Babacan: Devletin gücünü eline geçirenler, kendisine rakip görenleri ezmeye çalışıyorlar!

Babacan: Devletin gücünü eline geçirenler, kendisine rakip görenleri ezmeye çalışıyorlar!

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan,  İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki mahkeme kararının ardından yaptığı açıklamada, "Açıkçası bizim beklemediğimiz bir karar. Fakat Türkiye'de koskoca bir gerçek var. Siyasi içerikli her türlü dava bizzat hükümet tarafından yönetiliyor. Yargı bağımsızlığının kenara itildiği bir tabloyla karşı karşıyayız. Bugün İmamoğlu ile ilgili alınan karar, bizim hukukumuzun değerlendirilmesi tamamen hukuk dışı bir karar. Devletin gücünü eline geçirenler, kendisine rakip görenleri ezmeye çalışıyorlar" dedi. 

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Karar TV’de Taha Akyol ve Elif Çakır'ın sorularını yanıtladı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun YSK üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası almasını değerlendiren Babacan, şu açıklamaları yaptı: 

"Açıkçası bizim beklemediğimiz bir karar. Çünkü dosyayı incelemiş dosyanın hukuk karalarına vakıf olmuş bir hukuk ekibimiz var bizim. Bu davanın daha çok beraatle sonuçlanacağı yönündeydi. Fakat Türkiye'de koskoca bir gerçek var. Siyasi içerikli her türlü dava bizzat hükümet tarafından yönetiliyor. Yargı bağımsızlığının kenara itildiği bir şeyle, tabloyla karşı karşıyayız. Bugünkü basın toplantısında da bundan bahsettim.

"Tamamen hukuk dışı bir karar"

Bugün İmamoğlu ile ilgili alınan karar, bizim hukukumuzun değerlendirilmesi tamamen hukuk dışı bir karar. İlk etapta düzeltileceğini bekliyoruz, ilk üst mahkemede bu kararın düzeltileceğini bekliyoruz. Böyle olması gerektiğine inanıyoruz. Devletin gücünü eline geçirenler, kendisine rakip görenleri ezmeye çalışıyorlar.

"Kendisi hukuk dışı yöntemlerle engellenmeye çalışılmış, şimdi ise aynı yöntemleri başkaları üzerinde uyguluyor"

Kendisi hukuk dışı yöntemlerle engellenmeye çalışılmış. Şimdi ise aynı yöntemleri başkaları üzerinden uygulamasını büyük bir hayretle izliyorum. Bu ülkeye bu yakışmıyor. Bu alınan kararlar panik halinde olduklarını gösteriyor. Kaybedince gidersiniz. İktidar kaybedeceğini hissediyor. Bunu anladıkları için panik havası içindeler. Seçimlerde kaybetmek de var kazanmak da var. Siyaset stratejisi açısından da hata yapıyorlar. Örneğin İstanbul seçimlerinde bunu gördük. Seçimlerde birinci turda iptal ettiler. '10 bin oy ile İstanbul'u mu vereceğiz' dediler. Sonra 800 bin fark ile gördüler. Sandıktan ne çıkacağıyla alakalı kaygılılar. Sandıktan bir şeyler çıkmadan önce panik halinde işler yapıyorlar. Zamanında zulüme uğramış birisi şimdi böyle davranıyorsa başka bir açıklaması yok, kabul edilebilir bir şey değil.

"Her türlü hakareti yapıyor ama Cumhurbaşkanlığı dokunulmazlığı var"

Sayın Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeyken yetkilerden şikayet ediyordu. Belediyecilik anlamında bizim planlarımız var. Muhtarlara kadar yapılması gerekenleri tek tek planladık. İnşallah seçimlerden hemen sonra bunları düzenleyeceğiz, hepsinin takvimi de belli. Sayılı günler çabuk geçer. Seçimden sonra yeni bir Türkiye'ye başlayacağız. Seçimi alırız diye güvenen Cumhurbaşkanı yoksa neden kendisine en ufak bir eleştiri olduğu zaman davaya yönelsin. Şu anda 10 bine yakın davası var. Her türlü hakareti yapıyor ama Cumhurbaşkanlığı dokunulmazlığı var.

