MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “AKP, İmralı canisine süklüm püklüm, ezik ve onursuz bir ruh haliyle teslim olmanın gurursuzluğuyla baş başa kalmış, PKK ise yıllardır aradığı imkân ve ortamı sonunda yakalamanın kıvancını ağız tadıyla yaşamaya başlamıştır” dedi. Bahçeli, Başbakan Tayyip Erdoğan’a “Çözüm İmralı canisinin ve kanlı cinayet örgütünün siyasete taşınması için bir müdahale ve bir araç mıdır? Sayın Başbakan çözümle neyi hedefliyorsun ve barış sözleriyle neyi bitirmeye çırpınıyorsun?” diye sordu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.
AKP’nin Suriye politikasını eleştiren Bahçeli şöyle konuştu:
“AKP hükümetinin bunlara yönelik aldığı tedbir ve önlemler hâlihazırda hiçbir şekilde ortaya çıkmamıştır. AKP’nin izlediği Suriye politikası sınır bölgelerimizi karanlığa iterken, ekonomik ve sosyal zafiyetleri bertaraf edecek hiçbir adım bugüne kadar atılmamıştır.
Suriye’yle iş yapan vatandaşlarımız perişanlık içindedir. Bundan kaynaklı işsizlik ve yoksulluk artış kulvarına girmiştir. Başbakan ve hükümetinin, Esad üzerinden yürüttüğü beyhude ve temelsiz politikaları hiçbir vatandaşımızın yarasına merhem olmamış, hiç kimseye bir şey sağlamamıştır.
AKP hükümeti, sınır hattımızı ihmal ve kayıtsızlıklara havale etmiş, Esad’la manşetlerden restleşmesini fütursuzca sürdürmüştür.
Bilinmelidir ki, Hatay kan ağlamakta, Şanlıurfa feryat etmekte, Gaziantep imdat çağrısı vermektedir. Ne var ki Başbakan için bunlar önemsiz ayrıntı, sıradan ve olması kaçınılmaz vakalardır.
Bir de sınırlarımızda patlayan bombalar, cana ve mala kast eden hunhar eylemler milletimizin sinirlerini germekte, öfkesini bilemektedir.
En son olarak Cilvegözü sınır kapısında meydana gelen vahim hadise bunlardan yalnızca birisidir. Bu kapsamda, Cilvegözü sınır kapısında infilak eden aracın Suriye yönünden geldiği ve Suriye plakası taşıdığı iddia edilmiştir. AKP zihniyeti bundan derin hikmetler çıkarmaya ve bunun üzerinden de Esad yönetimini sıkıştırmaya çalışmıştır. Dışişleri bakanının “Bu saldırının, Suriye’den sızan bazı unsurlar tarafından yapıldığı kesindir” diyerek zımnen Şam yönetimini işaret etmesi de kuru ve anlamsız bir saptırmadan başka bir şey değildir.”
Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü:
“Başbakan ve hükümetinin destek verip, geniş imkânlar sunduğu muhalif gruplar Türkiye’ye minnet gösterini bombayla yapmış ve teşekkürü bu şekilde etmişlerdir. Bu tam anlamıyla hamlıkla, saflıkla, milli gerçeklere uzaklıkla, düşkünlükle, çaresizlikle hatları çizilmiş hayalperest ve sıfırlanmış dış politika aymazlığının ortaya çıkardığı bir durumdur.”
Bahçeli, devletin İmralı ile yürüttüğü görüşmelerle, “Türk milleti, AKP’nin başını çektiği, düşmanca icra ettiği ve teröristleri masum göstermeye, bölücüleri temize çıkarmaya, Türkiye’yi lime lime ayırmaya programlanmış psikolojik operasyonun bizzat hedefindedir” dedi.
Bahçeli şunları söyledi:
“Türk milleti hayati bir dönemeçtedir ve tüm değerleri AKP hükümetinin etrafında toplanmış bölücü sıfatlı linç ve infaz görevlileri tarafından darp edilmektedir.
Millet olarak asırların imkânsızlıklarını aşarak, zor ve çetin yollarını geçerek elde ettiğimiz doğrularımız, haklarımız, kazançlarımız, ülkülerimiz, varlık ilkelerimiz ve derin hislerimiz hedeftedir, saldırı okları altındadır.
Dokunulmazlıklarımız tahriş edilmekte, tartışması dahi abes olacak, müzakeresi dahi edilemeyecek milli değerlerimiz hafife alınmakta ve küçümsenmektedir.
