Hürriyet yazarı Deniz Zeyrek, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin Türkmen kökenli üyesi Aydın Maruf'dan öğrendiği bilgilere göre Bağdat hükümetinin 4 bin PKK'lıya, Sincar'ı ele geçiren IŞİD'e karşı savaştığı için maaş verdiğini öne sürdü.
Deniz Zeyrek'in "Irak Türkiye’yi savaşa mı çekmek istiyor" başlığıyla yayımlanan (23 Ekim 2017) yazısı şöyle:
Malumunuz, Kuzey Irak referandumundan sonra Türkiye ile hem Bağdat hem de Tahran yönetimi arasında bir yakınlaşma yaşandı.
Bağdat, Türkiye’nin Mesud Barzani’ye ve Kuzey Irak’taki bölgesel yönetime öfkesini fırsata çevirdi. Irak ordusu kuzeye doğru ilerleyerek bölgesel yönetimin sınırını 2003 öncesindeki duruma getirdi.
Bu arada İran da Barzani’nin bölgedeki en büyük rakibi Kürdistan Yurtseverler Birliği üzerindeki etkisini kullanarak Barzani’yi iyice yalnızlaştırdı. Türkiye de desteği kesince Barzani çaresiz kaldı.
Alanya Gazeteciler Cemiyeti’nin yılın gazetecileri ödül töreni için gittiğim Alanya’da Kuzey Irak Parlamentosu’nun Türkmen kökenli üyesi Aydın Maruf’la sohbet etme fırsatı bulduk.
İlginç bir bilgiyi paylaştı.
IŞİD’in Sincar’dan geri alınması için 2015’te PKK devreye girmişti. Sincar IŞİD’den alınınca da PKK, bölgede Kandil’dekine benzer karargahlar kurmuştu. Suriye’deki YPG ile Irak’taki PKK’nın iletişimi ve geçişkenliği açısından Sincar kritik rol oynamıştı. Bir süre sonra PKK’nın sessiz sedasız Sincar’dan çekildiği ve bölgeyi Bölgesel Yönetimin emrindeki Peşmerge’ye devrettiğine tanıklık etmiştik.
Maruf’a göre, Bağdat yönetimi, bu süreçte IŞİD’le savaştığı ve bölgeyi koruduğu için 4 bin PKK’lıya maaş ödedi.
Maruf’tan bu iddiayı dinleyince, Kerkük’teki o görüntüyü yeniden düşündüm. Bir grup PKK’lı gövde gösterisi yaparak Kerkük’e girmişti. Aralarında kadınların da olduğu örgüt üyeleri PKK sembollerini çıkarmış, sonra da bir köprü üzerinde siper almıştı. Köprüden yola doğru açılan birkaç ateş, koşuşturan birkaç PKK’lı dışında çatışmanın seyri hakkında hiçbir bilgi paylaşılmamıştı.
“Çatışma ne kadar sürdü? PKK’lılar ne oldu? 500 PKK’lı Kerkük’e neden geldi, neden çekildi” gibi bir çok sorunun yanıtsız kaldığını anımsadım.
“Bütün bunlar mizansen miydi” diye sorduğumda Maruf tereddütsüz “Evet” yanıtını verdi.
Eğer öyle ise Türkiye’ye büyük bir tuzak kurulduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’yi Kerkük’e sokmanın en kolay yolu, PKK’yı Kerkük’e sokmaktı. Bağdat, daha doğrusu, arkasındaki kurmay akıl İran, bu planı hayata geçirmişti.
Ankara, normal şartlarda PKK’lıların o görüntüsüyle bile harekete geçebilirdi. Ancak yapmadı. Bunun nedeni, Bağdat’ın niyetinin kısa sürede anlaşılmasıydı. İstihbaratın sağladığı bilgiler, Dışişleri ve Genelkurmay’da yapılan analiz, Bağdat’ın Türkiye’yi kuzeyden harekete geçmesini engelledi. Böylece, Ibadi yönetimi Kuzey Irak’ta 1970’ten beri geçerli olan otonom bölgeyi köşeye sıkıştırma daha fazla bölgeyi geri alma hedefine ulaşamadı.
Türkiye’nin Irak gerekli insani desteği sağlamadığı takdirde kapıları kapatmayacağını bildirmesi de Kuzey Irak halkı için nefes oldu. Irak yönetimi, Türkiye’nin bir taraftan Kuzey cephesini açması diğer taraftan da Bölgesel Yönetimin can damarı olan Habur Sınır Kapısı’nı tamamen kapatması halinde hedefine daha kolay ulaşacağını düşünüyordu. Bu sırada İran da KYB üzerinden Barzani’yi köşe sıkıştırmayı planlıyordu. Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin PKK ile birlikte hareket ederek Barzani’yi sıkıştırmaya çalıştığını da unutmamak gerek.
Yaşananlar, bölgemizde hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığının en iyi örneklerinden biriydi. Türkiye, günlük fevri kararlarla, bütün detayları hesaba katmadan hareket etseydi, sonuç Türkiye için de ağır olabilirdi.