Dışişleri Bakanı Ali Babacan, ABD'de Nisan ayında gündeme gelmesi beklenen 'Ermeni soykırım iddiaları' ile ilgili tedirgin konuştu. Babacan, Akşam gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya'ya verdiği röportajda şunları söyledi: Dışişleri Bakanı Ali Babacan'la birlikte Mısır'ın Şarm El Şeyh şehrinde yapılacak 'Gazze'ye yardım' konulu uluslararası konferansa giderken uçaktaki sohbetimizde ilginç ve önemli bir ayrıntıyı yakalıyoruz. Bakana, Davos sonrası Türkiye-İsrail ve Türkiye-ABD ilişkilerini sordum. Sohbetimiz ilerledikçe laf sözde Ermeni soykırım tasarısına geldi. Bu konuyu çok önemsiyorum. İki gün önce Başbakan Erdoğan Van'daki açıklamasıyla Washington'u uyarmış ve sözde soykırım tasarısı yasalaşırsa stratejik ilişkilerin zarar göreceğini söylemişti. 'Durum nedir?' diye sordum. Hep çok temkinli konuşan Babacan beklemediğim kadar açık yanıtladı: Nisanda risk var. Başbakan'ın sözlerini hatırlattım, demek ki sinyaller iyi değil ve hükümet testi kırılmadan uyarı görevlerini yapmak istiyor. Bakan, 'Evet bunu zaten biliyorlar, ilişkiler yara alır' dedi. 'Tehdit değil, açık konuşuyoruz' Babacan bu açıklamaların tehdit gibi algılanmaması gerektiğini vurguladıktan sonra şöyle devam etti: Böyle bir gelişme Türk-ABD ilişkilerini etkiler. İlerlemekte olan Ermenistan- Azerbaycan sürecine zarar verebilir. Ermenistan ve Türkiye ilişkilerine de darbe indirir. Tehdit etme anlamında değil, bundan hiç hoşlanmam. Ama onlarla (Amerika) açık konuşuyoruz. '1915'ten beri iyi noktadayız'Babacan, 'Çözüme hiç bu kadar yakın olmamıştık' deyince, araya girdim ve 'Buradaki kastınız nedir?' diye sordum. 'Tamamen normalleşme' diye yanıtladı. Sonra hayli çarpıcı ve iddialı şu cümleyi ekledi: 'Ermenilerle 1915'ten beri en iyi noktadayız. Çözüme en yakın durumdayız. Her zaman böyle bir fırsat çıkmaz.' Babacan çok açık biçimde ve dostça Washington'u uyarıyor, nisanda tatsız bir gelişme yaşanırsa bunun Ankara-Erivan, Erivan-Bakü ve Ankara-Washington ilişkilerine ciddi, olumsuz yansımaları olacağını vurguluyor. Kırmızı alarm'Peki biz ne yapacağız?' Geçen yıl müthiş bir diplomasi hamlesi ile Ermeni diasporasının 2008 atağı savuşturulmuştu. Bu yılın önlem paketinde neler var? İşte Bakan Babacan'ın açıklaması: 'Bir ekip ABD'ye gitti geldi. Dış İlişkiler Komisyonu yine gidiyor. Ünal Çeviköz, Feridun Sinirlioğlu, Ahmet Davutoğlu ayrı ayrı gidip görüşmeler yapacaklar. Tarihleri belli. Clinton geliyor ona da söyleyeceğiz. Özellikle davet ettim, telefonda, hemen kabul etti.' Babacan, burada da Clinton'la kısa süre sohbet etti. 'Ankara randevusunda konuşacağımız çok konu var' dediler. Babacan ayrıca Mısır'da yoğun bir mekik diplomasisi yürüttü. Filistin Devlet Başkanı Abbas, Lübnan Başbakanı Sinyora ve 6 dışişleri bakanıyla ikili temaslarda bulundu. Hamas'a açık çek yokBabacan bir süre önce Hamas için 'Siyasetle silah beraber olmaz, tercih yapmalılar' mealinde bir demeç vermişti. O sözleri hatırlattım ve Ankara'nın Hamas'la, Filistin'le ve İsrail'le olan üçlü, kompleks pozisyonunu açıklamasını rica ettim. Uluslararası arenada da çok tartışılan bu konuda Babacan şunları söyledi: 'Filistin sorununu çözmek için büyük vizyon gerek. Biz Türkiye olarak, bütün taraflarla ilişkisi bulunan bir ülke olarak, konuya yukarıdan bakabiliyoruz. Filistinlilerin çözüm için kendi aralarında uzlaşması gerek. Tek başına hiçbir grup bunu yapamaz. Bir boyut bu. Güvenlik deyince sadece İsrail aklımıza geliyor. Filistin'in de güvenliğe ihtiyacı var. Çok konuşulmuyor ama Filistin toprakları işgal altında. Hamas'ın bütün yaptıklarına açık çek vermiyoruz. Hepsi doğru demiyoruz. Ama realite var. Hamas bir gerçek. Yokmuş gibi yapamayız. Bizim Ortadoğu'da özel bir durumumuz var. Araplar arasında bölünme var, biz iki tarafla da rahat konuşuyoruz. 'İsrail'le irtibatı koparmadık'İsrail'le de görüşüyoruz. Irtibatı hiç koparmadık. Savaşın ortasında bile diplomatik kanalları açık tuttuk. Yanlış yapıyorsunuz dedik, böyle çözüm bulamazsınız dedik.' Babacan'a 'Davos'ta yaşananlardan sonra İsrail'le sizin doğrudan bir görüşmeniz oldu mu?' dedim. Düşündü, 'Davos ocak sonuydu' dedi, 'İsrail'de şubat başında seçimler vardı' diye ekledi. 'Onlar seçim telaşındaydılar' diye devam etti. 'Seçim sonrası aradınız mı, tebrik için' dedim 'hayır' dedi. Hiç düşünmediğini hissettim. 'Arkadaşlar görüşüyorlar' derken aslında ilişkilerin üzerine bir gölge düştüğünü ve normalleşme için zamana ihtiyaç olduğunu belli ediyordu. Babacan, Davos sonrası onlarca devlet adamının Başbakan'ı arayıp tebrik ettiğini ve Ortadoğu halkları nezdinde Türkiye'nin büyük prestij kazandığını vurgulama ihtiyacı hissetti. Geçen hafta çok konuşulmuştu. Cumhurbaşkanı'nın İsrail ziyaretinin de tarihinin belli olmadığını söylerken 'Böyle bir ziyaret için şartlar ne zaman elverişli olur bilemiyorum' dedi. O arada uçağımız Şarm El Şeyh'e indi.