Mısır’ın darbeyle görevden alınan Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ile birlikte idama mahkum edilen İhvan yöneticilerinden Muhammed el-Biltaci’nin oğlu Ammar el-Biltaci, verilen kararların siyasi olduğunu belirterek, devrimci ve direnişçilerin ortaya koyduğu devrimin intikamının alınmaya çalışıldığını söyledi.
Mısır'da “casusluk” davasında idama mahkum edilen İhvan yöneticilerinden ve Hürriyet ve Adalet Partisi (HAP) Genel Sekreteri Muhammed el-Biltaci'nin oğlu Ammar el-Biltaci, “Babamın idam edilmesi Esma'sına kavuşması demek” dedi. Mısır'da Hüsnü Mübarek dönemi ve sonrasındaki darbe sürecinin karşısında yer alan Biltaci ailesi, olaylarda Esma Biltaci'nin hayatını kaybetmesinin ardından baba Muhammed el-Biltaci hakkındaki idam kararıyla karşılaştı.
Yeni Şafak'ta yer alan habere göre, Mısır'da darbe sonrası sınır dışı edilen ve İstanbul'a yerleşen Muhammed el-Biltaci'nin oğlu Ammar el-Biltaci, kardeşi Esma'nın acısı tazeliğini korurken, babasının idama mahkum edildiği süreci tedirginlikle izliyor. Yaşadıklarını anlatan Ammar el-Biltaci, Türkiye'den giden Mavi Marmara gemisiyle tarihin seyrinin değiştiğini söyledi. Kudüs'ün özgürlüğü anlamında bu hareketin tarihi anlam taşıdığını ifade eden Biltaci, babasının da bu yolculuğa katıldığını anımsattı.
İdam mahkumiyetlerinin doğrudan doğruya Gazze'nin maruz kaldığı ambargonun kaldırılması düşüncesine yönelik verildiğini dile getiren Biltaci, “Bu insanların idama mahkum edilmesinin nedeni de Gazze'ye yönelik kuşatmayı kabul etmemeleridir. Gazze ve Kudüs'ü özgürlüğüne kavuşturmak istemeleridir” dedi. Biltaci, alınan kararların siyasi olduğunu, devrimci ve direnişçilerin ortaya koyduğu devrimin intikamının alınmaya çalışıldığını söyledi. Tek başına hücrede tutulan, ailesi ve avukatıyla görüştürülmeyen babasına ulaşma imkanı bulunmadığına işaret eden Biltaci, yargılama sürecinde yaşananları “mazlum Mısır halkının iradesinin çalınması” şeklinde nitelendirdi.
Biltaci, kız kardeşi Esma el-Biltaci'nin hayatının mücadelelerle dolu olduğunu anlatarak, “Tek davası vardı, mazlumların yanında durmak ve onların ellerinden tutmak. Mübarek döneminde Tahrir'de ve sonrasında Rabia Meydanı'nda hep bu amaçla bulundu. Zalimlerin karşısında durmayı hayat tarzı olarak benimsemişti” diye konuştu.
Mısır mahkemesi, “hapishaneler baskını” davasında, darbeyle görevinden uzaklaştırılan seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi, Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) Rehberlik Konseyi Başkanı Muhammed Bedii ve Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Yusuf el-Karadavi'nin de aralarında bulunduğu, daha önce idam konusunda görüş için dosyaları müftülüğe gönderilen 100 kişiye idam cezası vermişti. Mahkeme 17 kişinin müebbet hapsine, Muhammed el-Biltaci, İhvan Rehberlik Konseyi Başkan Yardımcısı Hayrat Şatır ve 14 kişinin idamına hükmetmişti.
Ammar el-Biltaci, Mısır'da idama mahkum edilenlere ilişkin şunları kaydetti: “Onların panik ve tereddüt içinde olduklarını düşünmüyorum. Hayatı almak da vermek de Allah'a mahsustur. Böyle yaşayanların elbette ki maneviyatı yüksek olur. Babamın idam edilmesi Esma'sına kavuşması demek. Hayatını, düzenini bu davaya veren Mısır halkı bunu anlayacak. Canlarını ortaya koyan, düzenli hayatlarından vazgeçen ve bu uğurda kurbanlar veren halk, bu davayı anlayacaktır. Bu insanlar özgürlük mücadelesine baş koydu. Binlerce şehit verildi. Mısır zindanlarında 40 bini aşkın mahkum var. Mısır halkı bunları unutmayacak ve sahipsiz bırakmayacaktır.”