"Kendisine yapılan hakaretlerde hukuk şemsiyesinin altına sığınıyor"

Kendisine yapılan hakaretlerde hukuk şemsiyesinin altına sığınıyor. Şu andaki hükümet gözüne kestirdiği partileri ya da şahıslarla iki yöntem uyguluyor. Ya ikna etmeyi deniyor ya da ikna etmesi güç insanlara sopa çeşitlerine bakıyor. Ya havuçla ya da sopayla yöntem kullanıyorlar. Seçime en geç altı ay kala nihai kararın verileceği her şeyin üstünde olacağını göreceğiz. Çünkü sayılı gün çabuk geçecek.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında, Yüksek Seçim Kurulu üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada karar açıklandı. İmamoğlu'na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verildi, siyasi yasak getiren 53 madde uygulandı.  İmamoğlu’nun siyasi yasaklı hale gelmesi için verilen kararın kesinleşmesi gerekiyor. 

"Her türlü hukuki süreçte varım"

Ekrem İmamoğlu'nun Saraçhane'deki konuşmasına değinen Babacan, "Kılıçdaroğlu, Almanya'dan beni aradı. Her türlü hukuki süreçte varım. Ekrem İmamoğlu'nun Saraçhane'deki görüşmesine de DEVA Partisi olarak yardımcılarımız, parti içerisindeki kişilerimiz katıldı. Kendisine destek vereceğimizi de söyledim" dedi. 

"2023'te her şey çok güzel olacak!"

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, YSK'ya hakaret suçlamasıyla yargılandığı davada çıkan karar sonrası Saraçhane'ye davet ettiği İstanbullularla buluştu. Saraçhane'yi dolduran kalabalık, "Hükûmet istifa" ve "Ekrem Başkan" sloganları attı.

Ekrem İmamoğlu, burada yaptığı konuşmada, "İstanbul'da başardık, Türkiye'de de başaracağız, 2023'te her şey çok güzel olacak!" dedi. İmamoğlu, 2019 İstanbul seçimlerinin iptal olduğunda yaptığı konuşmaya atıfta bulunarak, "Aradan 3,5 sene geçmiş olabilir ama benim hâlâ gençliğim var gençliğim. Hâlâ umudumuz yüksek. Benim gibi ceketini çıkartıp, kollarını sıvayacak Türk milleti var. Adalete susamış Türk milleti var" ifadesini kullandı. 

İmamoğlu, burada yaptığı konuşmada; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın İBB Başkanı olduğu dönemde okuduğu şiir sonrası siyasi yasak ve hapis cezası aldığında kullandığı "Görüyoruz ki yargı gerçekten bağımsız değil. Siyasi rakiplerimiz, güç ve çıkar odakları seçim sandıklarında karşımızda duramayacaklarını anlamış olmalılar ki böyle bir yola başvurdular" sözlerini okudu. İmamoğlu, Erdoğan'a "Bu kararı aldıran zat, bu sözler senin değil mi!" diye seslendi.
 

"İmamoğlu'nun beraati için hep beraber gayret göstermemiz gerekiyor"

Babacan, 'İstanbul'a kayyum atanır mı' sorusuna şu yanıtı verdi: 

"Sayın İmamoğlu'nun beraati için hep beraber gayret göstermemiz gerekiyor. Şu anda hükümetin kayyum uygulaması var. 'Canım istedi atadım' şeklinde davranıyorlar. Dolayısıyla kocaman İstanbul.. İstanbul'un bir siyasi iradesi oluşmuş. İstanbul'un net bir siyasi tercihi oluşmuş. Milyonlarca insanın siyasi iradesini ve tercihini yok sayarak keyfi bir uygulamayı yapacak cürete sahip olmaması lazım iktidarın. Bu kadar ileri gitmemeleri lazım. Hukuk tanımadıkları için olmaz diyemiyorum bu seçenek için. Bu tür durumlarda doğrusu ne ise onu destekliyoruz. Bütün bunlar nihayetinde hükümetin karar vereceği şey. 

