Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Gezi Parkı olaylarının ekonomiye etkisi konusunda fikir değiştirdi. Daha önce Gezi Parkı olayları olmasada ekonominin küresel dalgalanmalardan etkileneceğini açıklayan Babacan, bu kez sürecin yarattığı hasarın uzun süreceğini savundu. Babacan "Gezi Parkı olayları sonrası Türkiye'nin dış algısında ciddi bir hasar meydana geldi. Bu hasarın öyle hemen birkaç ayda toparlanabilecek, tamir edilebilecek bir hasar olduğunu düşünmüyorum. Türkiye'nin eski iyi algıya ulaşması biraz sürecek" dedi.
Babacan daha önce Gezi Parkı olaylarına ilişkin haziran ayında yaptığı ilk değerlendirmede, "Türkiye içerisindeki olaylar da hiç şüphe yok ki bazı piyasa endekslerimizin bozulmasına etkisi oldu" demişti. Ancak daha sonra Ağustos ayında yaptığı değerlendirmede, "Bizde hiç Gezi olayları yaşanmasıydı dahi piyasalarımız bu hareketleri az çok yaşayacaktı" ifadelerini kullanmış, eylül ayında tekrar bir açıklamada bulunarak bu kez, "Gezi olayları hiç olmasaydı yine ciddi dalgalanmalar Türkiye'de aynı dönemde yaşanacaktı, ancak bir miktar artı etkisi oldu" açıklamasında bulunmuştu.
Bloomberg HT'de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Kadın istihdamına yönelik soru üzerine Babacan, Türkiye'nin nüfus artış hızına bakıldığında, hiç bir şey yapılmazsa olumsuz bir bir seyir olduğunu, sürekli yaşlanan bir nüfus yapısına doğru gidildiğini belirtti. Nüfusun önemli bir güç olduğunu anlatan Babacan, sayı kadar niteliğin de önemine işaret etti. Mevcut tabloda Türkiye'de ailelerin daha çok çocuk sahibi olmasını kritik ve stratejik bir olay olarak gördüklerini dile getiren Babacan, Fransa'daki doğurganlık oranının alınan tedbirler sayesinde Türkiye'nin üzerine çıktığını söyledi. Türkiye, eskiden Avrupa'nın yaşadığı sendroma doğru giderken Avrupa'nın uyandığını ve durumu düzeltmeye çalıştığını anlatan Babacan, Avrupa'nın içinde kaldığı duruma düşmeden çözüm üretilmesi gerektiğini kaydetti.
İstihdamla ilgili pek çok konu üzerinde çalıştıklarını belirten Babacan, ailelerin daha çok çocuk sahibi olurken, kadınların iş gücü piyasasından uzaklaşmamasını öngören de bir çalışma paketlerinin bulunduğunu ifade etti. Kadınların hem çoçuk sahibi olması hem de çalıştığı işten kopmamasını öngören bu paketin, pek çok sivil toplum örgütü ve uzman kişilerin görüşleri alınarak hazırlandığını anlatan Babacan, çalışmanın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a iletildiğini, en geç bir kaç hafta içerisinde açıklanabileceğini bildirdi.
Son 4 yılda Türkiye'de 5 milyon ilave istihdam oluştuğunu dile getiren Babacan, kadınların iş gücüne katılımında da büyük artışlar görüldüğünü, son 1 yılda iş gücüne katılanların yüzde 49'unun kadın olduğunu söyledi. Babacan, paketin ocak ayından önce Meclis'ten geçebileceğini kaydetti.
Kıdem tazminatı konusunda bir soru üzerine Babacan, Türkiye'de sendikalı işçi sayısının çok çok düşük olduğunu, sendikasız çok ciddi bir kitle bulunduğunu ifade etti. Kamuda ya da kurumsallaşmış özel sektör şirketlerinde çalışanların zaten sendikalı olduğunu ve bunların kıdem tazminatlarını aldığını anlatan Babacan, buna karşılık Türkiye'nin geneline bakıldığında işçilerin yüzde 90'ının kıdem tazminatını alamadığını vurguladı.
Söz konusu yüzde 90'lık kitlenin de kıdem tazminatından faydalanabilmesi için farklı yöntemler, farklı modeller bulunmak zorunda olunduğuna işaret eden Babacan, "Büyük bir adaletsizlik var. Sendikalı işçilerin çoğunlukla alabildiği, sendikasız işçilerin de çoğunlukla alamadığı bir yapıda sadece yüzde 10'u düşünerek adım atarsak biz hükümet olarak adil de davranmamış oluruz. Dolayısıyla bu konuda makul bir orta yol bulunabileceğini düşünüyorum" dedi. Bu konuda alt işverenlikte problem olduğunu kaydeden Babacan, yeni düşünülen modelde bunlar için çözümler üretildiğini söyledi. Babacan, çalışmayı da belli bir mutabakat çerçevesine ulaşılarak çok kısa bir süre içerisinde tamamlamayı amaçladıklarını bildirdi.
Babacan, Gezi Parkı'ndaki sadece çevre kaygısıyla başlayan protestoların daha sonra çok farklı şekil aldığını, pek çok yasa dışı örgütün işin içine girdiğini belirterek, bunların çok iyi analiz edilmesi gerektiğini ifade etti.
Gezi Parkı olaylarının, Türkiye'nin itibarı, dış algısı açısından son derece olumsuz etkisi olduğunu kaydeden Babacan, "Türkiye'nin dış algısında ciddi bir hasar meydana geldi. Bu hasarın öyle hemen bir kaç ayda toparlanabilecek, tamir edilebilecek bir hasar olduğunu düşünmüyorum. Türkiye'nin eski iyi algıya ulaşması biraz sürecek" diye konuştu.
Ekonomi üzerindeki etkisine bakıldığında ise olayların, Fed'in 22 Mayıs'tan itibaren politika değişikliğiyle çakıştığı için ilk bir kaç haftada "kafa karışıklığına" yol açtığını belirten Babacan, Türkiye'de piyasaların hareketli olduğu günlerde diğer ülkelerde de hareketlilik yaşandığını kaydetti. Babacan, "Türkiye'nin piyasalarında son 4 aydır dalgalanmalar varsa bunun en önemli sebebi dışarıda ve tüm gelişmekte olan ülkeleri etkileyen genel tablodur ama ikinci sırada belki artı etki olarak bu gezi olaylarının da bir miktar etkilerini kabul etmek lazım. Çünkü algı bozulduğunda o algının getirdiği yatırımcı kararları, yatırımcı tepkisi... Bir miktarda ordan tepki geldi ama onun sınırlı olduğunu, asıl büyük etkinin dış piyasalarda olup bitenler olduğunu da unutmamak lazım" diye konuştu.
Genel Sağlık Sigortası primlerini zamanında ödemeyenlere ilişkin bir af olup olmayacağı sorusu üzerine de Babacan, şunları söyledi:
"Ne vergilerle ilgili ne sosyal güvenlik primleriyle ilgili böyle genelleştirilmiş bir yeniden yapılandırmamız, silmece af gibi uygulamamız yok. Ama bazen çok lokal bir konuda zaman içerisinde bazı yanlış uygulamalar görülebiliyor ya da bazı tortular sağda solda kalabiliyor. Bunların temizlenmesi amacıyla da küçük uygulamalar bazen olabiliyor ama bizim ne vergide ne sosyal güvenlikte borcu olanlara bir af ya da genelleştirilmiş bir yeniden yapılandırma önümüzdeki dönemde kesinlikle gündemde değil."