“FETÖ’nün medya yapılanması” davasında ifade veren eski Polis Akademisi Öğretim Görevlisi Şükrü Tuğrul Özşengül, babasının 12 Eylül döneminde siyasi şubede görevli olduğunu belirterek "Benim babam işkenceci bir polisti maalesef. Ama normalde şeker gibi bir insandı, çok severdim. Ama o sorgu odasına girdiği zaman bambaşka bir insan oluyordu, bir canavar oluyordu" dedi. Özşengül, insanlara elektrik verildiğini, Filistin askısı yapıldığını gördüğünü ifade ederken “Elektrik verilen insanın çıkardığı sesi size tarif edemem. Onlara nasıl sopa atıldığını biliyordum. Babamla bir kaç kez tartıştım, 'niye yapıyorsun' dedim. Bana, 'oğlum görevim' diyordu" diye konuştu.
Özşengül, iddianamede yer alan “maklube yemeği” için de “Beni Cemil Barlas götürdü. Hakan Çelik, Can Paker de vardı. Gittik, maklube yedik” ifadelerini kullandı.
Aralarında Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan ve Ahmet Altan’ın da bulunduğu 17 sanıklı davanın üçüncü duruşması görüldü. Burada ifade veren Özşengül “2014 yılında öğretim görevlisi olduğunu belirterek, "Daha çok terör konusunda uzmanlıklarım vardır. 2005 yılından beri Türkiye'de yayın yapan ulusal televizyonlarında çıkıp konuşmuş insanım. Televizyon programı yapmak istiyordum, birkaç yayın organıyla görüştüm Samanyolu haber görüşelim diye çağırdı, gittim. İçinde mizah olan, şiir ve edebiyat konuşulan eğlence programı olacaktı kabul ettiler. 13 bölüm yayınlandı Samanyolu haberde. Programa birçok edebiyatçı sanatçı katılmıştır, program sohbet havası içinde gecen bir programdı. Hidayet Karaca'nın tutuklanması söz konusu oldu. Birkaç kez yayın kesilip çağlayana bağlanıldı. Fakat ben programı daha ciddi boyuta taşınmakta ısrar ettim. 2 buçuk sene sonra yayın politikaları uymadığı için sonlandırdık" dedi.
“Fuat Avni” hesabını kullandığı öne sürülen Said Sefa'ya bilgi sağlamadığını ve 2015 yılında tanıştığını söyleyen Özşengül, "Ben 51 yaşındayım. Hiçbir zaman yasa dışı örgütlerin sivil kalkışmasını desteklemedim bununla ilgili hep konuştum hatta bu yüzden sosyal medya üzerinden çok hakaretlere uğradım. Said Sefa Twitter üzerinden bana bir gün mesaj gönderdi ve çiğ köfte yemeye davet etti. Gittim, çiğ köfte yapılırken fotoğraflar çekildi ve sosyal medyada paylaşıldı. O bir çiğ köfte toplantısıydı, hepsi o kadar" dedi.
Özşengül, "Hiçbir zaman ben onun Fuat Avni olduğunu kendi ağzından duymadım. İnternet siteleri üzerinden gördüm. Çok şaşırdım. Ben Fuat Avni'yi hiç takip etmedim kimin yazdığı belli olmayan bir siteyi takip etmedim. Ben nereden ne bilgi alacağım ki Fuat Avni'ye vereceğim. Çok küçük bir çevrem var" şeklinde konuştu.
15 Temmuz gecesi Samanyolu haberde yayınlanan bir programda olduğunu söyleyen Özşengül, "Boğaz köprüsüne askerlerin çıktığını öğrenince, annemin ölüm haberini almış kadar üzüldüm. Beynime kan fışkırdı" dedi.
Özşengül savunmasında 12 Eylül darbesini yaşadığını ve babasının polis memuru olduğunu belirterek, "12 Eylül darbesini yaşadım. İşkenceleri görmüştüm. Benim babam işkenceci bir polisti maalesef. Ama normalde şeker gibi bir insandı, çok severdim. Ama o sorgu odasına girdiği zaman bambaşka bir insan oluyordu, bir canavar oluyordu. Ben insanlara elektrik verildiğini, Filistin askısı yapıldığını gördüm. Elektrik verilen insanın çıkardığı sesi size tarif edemem. Onlara nasıl sopa atıldığını biliyordum. Babamla bir kaç kez tartıştım, 'niye yapıyorsun' dedim. Bana, 'oğlum görevim' diyordu" şeklinde konuştu.
Davanın dördüncü duruşması yarın (22 Haziran 2017) görülecek.