BAĞIŞ: "YARGI BAĞIMSIZLIĞI SORGULANAMAZ" ANKARA (A.A)

-BAĞIŞ: "YARGI BAĞIMSIZLIĞI SORGULANAMAZ" ANKARA (A.A) - 19.04.2011 - Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, yargı bağımsızlığının ABD ve AB'de olduğu gibi Türkiye'de de sorgulanamayacağını belirtti. Bağış, German Marshall Fund'ın dergisinde yayımlanan "Gerçeği Ortaya Koymak: Türkiye'de Basın Özgürlüğü" başlıklı makalesinde, gazetecilik mesleği ile ilgisi olmayan suçlardan tutuklanan bazı Türk gazetecilerin yargılandığı son dava nedeniyle, Türkiye'deki basın özgürlüğü meselesinin ön plana çıktığını kaydetti. Devlet adamları gibi gazetecilerin de gerçeği ararken klişelerden yararlanmak ve bu klişeleri kötüye kullanmak yerine bunlarla mücadele etmesi gerektiğini belirten Bağış, "Sadece tutuklamalara değil, büyük resme bakmanızı rica ediyorum" ifadelerini kullandı. Bağış, makalesinde şunları belirtti: "Türkiye, iki yıldan uzun bir süredir, Türkiye'deki demokratik sisteme karşı kökleşmiş planları ortaya çıkarmayı amaçlayan karmaşık 'Ergenekon' davasını sürdürmektedir. Dava, hükümet dahil hiçbir dış gücün kendilerini etkileyemeyeceğini veya engelleyemeyeceğini sık sık vurgulayan bağımsız savcılar ve hakimler tarafından kovuşturulmaktadır. Davaya bakan savcı, bağımsız bir organ olan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından yakın zamanda İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekilliğine atanmıştır. Bundan böyle Ergenekon davasına yeni bir savcı bakacaktır; bu da Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun hukuki sürecin tarafsızlığını ve hukukun üstünlüğünü korumaya çalıştığını göstermektedir. Her demokraside olduğu gibi, güçler ayrılığını temin eden yargı bağımsızlığı çok büyük önem arz etmektedir." Yürütme de dahil, hiçbir dış gücün davanın esaslarına müdahale edemeyeceğini veya savcıları etkileyemeyeceğini vurgulayan Bağış, "Yargının bağımsızlığı nasıl AB'de veya Birleşik Devletler'de sorgulanamıyorsa, aynı şekilde Türkiye'de de sorgulanamaz" ifadelerini kullandı. "Bu önemli davada, devletin en yüksek kademelerinin, gazetecilerin tutuklanması konusundaki kaygılarını ifade etmelerine rağmen, savcılar, gazetecilerin Ergenekon örgütü ile bağları olduğunu gösteren kanıtlara sahip olduklarını açık bir şekilde belirtmişlerdir" ifadesini kullanan Bağış, savcıların, tutuklamaların, gazetecilerin mesleki faaliyetleri, yayımladıkları veya yayımlamayı planladıkları kitaplar ya da makaleler ve hiçbir şekilde fikirleriyle ilgili olmadığını ifade ettiklerini hatırlattı. Savcıların mahkemeye sunacakları iddianame ile gerekçelerini açıklığa kavuşturacaklarını kaydeden Bağış, şunları belirtti: "Burada, hükümetin art niyetle basını susturması söz konusu değildir. Tam tersine, Türkiye, mevcut hükümet döneminde, özellikle askeri darbeler sırasında ve sonrasında, gazetecilerin tutuklanması, işkence görmesi ve kaybolmasından bu yana büyük mesafe katetmiştir. Son on yılda, yasalarımızı Avrupa Birliği ile uyumlaştırmak ve daha önemlisi, vatandaşlarımızın haklarını ve özgürlüklerini artırmak amacıyla basın özgürlüğünü geliştirmek üzere büyük adımlar atılmıştır. İfade ve basın özgürlüğü, Türkiye'de anayasa ve ilgili diğer mevzuat ile korunmaktadır. İktidara geldiğinde hükümetimizin önceliklerinden biri, yeni ve daha özgürlükçü bir basın kanunu çıkarmaktı. Yeni kanunla, baskı makinelerine el konulması gibi geride kalmış yaptırımlar kaldırıldı. Anayasada ve ilgili kanunlarda da ifade ve basın özgürlüğünü genişleten gerekli değişiklikler yapıldı." İfade özgürlüğü ve bağımsız bir medyanın, gelişmiş bir demokrasinin temel taşları olduğunu çok iyi bildiklerini dile getiren Bağış, bu özgürlükleri koruma altına almak için sadece mevzuatta değil, bu alanda çalışan tüm meslek sahiplerinin zihinlerinde de reform gerçekleştirmek gerektiğini belirtti. Bağış, şunları kaydetti: "Basın özgürlüğü konusunda timsah gözyaşları döken tek taraflı görüşlere bağlı kalmayalım ve resmin bütününü gözden kaçırmayalım. Tartışmanın farklı açılardan ele alınması oldukça önemlidir. İtalya'da Gladyo davasını yürüten Savcı Felice Casson, içlerinde bir eski başbakan, otuz general, iki medya patronu ve otuz gazetecinin de dahil olduğu karmaşık bir planı açığa çıkartmıştır. Bu süreç, tartışmalı ve zorlu geçmesine rağmen, bu Avrupalı devletin demokratik ve yolsuzlukla mücadele eden güçleri için gerekli olmuştur. Türkiye'deki Ergenekon davası da aynı derecede önemlidir. Davanın gerçek odak noktasının, Türk demokrasisinin güçlendirilmesi olduğu unutulmamalıdır. Ülkemizde, Ergenekon davasının çözüme kavuşturulmasıyla birlikte, demokrasi adına büyük bir adım atılmış olacaktır."