BAHÇELİ: ''ERDOĞAN ÇEVRESİNE BAKSIN'' TBMM (A.A)

-BAHÇELİ: ''ERDOĞAN ÇEVRESİNE BAKSIN'' TBMM (A.A) - 08.02.2011 - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Kıbrıslı kardeşlerimize 'besleme' diyerek hakaret eden ve yönetimi küçültücü beyanlarda bulunan Başbakan'ın sözlerini şiddetle telin ediyoruz. Başbakan Erdoğan, ille de bir besleme örneği ve siması arıyorsa çevresine bakması yeterlidir'' dedi. Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Ankara'da sanayi bölgelerinde meydana gelen patlamalara değinerek, ''Anlaşıldığı kadarıyla işçi sağlığı ve iş yeri güvenliği konularında alınması gereken daha çok tedbirler, yapılması lazım gelen daha çok hususlar bulunmaktadır'' ifadesini kullandı. Bahçeli, acı olaya sebebiyet veren kusur, ihmal, yanlışın ortaya çıkarılması ve bir daha benzeri faciaların yaşanmaması için acilen önlemler alınması gerektiğini söyledi. Yakın coğrafyalardaki halkların, otoriter yönetimlerden kurtulayım derken yeni vesayetlere ve baskılara maruz kalma riskinin gün geçtikçe belirginlik kazandığını ifade eden Bahçeli, ''Dileğim, yakın coğrafyalardaki demokrasi, özgürlük ve değişim arayışlarının bir sonuca ulaşması ve toplumsal taleplerin kendi mecrasında bir neticeye gitmesidir'' diye konuştu. Küresel güç merkezlerinin stratejik planlarının deney sahası haline gelen Ortadoğu'nun, istikrarsızlaştırılarak kontrol edilmek istendiğini ve yabancı taleplerin karşılanacağı yönetimlerin oluşması için iktidar mücadeleleri tahrik ve teşvik edildiğini belirten Bahçeli, ''Özellikle Mısır'daki gelişmeleri AKP iktidarının yanlış değerlendirdiğini ve teşhisini başkalarının yönlendirmesi altında koyduğunu son vakalara bakarak söylememiz mümkündür. İki haftayı bulan Mısır'daki toplumsal yangını 'tribünden seyretmeyeceğiz' diyerek pozisyon almaya çalışan Başbakan Erdoğan, bu zamana kadar, ABD'nin beklentilerini, isteklerini yansıtmaktan başka bir şey yapmamıştır'' dedi.  Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Başbakan'ın, ABD Başkanıyla telefon görüşmesine kadar geçen bir hafta süresince sessizliğini koruması manidardır. Özellikle Mısır Devlet Başkanı'na yönelik 'halkın sesine kulak ver' çağrısı ve görevinden ayrılmasına dönük imalar, Recep Tayyip Erdoğan vasıtasıyla Ortadoğu bölgesine indirilmiştir. Bu gelişmeyle birlikte bir kez daha taşeronluk görevi yerine getirilmiş ve AKP, ABD politikalarının hayata geçmesi için üzerine düşen sorumluluğu eksiksiz uygulamıştır. Türkiye'nin, Mısır konusunda, ABD'den hiç mi ayrı ve farklı politikası yoktur? Tamamen küresel alana havale edilen dış politikada; proaktif davranmak, oyun kurmak veya ön almak iddialarının inandırıcılığı bundan sonra nasıl ileri sürülecektir? ABD'nin görüş ve yaklaşımlarının aynısının, Başbakan Erdoğan tarafından tekrar edilmesi bir bakıma bölgenin ve AKP'nin hangi ülke tarafından yönlendirildiğini bir kez daha göstermiştir. Bize göre, Başbakan Erdoğan bu süreçte BOP Eşbaşkanlığının hakkını vermekte ve küresel kanlı projelerin servisini yapmaktadır. Ortadoğu'nun kaypak ve kaygan zeminine basarak sultanlık hevesini tatmin etmeye çalışan Başbakan'ın, Müslüman ülkeleri hedefine alan küresel projelere yardım etmesinin nedeni en başta sorunlu ve işbirlikçi siyasi duruşudur. Başbakan Erdoğan, yabancı ülkelerin eline tutuşturduğu pusulayla yol almakta ve kendisine tanınan imkanlar çerçevesinde Müslüman coğrafyasında şöhret olmaya çalışmaktadır.  