'Babam lastik ayakkabılarımı görünce, doğru düzgün ayakkabısı yokmuş diye üzülecek'

'Babam lastik ayakkabılarımı görünce, doğru düzgün ayakkabısı yokmuş diye üzülecek'

Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın idamının ardından 41 yıl geçti. 'Üç Fidan'ın ülkeyi yasa boğan idamına yönelik bir yazı yazan Milliyet gazetesi yazarı Can Dündar, Hüseyin İnan'ın idamdan önce ailesine yazdığı mektubu köşesine taşıdı.

Dündar: “Babam” diyordu Hüseyin, ... yarın ayağımdaki bu lastik ayakkabıları görünce, oğlumun doğru dürüst bir ayakkabısı bile yokmuş diye üzülecek.” İdama giderken bile kalanları düşünen bir diğerkâmlık... Selam durmamak elde değil.

İşte Can Dündar'ın www.candundar.com.tr 'de paylaştığı 06.05.2013 tarihli yazısından ilgili kısım:

Memlekete yollanan, sıradan bir mektup sanki...“Babama, anneme, kardeşlerime ve yakın akrabalarıma” diye başlıyor. Düzgün bir el yazısı... Kısa, sağlam cümleler... “Söyleyecek fazla söz bulamıyorum” diyor. “Üzüntü ve acınızı tahmin ediyorum” diyor. “Metin olunuz” diyor. İdama giden bir gençlik liderinin mektubu bu... Hüseyin İnan‘ın... Kaleminde en ufak bir titreklik emaresi yok. Tersine, kalanlara metanet telkin eden bir bilgelik var. Hele son cümle: “Yazılacak çok şey var. Fakat hem mümkün değil, hem sırası değil.” “Mümkün değil“ çünkü başucunda cellatları bekliyor. “Sırası değil”; çünkü Hüseyin idama gidiyor.

*** Kadıköy Belediyesi’nin katkısıyla Caddebostan Kültür Merkezi’nde, “Üç Fidanın Anısına” bir sergi açıldı hafta sonu... Hüseyin‘in mektubu oradaydı. Uzun uzadıya inceledim. Mektubun hemen yanına, idamından sonra ailesine teslim edilen eşyaları konulmuştu:

İki kitap: Mustafa Kemal’in “Anafartalar Muharebesine Ait Hatırat”ı... Ve “Atatürk için diyorlar ki...”  kitabı... Mete Ertekin‘in içerde yaptığı yağlıboya tablosu... Bir fotoğraf makinesi... Tekel kibriti... Birkaç Birinci sigarası... Kalemi... Diş macunu, fırçası... Bir de bir çift lastik ayakkabı... Okuduğum eski bir kitaptan hatırladım o ayakkabıyı... “Babam” diyordu Hüseyin, ... yarın ayağımdaki bu lastik ayakkabıları görünce, oğlumun doğru dürüst bir ayakkabısı bile yokmuş diye üzülecek.” İdama giderken bile kalanları düşünen bir diğerkâmlık... Selam durmamak elde değil.