyoruz. Dükkanların içini boş görmek bizi çok üzüyor. ‘Elektrik parasını ödeyemiyoruz, kirayı ödeyemiyoruz, zor durumdayız’ diyorlar. Ama bugünkü iktidar sokağa çıkamıyor. Gelip şu Muş’un sokaklarında gezip halkı dinleyecek durumda değiller artık. Etraflarına bakınca da gördüğü insanların hali vakti yerinde maşallah. Sadece üç beş kişinin zenginleşmesini zenginlik sanıyorlar. Biliyorsunuz ‘hadi bir sokağa çıkalım’ dediler. Bir vatandaşımız ‘eve ekmek götüremiyoruz’ deyince Sayın Erdoğan ‘abartma’ dedi. Artık yeter, el insaf artık.
Ana dilinin, vatandaşlarımızın analarının ak sütü kadar helal olduğunu biliyoruz. İnsanımızın anadilini, öz dilini bir çatışma konusu olmaktan çıkaracağız. Resmi dilimiz Türkçe’nin yanı sıra, vatandaşlarımızın anadillerini korumak, kullanmak ve geliştirmek için adımlar atılması gerektiğini çok iyi biliyoruz. Ayrıca; biz tüm vatandaşlarımızın, inançlarının gereğini korkusuzca ve huzurla yaşayabilecekleri özgür bir ortamı oluşturacağız. Biz vatandaşlarımızın inanç, kültür ve referans ekseninde, hak ve özgürlük taleplerini adalet temelinde karşılayacağız. Bu kapsamda, Alevi vatandaşlarımızın başta cem evlerine ilişkin talepleri olmak üzere inanç, düşünce ve davranış temelinde birikmiş sorunlarının çözümü için de gerekli her türlü adımı atacağız."
ANKA