Babacan: Piyasalar CHP iktidarına inansaydı faizler zıplardı

Babacan: Piyasalar CHP iktidarına inansaydı faizler zıplardı

T24- Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2011 yılından beklentilerini ve CHP'nin ocak ayında açıklayacağını ekonomi paketini değerlendirdi. Babacan, "Piyasaların CHP’nin iktidar olma ihtimaline inanması halinde faizlerin bugünden zıplayacağını" ileri sürerken 2011'de yeni başkanının seçileceği Merkez Bankası'nın artık "tek adam" yapısından çıktığını ve Kurul'un ön plana çıktığını belirtti.

Murat Sabuncu'nun Milliyet gazetesinde yayımlanan haberine göre, 2011’in ilk altı ayı Türkiye seçimi konuşacak. Her zaman olduğu gibi “ekonomi ile ilgili vaatler” bu seçimlerde de en çok izlenen söylemlerin başında gelecek.

Ak Parti’nin 8 yıllık performansı ortada. Tablonun geneline “kötü” demek haksızlık. Ancak her ne kadar dünya büyük bir krizden de geçse “işsizlik ve gelir dağıtımındaki adaletsizlik” en büyük iki sorun olarak hala ortada. CHP kurduğu “ekonomi ekibiyle” hazırladığı programın ipuçlarını ocak ayının ilk günlerinde verecek.

Mart ayından itibaren “daha geniş kapsamlı programlarını” açıklayacaklarını anlatıyorlar. Partinin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir süredir partisinin ekonomiyle ilgili kimi hedeflerini anlatıyor. En popüleri “aile sigortası”. Asgari ücretin vergisinin yüzde 1’e indirilmesinden devletin istihdam olanakları yaratmasına mazottaki verginin kaldırılmasına bir dizi kararı iktidarlarıyla birlikte uygulamaya geçireceklerini söylüyor. Burada Kılıçdaroğlu’nun tam olarak açıklamadığı ya da “seçime doğru açıklamayı planladığı konu” kaynak. Yani bu icraatları yaparken kaynağı nereden bulacağını henüz söylemiş değil.

Babacan ‘10 bütçe’ yaptı

Önceki akşam gazetelerin ekonomi servisi temsilcileri Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile buluştu. Kısa bir süre yürüttüğü Dışişleri Bakanlığı görevini saymazsak Babacan iktidarın sürekli ekonomi yöneticisi kaldı. Kendi anlatımıyla “10 bütçe” yaptı. Babacan’a 2011 yılı beklentileri kadar CHP’nin ekonomi hedefleri soruldu. Babacan bu noktada ilginç tezler ileri sürdü:

"Kemal Kılıçdaroğlu’nun ekonomide vaat ettikleri kaynağı gösterilmemiş harcama kalemleri. Gideri söylerken somut kaynağınızı da söylemelisiniz. Açıkladıkları projeleri daha fazla borçlanma, daha fazla bütçe açığıyla finanse etmek düşünülüyorsa. Ya da özerk bir kurum olan Merkez Bankası’nın bu gücünü kırıp para basma gibi bir hedef varsa. Bunlar dengeleri alt üst eder. Açıkladıkları projeler bütçe açığını yüzde 15 ile 20 artırır. Bir de açıkladıkları projeler bir seferlik gider kalemleri değil. Bunlar için her bütçe yılı yeniden gelir tanımlaması yapmak gerekir. Bütçe açığını finanse etmek için faizler yükselir, enflasyon artar. Ancak piyasalar CHP’nin iktidar olma ihtimalini fazla yüksek görmüyor. Böyle olsa iktidar şansı görülse faizler bugünden birkaç puan birden zıplardı.”

Babacan burada tahmini bir faiz oranı da söyledi ama yazmamamızı rica ettiği için oranı belirtmeyeceğim.

‘Merkez Bankası Başkanı artık tek başına karar almıyor’2011 yılının ekonomideki en önemli gündem maddelerinin başında Merkez Bankası’nın yeni başkanının seçimi geliyor. Durmuş Yılmaz “Yeni başkanın ataması benim sürem bitmeden bir ay önce olsun ki beraber bir süre götürelim” dese de Babacan bunu mümkün görmüyor. Son atamada dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile sıkıntılı süreç yaşamış olan Babacan bu atama dönemi için “Sayın cumhurbaşkanı ile bir sorun yaşanacağını tahmin etmiyorum” diyor. Bir de Merkez Bankası başkanının bir dönem “kararları kendi başına alıyorken” son dönemde bunun oy birliği ile yapıldığını belirtiyor. Bu durumu da şöyle izah ediyor:

7 kişi var, 7 kişinin oyu eşit

Para politikası kararlarında başkanın şahsi inisiyatifi önemli ölçüde azalmış durumda. Göreve başladığımızda en az bir yıl para politikası kararlarını başkan kendisi verirdi. Yetkiler başkana devredilmişti. Başkan yardımcılarının çoğu, Para Piyasası Kurulu üyeleri bunlar, kararları sabahleyin televizyondan duyardı. Tek adam yapısı vardı. Biz bunu enflasyon hedeflemesine geçme aşamasında Kurul’u harekete geçirdik. Para politikası kurulu üyeleri ile başkanının oyu birdir. Kurulda 7 kişi vardır, 7 kişi eşittir. Merkez Bankası kararları kurumsal kararlardır. Piyasa izleniyor. Kararlar kurul kararı olarak çıkıyor. Bu çok önemli. Merkez Bankası kurumsal politikası başkanın değişmesiyle fazla değişmeyecektir. Başkan değişse de, değişmese de. Tabii ki önemlidir merkez Bankası başkanı.

