İspanya’nın Katalonya bölgesinde yapılan referandum sonucu yüzde 81 oranında bağımsızlık yönünde oy verilirken, kararın anayasa mahkemesinin kararını deldiği ve devlet otoritesini yaraladığı yorumu yapıldı. Katalan yerel hükümet başkanı Artur Mas, gelecek süreç hakkında, İskoçya’da olduğu gibi resmi bir referandum yapılmasının planlandığını, İspanya hükümetinin bu kararı tanımaması halinde ise en kısa zamanda bağımsızlık yanlılarıyla karşıtları arasında plebisite dönüşecek olan erken seçim isteyeceklerini söyledi.
Cumhuriyet gazetesinden Nilgün Cerrahoğlu’nun “Katalonya: Elveda Zamanı mı?” başlığıyla yayımlanan (11 Kasım 2014) yazısı şöyle:
Katalan bağımsızlık hareketiyle doğan Ara gazetesinin yöneticilerinden Antoni Bassas ile konuşuyoruz…
Gazete, 2010’da bağımsızlık yanlılarının yüzde 20’yi geçmediği dönemde doğmuş…
Söz konusu yüzde, geçen 4 yılda ikiye katlanmış…
Adı, Katalancada “şimdi” anlamına gelen “Ara”nın, bu kamuoyunun büyümesinde ve oluşumunda küçümsenmeyecek payı var...
Bassas, 15 metrekareyi bulmayan ofisinde beni kabul ediyor.
Önce 80 gazetecinin çalıştığı binayı geziyoruz…
Katalonya’nın en çok okunan 3. gazetesi olan yayın organı, yaş ortalaması 30-35’i geçmeyen genç gazeteciler tarafından çıkarılıyor.
Bassas ile birlikte haber bölümünün yanındaki TV stüdyosuna da göz atıyoruz.
“Stüdyo” denen bu yer de ufacık bir oturma odası gibi, 20 metrekareden ibaret; 1 prompter, 3 TV kamerası, bir de büyük haber masası var içeride.
Haber masasının arkasında duvarı çepeçevre pano şeklinde dönen bir Barselona manzarası koymuşlar.
Konuya göre panoyu değiştirip, buradan her türlü yayını yapıyorlarmış.
“Ara”nın görsel medya yöneticisi Bassas’a, pazar günkü “gayri resmi referandumu” soruyorum…
Köşe yazarlığı da yapan Katalan gazeteci, birinci hedefin, Madrid’i, Katalonya’nın statüsünü federal yönde tekrar tanımlamak için masaya oturtmak olduğunu söylüyor.
Diğer deyişle bağımsızlık hareketinin kitlesel ivmesiyle Madrid’in masaya gelmesi isteniyor…
Federal reformların bağımsızlık yanlılarına yetip yetmeyeceğini sorduğumda, düşünün bir “Katalan pasaportuna sahip olmak” olduğunu söyleyen gazeteci; kestirmeden “hayır” diyor.
Tartışmalı alternatif referandumun yapıldığı gün aynı anda 53. yaşgününü kutlayan gazeteci, Katalonya’daki pek çok bağımsızlık yanlısı gibi, bağımsızlık fikrini son yıllarda kucakladığını anlatıyor.
Dönüşümün gerekçesi olarak, Katalanların “ileri otonomi” taleplerine Madrid’in yan çizmesini gösteriyor.
Uzun süre ABD’de muhabirlik yapmış, bu görmüş geçirmiş gazetecinin anlattıkları, Katalan sorununun hangi ölçüde kangrenleştiğine bir örnek aslında.
Bassas’ın Madrid’den zamanla duyduğu kopuş ve yabancılaşmayı, konuştuğum çok insan dile getiriyor.
Barselona’daki havayı hissetmek için gerçekte herhangi bir kitapçı dükkânına girmek kâfi.
Herhangi bir kitapçıya girdiğinizde karşınıza radikalleşen tartışmayı özetleyen birbirinden dramatik başlıklar çıkıyor: “İspanya ve Katalonya; Bir Tutkunun Tarihi”, “(İspanya tarafından) Bir Aldatılışın Anatomisi”, “Katalan Kimliğinin Oluşumu”, “Karar Verme Hakkı Yok mu?”, “Elveda Saati mi?”, “Bağımsızlığın Kızıma İzahı”, “Federalizm”, “Katalonya ve Diğer İspanyalar”.
“Şimdi ne olacak” sorusuna kimse tatmin edici bir karşılık veremiyor.
Yerleşik düzenin bölgedeki gazetesi sayılan La Vanguardia örneğin; birinci sayfasına “bağımsızlık” fikrini değil; “açılım” gereğini öne çıkarmış.
Gazetenin baş sayfadaki yorumunun başlığı “Hareketsizliği kırmak!”
Manşette de gene buna paralel olarak “siyasi çıkış yolu arayışı” dile getiriliyor.
Bölgesel gazetelerden El Periodico ise sandıkta oy kullanmak için bitmez tükenmez kuyruklarda bekleyen insanları 1. sayfaya taşıyor. Gazetelerin hepsinde “sandık kuyrukları” baş köşede.
Anayasa mahkemesinin askıya aldığı resmi referendum sürecine karşın, internetteki gönüllü organizasyonla alternatif referandumda oy kullanmayı başaran 2 milyon küsur kişi, günümüzde siyasi sorunlara kestirme hukuki yanıtlar verilemeyeceğini gösteriyor.
Madrid bu yolu denedi ve karşısında yüzde 81’in bağımsızlık oyu kullandığı bir “Tahrir-vari” referandum buldu.
Katalonya’daki sivil toplum referandumu anayasa mahkemesinin kararını deldi ve devlet otoritesini yaraladı.
Madrid, “Mossos d’Esquadra” adı verilen yerel polisi devreye sokup sandıkları kaldırtmak istediyse de; teşebbüsünde başarısız oldu.
Okullarında sandıkların kurulmasına izin veren müdürlerin isimlerinin rapor edilmesini talep eden başkent Madrid’e, Katalonya’daki savcılık ve güvenlik güçleri itaatsizlikle karşılık verdi.
TV’lere çıkan Katalan yerel hükümet başkanı Artur Mas; “Bir sorumlu varsa o da benim. Verilecek hesap varsa ben veririm!” dedi.
Mas’ın öncelikli talebi, Katalonya’da İskoçya’da olduğu gibi tıpkı, şimdi resmi bir referandum yapılması.
İspanyol hükümetinin oralı olmaması halinde, Katalan yerel hükümetinin başkanı, en kısa zamanda bağımsızlık yanlılarıyla karşıtları arasında radikal bir plebisite dönüşecek olan erken seçim isteyecek.