Bu ar damarı çatlamışlar, Türkiye’nin kanını emmekte, Türk milletinin hayat kaynaklarını kurutmaktadır. Gazi Mustafa Kemal’in ve aziz şehitlerimizin cesaret ve kahramanlıklar sergileyerek bizlere hediye ettiği milli devletimiz yok edilmenin eşiğinde, dağılmanın ucundadır.
Bölücüler taban tutmuş ve AKP’ye tam olarak tutunmuştur. Kanlı örgüt ve elebaşısı AKP’ye yapışmış ve sonunda hizaya sokmuştur. Düşünebiliyor musunuz, Türk milletinin demokratik tercihiyl iktidara gelen bir parti, yetki aldığı muhteşem varlığa kast ve ihanet etmek için tüm yolları denemekte, her çirkinlikten çare ummaktadır.
Amaç bellidir, hedefler görünürdür ve işbirlikçiler de gün gibi meydandadır. Bu yüzdendir ki, Türk milleti ağır bir imtihandan geçmekte, her yönüyle sigaya çekilmektedir. Olanlar, yapılanlar, dayatılanlar ve çevrilen dolaplar günahtır, yazıktır, hakarettir ve kesinkes ihanettir.”
“Kervanını yolda düzmekle meşgul olan AKP hükümeti, yanına aldığı bölücü mihraklarla birlikte kollarını sıvamış, musibet üretiminde seriye bağlayarak hız ibresini neredeyse sona yaklaştırmıştır.
AKP, İmralı canisine süklüm püklüm, ezik ve onursuz bir ruh haliyle teslim olmanın gurursuzluğuyla baş başa kalmış, PKK ise yıllardır aradığı imkân ve ortamı sonunda yakalamanın kıvancını ağız tadıyla yaşamaya başlamıştır. Gelişmeler AKP’nin, sanki PKK’nın Truva atı gibi çalıştığına, gizli bir çete mensubuymuşçasına faaliyet gösterdiğine işaret etmektedir.
Şu ibret verici irtibata bakınız ki, AKP’yle BDP’nin arasından su sızmamakta, bu ikilinin neredeyse yedikleri, içtikleri ayrı gitmemektedir. Başbakan Erdoğan’ın BDP’yi ima ederek “Terör örgütüyle aynı safta duranlarla bir arada durmayacağız” sızlanmaları ve daha ağırları çoktan unutulmuş gitmiştir. Teröristbaşının tertip ettiği İmralı galasına kanlı kostümle katılan bu ikili birbirine refakat edecek, ön açacak ve saygıda kusur etmeyecek bir kıvama gelmiştir. Türk milleti AKP tarafından göz göre göre kandırılmıştır. Türk milleti AKP tarafından bile bile tongaya düşürülmüştür. “Milliyetçi-muhafazakârım, vatanseverim, ülkemi ve milletimi seviyorum” fakat AKP’ye oy veriyorum diyen saygıdeğer kardeşlerim vicdansızca tuzağa düşürülmüş, adice aldatılmıştır.
Hiç kimse, İmralı canisinin çöpçatanlığıyla AKP’yle BDP arasında kurulan birinci dereceden hısımlığın, dostane ve muhabbet derecesinin bu aşamalara geleceğini tahmin edememiş ve işin bu raddeye erişeceğini görememiştir.
AKP-BDP çifti, kaprislerle yürüyen temaslarında sonunda muratlarına ermiş, böylelikle bölücülük masalı hayalden gerçeğe göz açıp kapayasıya kadar dönüşmüştür. Bu çerçevede kafamızı kurcalayan ve fazlaca merak ettiğimiz bir şüpheyi huzurlarınızda dillendirmek ve buradan da muhataplarına iletmek istiyorum:
Acaba Başbakan Erdoğan, BDP’den yeni bir eşbaşkanlık vaadi mi almıştır? Yoksa partisini ustalıkla dönüştürerek BDP’ye, dolayısıyla İmralı canisine eşbaşkanlık sözü mü vermiştir?
Ya da Başbakan, PKK’nın partisinin iktidar olmasında payı olduğunu söylemesine cevaben, İmralı canisinin affını en kısa sürede temin ederek AKP’ye katılmasını mı planlanmaktadır?
AKP-BDP-PKK-İmralı canisi arasındaki derin ve her şeyin önüne geçen kararmış ilişkilerin gittiği güzergâh bunları aklımıza getirmektedir.
Bahçeli, Erdoğan’a İmralı ile yürütülen görüşmeleri hatırlatarak, “Çözüm İmralı canisinin ve kanlı cinayet örgütünün siyasete taşınması için bir müdahale ve bir araç mıdır? Sayın Başbakan çözümle neyi hedefliyorsun ve barış sözleriyle neyi bitirmeye çırpınıyorsun?” diye sordu.