Yeni kurduğumuz karar yapısında bir oyu vardı. Ekibimiz de çok iyi. Arkadaşları tek tek seçerek kurduğumuz bir ekip. Çok doğru işler yaptılar. Çok doğru kararlar aldılar. MB’nın kredibilitesi çok önemli. İçeride farklı şeyler dillendiriliyor. Tüm dünyada MB’nın kredibilitesi var. Bunu daha da korumak ve güçlendirmek gerekiyor.

Kamu bankalarına ‘pazar payı’ talimatı

Ali Babacan geçtiğimiz günlerde bankacılarla yaptığı toplantıda konuşulanları da şöyle özetledi:

Cari açıkla kredi hacmi arasında çok açık bir ilişki var. Kredi hacmi ne kadar genişlerse bunun hemen cari açığa yansıması oluyor. Biz 2011’de kredi hacminde yüzde 20-25’lik bir artışın cari dengenin orta vadeli program çerçevesinde tutturulması açısından olması gerektiğini hesapladık. Bugün 500 milyarı geçmiş kredi hacmi var. Yüzde 20-25 bunun üzerine zaten. Faizlerin düşmesiyle ki bugün itibariyle Hazine faizleri yüzde 7.1 ile tarihin en düşük seviyesinde bankalarımız artan iş hacmiyle bunu karşılayabilecek. 2011’deki karlılık tabi önemli ama kendilerinden 2012-2013’ü de düşünmelerini istedim. Kamu bankalarına gelince. 2003 yılında yeni yönetimleri kurarken arkadaşlarımıza şunu söyledik. Kamu bankası olmanın doğal bir rekabet üstünlüğü var. Bunu kesinlikle kullanmayın. Piyasayı bozucu rol oynamayın.

Özel bankaları kenara itip kamu bankalarının önde olacağı sistemi istemediğimizi söyledik. Özel bankalarımızın ön planda olduğu bir sistemi istiyoruz. Kamu bankalarına dedik ki pazar payınızı ne artırın ne azaltın. Bu arada kamu bankalarından temettü olarak Hazine’ye Ziraat Bankası’ndan 2003-2009 döneminde 10 milyar dolar geldi. Halk Bankası’ndan 3.4 milyar TL.

Bir de bankacılar bize kamu bankalarının kredi hacimlerinin yükseldiğini söylediler. Bu durumu da izah ettik. Eskiden kamu bankalarının bilançosunda, aktifinde yüklü miktarda Hazine kağıdı vardı. Bu kağıtlar onlardan çıktıkça yerine kredi kullandırmaya başladılar.

‘Genç işsizlikte Avrupa ortalamasına yakınız’

İşsizlik en büyük sorun. Hele “genç” olanı. Babacan rakamlarla konuşuyor: 20077de AB’nin 27 ülkesinin ortalama genç işsizlik oranı (15 ile 24 yaş arası) yüzde 15.4’tü. Bu rakam 2010 üçüncü çeyrekte yüzde 20.4’e geldi. ABD’de 2007’de yüzde 10.5 iken 2010’da yüzde 18.2 oldu. Avrupa’dan ülke bazında örnek de vereyim. İspanya 2007’de yüzde 18.2, 2010 yüzde 40.7, İrlanda 8.9, 2010 yüzde 29.5. Türkiye’de 2007’de yüzde 17.2 2010 üçüncü çeyrek yüzde 21.1.

Tabi ki bizim için de yüksek bir oran bu. Daha iyi bir noktaya gitmesini arzu ediyoruz. İşsizlik sorunu özel sektörün geleceğe güvenip daha çok eleman istihdamıyla çözülecek. Bir de iş piyasasına esnek bir yapı kazandırmak da önemli.

‘Çekleri takastan takip ediyoruz’Babacan ekonomi yönetiminin verileri yakından takip ettiğini anlatıyor. Mesela her gece çekleri takastan takip ediyorlar. Dönen çekler krizde yüzde 10’lara kadar çıkmıştı. Türkiye’de yüzde 4 -5 dönme oranları yüzde 3’e gerilemiş. Babacan 2001 krizinde çıkartılan özel tertip borçlanma kağıtlarının tamamının borçlarının da bittiğini anlatıyor.