Erdoğan'a karşı sağlam bir duruş yapmamız gerekiyor. Tarihi bir süreç işletiyoruz. Görüyorlar ki biz bu ülkeyi kendilerinden daha iyi yöneteceğiz. Savcılarımızın vicdanına güvenmeliyiz. Biz DEVA Partisi olarak kendi varlığımızı milletimizin varlığına armağan ettik. Hükümet programından daha detaylı bir çalışma. Karşımıza çıkan her hukuk garabeti bizim azmimizi sadece arttırıyor. Demek ki ne kadar doğru iş yapıyoruz diyoruz. Daha çok çalışmamız gerekiyor. Yaşadığımız olaylara bakın. Yaşadığımız sorunların köküne baktığımızda hukuk ve adaletten kaynaklı sorunlar olduğunu görüyoruz. Ekonomiyle ilgili sorunlar bile hukukla ilgisi oluyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kendi kendine yetki veriyor."

"Kim aday olursa olsun geçiş sürecinde ülkeyi nasıl yönetileceği hakkında ortak karar olacak"

'İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olursa siyasi yasağın önüne geçilebilir gibi düşünceler de var. Altılı masanın Cumhurbaşkanı adaylık durumunu İmamoğlu'na gelen bu siyasi yasak etkiler mi?' sorusuna ise Babacan, "Biz altılı masanın Cumhurbaşkanı adaylık tespitini bütün bu ortak çalışmalarını bütün bu ortak çalışmalar bittikten sonra düşünüyoruz. Burada büyük bir hedefimiz var. Ardından ortak bir aday düşüneceğiz. Çok sıcak bir gelişme var. Partimizi bağlayacak bir gelişme hakkında ve altılı masa hakkında direkt olarak konuşmam doğru olmaz.  Kim aday olursa olsun geçiş sürecinde ülkeyi nasıl yönetileceği hakkında ortak karar olacak"  yanıtını verdi. 

"Erdoğan gidince yerine başka benzeri gelmesin"

Babacan açıklamalarına şöyle devam etti: 

"Seçilen Cumhurbaşkanı istişareye önem veren birisi olduğunu kamuoyu ile paylaşacak. Aday olurken yazılı ve sözlü olarak siyasi taahhüt verecek. Bu şekilde de altı partinin söylemleri de bu noktada belirleyici olacak. Erdoğan gidince yerine başka benzeri gelmesin. Asıl durum tam olarak bu. Bu sadece şahsi bir taahhüt olmayacak. Onun için biz Cumhurbaşkanı adayı ile ilgili sözünde duran birisi olarak konuştuk. Sözünde duran demokrasiye önem veren birisi olacak. Gerçekten ülkeyi yönetmeye talipsek işimizi çok ciddiye almalıyız. Devlet bütçesine bugün ve uzun vadeli kararlar alırken işin hesabını iyi yapmalıyız. Biz yaptığımız şeylerde asla koalisyon ifadesini de kullanmıyoruz. Söz uçuyoruz yazı kalıyor. Dikkat ettiyseniz bizim dokümanlarımızda her zaman imzalı belgelerimiz çıkıyor. 

"Erdoğan'ın söylediklerinde tutarlılık yok"

Erdoğan'ın söylediklerinde tutarlılık yok. Hükümet kıvrana kıvrana kötü bir taslak çıkardı. İçine bir baktık. Topu topu iki madde var. Ellerine yüzlerine bulaştırmışlar. Başörtüsü konusunda da Sayın Erdoğan'ın tutarsızlığı, kararsızlığı, bir referandum dedi, sonra başka bir şey. Ne yaptıklarını da bilmiyorlar. Aslında anayasa değişikliğine gerek yok diyerek sonrasında da anayasa değişikliği sundular. Tuhaf bir durumla karşı karşıyayız. Oylamalarla da referandumu gösterdiler. Biz özgürlüklerden yanındayız DEVA Partisi olarak.

"Temel hakların hiçbir zaman referanduma götürülmemesi lazım"

Altılı masanın hukukçuları başörtüsü konusunda verilen anayasa teklifiyle alakalı ortak bir bakış açısı oluşturabilirler mi diye bakacağız. Biz bunu çok istiyoruz. Son altılı masa toplantısında da genel başkanlara bunu ifade ettim. Buradaki en önemli konu altılı masanın tek ses olmasıdır. Altılı masa olarak bu konuda ortak bir tutum sergilemeyi arzu ediyorum. Söz konusu durum insan haklarıdır. Temel hakların hiçbir zaman referanduma götürülmemesi lazım."