Devlet Bahçeli; AK Parti, BDP, CHP ve Öcalan'ı aynı cephede olmakla suçlayarak, "Biz hepsine Bozkurt gibi direniriz" dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Fransa'da öldürülen 3 PKK'lı kadın için Diyarbakır'da düzenlenen cenaze töreninde ortaya çıkan manzaranın aslında ikinci Habur vakası olduğunu savundu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Türk milletine inandıklarını ve bütünlük içinde yaşamanın dışında bir alternatifi kabul etmeyeceklerinin altını çizen Bahçeli şöyle devam etti: "Milleti bölmenin adı çözüm olarak görülüyorsa biz çözüme ve çözüm taraftarlarına karşıyız. Bırakın AKP, BDP, CHP, PKK, Barzani, İmralı canisi aynı cephede olsunlar. Biz hepsine bozkurt gibi direniriz. Kandil yamacına çözüm amacıyla paraşütle inen soytarıların yedikleri içtikleri ayrı gitmesin bize büyük Türk milletinin sevgisi ve bağlılığı ziyadesiyle yeter. PKK talepleri gün be gün karşılanmaktadır. Bu hafta Meclis gündemine gelecek ana dilde eğitim bunun parçasıdır. Şehitlerimizin kanı bu caninin eline bulaşmıştır. Başbakan Erdoğan ve hükümetinin çözüm önerisi nedir? Barış nedir? Bir savaşa girildi de o mu sonlandırılmak isteniyor? Savaşın tarafları kimlerdi? İmralı canisi kimi temsil etmekte, kimin adına konuşmaktadır. Terör örgütüyle mücadele eden gazilerimizin ve şehitlerimizin hakkı nasıl ödenecek? Türkiye'nin teslim senedi imzalanınca Türkiye parçalanınca buna çözüm mü diyeceğiz? Sayın Başbakan çözümle neyi çözmeye, barışla neyi çökertmeye çalışıyor?" AK Parti'nin çare umduğu kişinin Türk milletine çevrilmiş bir ölüm silahı olduğunu ifade eden Bahçeli, "Şehitlerin kanı bu hainin eline bulaşmıştır. Öncelikle herkesin diline pelesenk olmuş, çözüm ve barış sözlerinin üzerinde durmak bu alanda kafa yormak gerekmektedir" dedi. Bahçeli şunları söyledi: "Açıklıkla sormak isterim ki, Başbakan Erdoğan ve hükümetle birlikte önüne gelenin propagandası yaptığı nedir? PKK neyin karşılığında silah bırakacaklardır? Silahı sigorta olanlar nasıl da birden bire vazgeçecektir? Merak etmekteyiz ki barış nedir, tarafları kimlerdir? Şayet barıştan bahsediliyorsa, savaşın karşı cephesi kimdir? PKK Türk devletinin muhatabı haline mi gelmiştir? İmralı canisi kimin adına konuşmaktadır? Çözüm adı altında neler planlamaktadır? Çözüm de çözüm diyen şuursuzlar bununla neyi beklemektedir? Anadilde eğitim çözüm müdür? İmralı canisinin serbest bırakılması çözüm müdür? Özerklik ve federasyon çözüm yolu mudur? PKK'nın affedilmesi siyasete taşınması çözümün hangi etabıdır? Bölücü teröre 29 yıldır mücadele vermiş, gazilerimizin şehit yakınlarının hakkı nasıl ödenecektir? Sayın Başbakan, sayın Cumhurbaşkanı size göre çözüm nedir? TÜSİAD'ın yöneticileri siz çözümden ne anlıyorsunuz? İstanbul'da bol keseden atıp tutacağınıza zahmet edip mesela Hakkari'de Şırnak'ta ne zaman yatırım yapacak ve fabrika kuracaksınız. Boğazda keyif çatan yarım aydınlar, ipotek altındaki kalemşörler derdiniz nedir? Neyi beklemektesiniz? Teröristler aklanınca, İmralı canisi özgürlüğüne kavuşunca, Türk milleti parçalanınca bunun adı çözüm mü olacak? Bil ki seni PKK iktidara taşımadı. Başbakan kalabilmek için yabancılara yeminlerin mi vardır? Yetmedi mi yaptıkların, bitmedi mi oyunların? Türkiye bu hıyanet kuşağını daha fazla kaldıramayacak, bu saldırılara daha fazla kaldıramayacaktır. Yara derindir. Başbakan Erdoğan geçtiğimiz haftaki grup toplantısında, 10 yıldır anneler ağlamasın diye bedenini elini ortaya koyduklarını söylemektedir. Meğerse Başbakan Erdoğan 10 yıldır uğraşıyormuş da bunu kimseler görmemiştir. Asıl analara karalar bağlatan, oluk oluk gözyaşlarının akmasına neden olan, vatanımızı acıya sevk eden iktidarın ismi Adalet ve Kalkınma Partisi