Bahçeli şunları söyledi:
“AKP’nin küresel çevrelerden aldığı talimatla kurulmasına önayak olduğu ve içinde her türlü mikrobun bulunduğu kutsal ittifak artık dönülmez bir yola sarsıla sarsıla ve patinajlarla girmiştir. AKP zihniyeti, yoldaşı İmralı canisini, kardeşi PKK’yı, ikizi BDP’yi aklayıp paklamak için her şeyi fırsat olarak görmektedir.
Bunun için de bölücü terör lobisini memnun etmek, gönlünü almak için gayret göstermekte, irade sergilemektedir. Başbakan ve hükümeti, adına “Çözüm Süreci” dedikleri yok oluş ve imha tüneline Türk milletini yalanlarla, göz boyamalarla çekmek için didinmektedir. Buna rağmen hala çözümle neyin hedeflendiği, neyin çözülmeye çalışıldığı açıklanmamıştır.
Başbakan Erdoğan’a buradan sormak isterim ki;
- Çözüm nedir ve neleri kapsamaktadır?
- Çözümün parametreleri ve teklif ettiği hususlar nelerden ibarettir?
- Başkanlık sistemini tesis etmek, Türk milletini milli tezlerinden koparmak ve hepsinden önemlisi PKK’yla anayasa yapacak kadar çukura düşmek çözümün bir parçası mıdır?
- Çözüm İmralı canisinin ve kanlı cinayet örgütünün siyasete taşınması için bir müdahale ve bir araç mıdır?
- Türkiye’nin üniter nitelikli milli devlet sistemini çökertmek için, milletimize çözüm zehri içirilmek mi istenmektedir?
- Sayın Başbakan çözümle neyi hedefliyorsun ve barış sözleriyle neyi bitirmeye çırpınıyorsun?
Bize cevap ver, büyük milletimize bunları açıkla.
Bu çıldırmışlığın, bu çılgınlığın yanına kar mı kalacağını zannediyorsun? İmralı canisinin elinde oyuncak, PKK’nın maşası olduğunu anlayamayacak kadar basiretin mi bağlanmış, kalp gözün mü kapanmıştır? Ne yapmaya çalışıyorsun, nereye varmak istiyorsun? Bu gafilliğinin, bu hıyanete varan tutumunun arkasında neler vardır, kim ya da kimler senin aklını çelmiş ve kararlarına ambargo koymuştur? Türk milletini ne yaptınsa 36’ya ayıramadın da, çözüm sözleriyle mi bunu başaracağını sanıyorsun? Bu kepazeliktir, bu nimet bilmezliktir ve bu haramla hemhal olmanın bizatihi kendisidir.
Başbakan ve şürekâsı bilsin ki; Türk milletini ucuz ve değersiz bir yapıda görüp içini boşaltmaya çalışanlara karşı kaya olur önüne dikiliriz, sel olur sürükleriz, rüzgâr olur savururuz, fırtına olur dağıtırız ve Allah’ın izniyle güneş gibi de kavururuz.
Milliyetçi Hareket Partisi hamd olsun bostan korkuluğu değildir, bu sebeple bölücü yağmacılar, PKK yedeği AKP’li yöneticiler aceleyle heveslenmesinler, çözüm isimli ihanetin hemen amacına varacağına saflıkla inanmasınlar.
Önlerinde biz varız, karşılarında biz olacağız ve Türk milletinin kutlu emanetlerini sancak yapıp alayını birden kuşatıp bozguna uğratacağız.”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Sinop'ta BDP'li vekillerin ziyareti sırasında yaşanan linç girişimine karşı çıktı. Bahçeli, “Ne olursa olsun tahriklere dikkat etmek yöre insanımızın her zaman göstereceği olgunluk ve sağduyulu bir tavır olmalıdır. Sinop'taki olayların tekrarlanmaması dileğimizdir" dedi.
Bahçeli, “BDP’li vekillerin başlattığı Karadeniz turu da bölücülüğün her düzeyde anlatılmasından ibaret bir kampanyanın eseridir. Bölücüler milli onurun şehirlerine fitne taşıyıcılığı yapmaktadır. Karadeniz’in asil insanları BDP'li bölücülerin ziyaretlerine sahne olmaktadır. Kimse Karadeniz'in alnı açık, tertemiz vicdanlarını kandırmaya yeltenmemelidir. Ne olursa olsun tahriklere dikkat etmek, yöre insanımızın her zaman göstereceği olgunluk ve sağduyulu bir tavır olacaktır ve olmalıdır. Sinop'taki olayların tekrarlanmaması dileğimizdir” dedi.