Soma'nın çocukları Darüşşafaka'da okuyacak

Soma'nın çocukları Darüşşafaka'da okuyacak

Annesi ya da babası hayatta olmayan, 10 yaşından küçük çocukların yatılı okuduğu Darüşşafaka’nın sınavını bu yıl, 120 çocuk kazandı. Sınavı kazananlar arasında Soma faciasında hayatını kaybeden maden işçilerinin çocukları da yer alıyor. 

Cumhuriyet gazetesinden Figen Atalay’ın haberine göre 2 bin 145 öğrencinin girdiği sınavı 62’si erkek 58’i kız olmak üzere 120 çocuk kazandı.

Okulun en minikleri yatılı yaşama önceki gün başladı. Bu yıl ayrıca Soma maden faciasında babasını yitiren 5 çocuk da Datça’lı oldu. Anneler, babalar, dedeler çocuklarla vedalaşıp okuldan ayrıldı. Ve minikler için yeni bir hayat başladı.

Esra, Soma’dan İstanbul’a gelirken 8.5 saat boyunca ağlamış. O ağladıkça Mehmetcan’ın annesi de gözyaşlarını tutamıyormuş. Okula yaklaşırken beş çocuk, okula ilk adımı kim atacak diye yarışmaya karar vermişler. Otobüsten inince de koşmaya başlamışlar. Daçka’nın tarihi yeşil kapısından ilk giren Mehmetcan olmuş. Süheyla ikinci, Mehmet üçüncü, Begüm de dördüncü olarak girmişler okulun bahçesine. Esra, bile isteye sonuncu olmuş. “Çünkü başta hiç istememiş bu okulu.” Esra’yla konuştuğumuzda okuldaki 3. günüydü ve artık “az az” istemeye başlamıştı.

125 çocuk ve aileleri için okulda bir uyum programı hazırlandı. Annesi olmayan 41 çocuk babasıyla, diğerleri anneleriyle okulda üç günü birlikte geçirdi. Okulda çocuklara ayrı, velilere ayrı, kimi zaman da birlikte programlar hazırlandı, çocukların okula, annelerin ayrılığa uyumları kolaylaştırıldı.

“Hastalandığında ne yapacak”, “Terk edilmişlik duygusu yaşar mı” gibi kaygıları olan anne-babalar rahatlatıldı. 3 Eylül Çarşamba sabahı anneler, babalar, ablalar, dedeler, çocuklarla vedalaşıp okuldan ayrıldı ve 10 yaşında yatılı yaşama başlayan miniklere destek olmak için bu sefer mezun ablalar ve ağabeyler devreye girdi. İlk gece kimi çocuklar için zor geçti. Mezunlar, öğretmenler, cicianneler, ağlayan çocuklara sıcak bir kucak sundu.

 

Annem yapayalnız kaldı

 

Mehmet Çakır, Soma Köşeler Köyü’nden dedesi Mehmet Ali Duran ve ablası Burcu Çakır ile gelmiş. Dede, oğlu gibi sevdiği damadının acısı içinde, “Bu okul için iyidir dediler getirdik Mehmet’i, yoksa getirmezdik” diyor. Torunu sayesinde 70 yaşında ilk kez İstanbul’u gördüğünü söylüyor. Burcu Çakır, “Annem yapayalnız kaldı, ama babam hayatta olsaydı Mehmet’in böyle bir okulda okumasını isterdi. Bunu düşünerek içimiz rahat” diyor.

 

Önce eşim, şimdi oğlum..

 

Mehmetcan’ın annesi Aysel Tizel, okuldan çok memnun, ama oğlundan ayrılacağı için çok üzgün olduğunu söylüyor ve duygularını şöyle anlatıyor: “Ayrılık çok zor. Acımız çok taze. 3 ay önce eşimden ayrıldım, şimdi de oğlumdan ayrılacağım. Mehmetcan için de öyle. Babası gitti, şimdi ben de gideceğim. Ama bu okulda eğitim çok iyi. Büyük zorluklara razı olduk, çıktık bir yola, şansımızı deneyelim dedik.”

Esra’nın annesi Nurcan Şam, çevresindeki herkesin kızını Darüşşafaka’ya göndermesine itiraz ettiğini anlatıyor, “Annem, babam, herkes karşı çıktı. İstanbul büyük şehir yapamayız diye düşündük önce, ama buraya gelerek bir adım attık, okul çok güzel, herkes ilgili” diyor.

 

Barış ayakkabıyı nasıl kazandı?

 

Okula Nazilli’den gelen Barış’ın annesi Safule Koç, Darüşşafaka’yı televizyondaki kamu spotunda görmüş. Barış, sınava girmeden önce annesine “Kazanırsam bana halı saha ayakkabısı al” demiş. Annesi de söz vermiş. Safule Koç, “O gün 115 lira verip ayakkabısını aldım. Ben hayatım boyunca o paranın yarısına bile kendime ayakkabı almadım” diyor.

 

Aynı sınıftan iki arkadaş

 

Aytek Aksu ve Lara Varol da Bostancı Melih İsfendiyar İlkokulu’nda aynı sınıfta okuduktan sonra Darüşşafaka sınavını da birlikte kazanmanın sevinci içindeler. Ayrılmak istemiyorum ama Tavşanlı’da okuduğu ilkokulda sınıfının birincisi olan Mehmetcan, annesinden ayrılmak istemiyor, ama okulu da çok sevdiğini söylüyor.

Konuşmak yerine arkadaşlarıyla oynamak isteyen Mehmetcan, “Büyüyünce polis olmak istiyorum’’ deyip arkadaşlarının yanına koşuyor. Mehmetcan özellikle futbol sahasına bayılmış.

 

Hüzün ve heyecan iç içe

 

Bir yandan annesinden ayrılacak olmanın hüznü, bir yandan da ertesi gün gidecekleri pikniğin heyecanı içinde olan Süheyla, “Gezileri çok severim. Yarın pikniğe gideceğimiz için çok sevinçliyim’’ diyor.

 

Az az sevmeye başlamış...

 

“Bu okula gelmeyi hiç ama hiç istemedim’’ diye başlıyor söze Esra ve devam ediyor: “Ama artık az az istemeye başladım. Çünkü okul çok güzel. Spor yerleri, yemekler, en çok da öğretmenlerin davranışlarını çok sevdim.’’ Esra büyüyence hemşire olmak istiyor.

 

Sınıfının ikincisiydi...

 

Köşeler İlkokulu mezunu, sınıfının ikincisi olan futbol tutkunu Mehmet de spor alanlarını çok beğenenlerden.

 

Veda vakti

 

Veliler bir bir okuldan ayrılırken anneler de çocuklar da gözyaşlarını tutamadı. Onları teselli etmek de aynı sıralardan geçen okulun eski mezunlarına düştü.