ve Başbakan'ı da Recep Tayyip Erdoğan'dır. AKP'nin sonu gelecektir." Cenazeler şova dönüştü 9 Ocak günü Paris'te üç PKK militanının infaz edilmesinin Türkiye gündemini 10 gündür oyaladığını söyleyen Bahçeli, "Soruşturmada, savcı bir numaralı zanlıyı açıklamış ve bunun da PKK'lı olduğu ortaya çıkmıştır. Yine de bu olayın sis perdesi tümüyle aralanmalı ve cinayetler tam olarak aydınlatılmalıdır. Türkiye'ye getirilen cenazeler, AKP'nin göz yummasıyla tam bir şova dönüşmüş ve terör propagandası yapılmıştır" dedi. Diyarbakır'da devletin PKK seviyesine indirildiğini ifade eden Bahçeli şöyle devam etti: "Bu aslında ikinci bir Habur'dur. Rezillikler ört bas edilmiştir. Sözde güvenlik önlemleri PKK militanları tarafından alınmış, araç ve kimlik kontrolü yapmışlardır. Tabutların üzerine serilmiş ve bayrak direklerine asılmış ve teröristler cirit atmıştır. Bu yaşananlardan çıkan gerçek şudur, bu zamana kadar tek sorun polistir askerdir ve devletin varlığıdır. Bunlar çekilince her şey güllük gülistanlık olmuştur. Öylesine tehlikeli bir psikolojik ortam pompalanmıştır, eğer devlet olmazsa hiçbir mesele kalmayacaktır. Eğer adalet hala varsa, mahkemeler açık vaziyette ise Diyarbakır'daki örgüt propagandalarıyla ilgili soruşturma açılması hakkında cezai takibat başlatılması doğru olacaktır. Ben cumhuriyet savcılarından ses ve çıkış bekliyorum. PKK'nın meşrulaştırma girişimlerine ders verecek, kararlı ve yürekli hakimlerin ortaya çıkmasını diliyorum. Başbakan Erdoğan'ın çelişkili beyanları, aklının karışık ve bulanık olması kendisi adına olduğu kadar Türkiye adına da kaygı vericidir. Başbakan Erdoğan, 'Tutturmuşlar bir şey. Kürt sorunu. Ben Kürt sorunu diye bir şey tanımıyorum. Kürt kardeşlerimin sorunlarına evet ama Kürtçülüğü reddediyorum' demiştir. Merak etme sen Sayın Başbakan, göğe direk, denize kapak olmayacağı gibi yalan sözlerin de kalıcılığı bulunmayacaktır. Bu sebeple ne dersen de, Kürtçülüğün mutfağında yüzünü kapatan aşçı sensin. Başbakan Erdoğan, ölüm döşeğindeki Kürtçülüğe can veren sensin." Kan içici keneler Türk milletinin müşterek lisanın Türkçe olduğunu hatırlatan Bahçeli, "Türk milleti etnik bir yapıya atıf yapamaz. Irkı önceliğini almaz. Türk milletinin eşit ve saygın fertleri Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlıdır" dedi. Türkiye'de sözde Kürt sorunu olmadığını vurgulayan Bahçeli, "Bölücülük ve terör sorunu vardır" diyerek şöyle devam etti: "İmralı'da yatan terörist başı, Kürt kökenli kardeşlerimin temsilcisi değildir. PKK sözcüsü değildir. Aksini söyleyen ahlaksızdır, insanımızın başına musallat olan kan içici kenelerdir. Teröristlerin Türkiye'ye armut toplamak içini gelmediğini söyleyen Başbakan Erdoğan'ın tavrından uzaklaşması, Türk milletinin çökmemesi için artık kesindir. Başbakan'ın Gaziantep'te atama bekleyen öğretmeye gösterdiği pervasız çıkıştır. Şubat ayında atama bekleyen öğretmenlerimizin talepleri acilen karşılanmalıdır. Başbakan Erdoğan'ın nezaketsiz yaklaşımı yeni bir skandala sahne olmuştur. Demokratik olarak tepkisini dile getiren bir kardeşimize karşı "O oy senin olsun, al onu kendine sakla" demesi demokrasiye darbedir. Bu aynı zamanda çiftçimize sarf edilen "Ananı al git" sözünün değişik bir versiyonudur. Öğretmene, çiftçiye, memura yeri gelince herkese küçümseyici ifadeleri kurşun gibi kullanan Başbakan'ın dersini alma zamanı gelmiştir. Bu vefasız zihniyet hak ettiği cevabı sandıkta almalıdır. Geçen haftaki bir ifadem Başbakan'a ve arkadaşlarına ters köşe yapmıştır. Matematik dehası olduğunu söylemiştir. Başbakan 10 yıldır, biri 36'ya, tarihi 36'ya, dili 36'ya, vatanı 36'ya, kaderimizi 36'ya bölmeye çalışırken, matematiğin yüz karası olduğunu nedense unutmuştur."