Başbakan Erdoğan, şahsına gösterilen ve aslında cesameti tam belli olmayan ilgiyi istismar etmekte ve Müslüman coğrafyasını Batılı güçler lehine dönüştürmek amacıyla ön almaya çalışmaktadır.'' -''MISIR'DAKİNE BENZER EYLEMLER...''- İktidarın, ''Ortadoğu ateşinin alevlerinin Türkiye'ye geçmesine neden olacak eğilim ve politikalardan bir an önce uzaklaşması'' gerektiğini dile getiren Bahçeli, ''İmralı canisi bir yanda AKP ile yaptığı pazarlıklara devam ederken, diğer tarafta da Diyarbakır merkezli olmak üzere, Mısır örneğini göstererek ayaklanma ve isyan teşvikinde bulunmaktadır. Bölücülüğün, 15 Şubattan itibaren Mısır'dakine benzer kitlesel eylemlerle, hain planlarına ivme vereceği bir aşamaya geçmek için hazırlık yaptığı anlaşılmaktadır'' dedi. Başbakan Erdoğan'ın ''başka ülkelerin nasıl ve ne şekilde bir yönetime sahip olmasıyla ilgili değerlendirmelerine bir an önce son vererek'' Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tehdidi bertaraf edecek tedbirleri hemen almaya başlaması gerektiğini kaydeden Bahçeli, ''Hükümetin müzakerelerle İmralı canisinin dayatmalarına boyun eğer bir hale gelmesi ve Türk milletine cezaevinden gözdağı vermesine sessiz kalması bir rezalettir ve tükenmişliğinin acı da olsa ispatıdır. İmralı'yla görüşmelerin açığa çıkmasıyla şeref ve haysiyet konusunda yerin dibine batan iktidar zihniyetinin, Hüsnü Mübarek'le iktidar oyunu oynarken, kendi vatanımızda ayaklanma hazırlıkları yapanları görmezden gelmesi, küresel senaryolara figüran olmak için sıraya girmesi ihanetle eşdeğer bir kendini bilmezliktir'' diye konuştu. Bahçeli, bugün sokağa haklı veya haksız dökülmüş eylemciler için düne kadar destekçisi olduğu Mısır hükümetine ''sokağa kulak ver'' çağrısı yapan küresel gücün, yarın hükümete de isyancı PKK ile bir şiddet eylemi sonrasında fütursuzca ''el sıkışma çağrısı'' yapmayacağının bir garantisi olmadığını savunarak, ''Ateşle oynadığını idrak etmesi gereken Başbakan'ın, ABD'den aferin almak adına ve bu ülkenin politikalarını sahiplenerek güç elde etmek uğruna bekamızı tehlikeye atacak her adımdan kaçınması gerekmektedir. Aksi takdirde 'tribünden izlemeyiz' derken, girdiği sahadan mağlup, yılgın ve her tarafı yara bere içinde çıkan bir takımın kaptanı olmaktan kurtulamayacağını unutmaması hayrına olacaktır'' dedi. -KIBRIS- Kuzey Kıbrıs'ta yapılan bir protestoya haddinden fazla öfkelenen Başbakan Erdoğan'ın ''hakaretamiz sözlerle ve hoşgörüsüz kaba üslubuyla Kıbrıslı soydaşları rencide ettiğini ve töhmet altında bıraktığını'' öne süren Bahçeli, ''Düne kadar Başbakan'ın koruyucu kanatları altında beslenen ve başı okşanarak cesaretlendirilen Kıbrıs'taki bazı mahfiller, ne gariptir ki bugün Türkiye'ye 'çek git' demektedir'' ifadesini kullandı.  Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bunlar 2004 yılında da 'Yes Be Annem' diyerek Annan Planına destek vermişlerdir ve AKP ile aynı safta buluşmuşlardır. Buna rağmen, Başbakan Erdoğan'ın soğukkanlılığını ve basiretini kaybedercesine hiddetlenmesi ve tüm Kıbrıslı soydaşlarımızı suçlayıcı ifadeler kullanması, asıl niyetini deşifre etmesi bakımından kayda değerdir. Kıbrıslı kardeşlerimize 'besleme' diyerek hakaret eden ve orada seçimle işbaşına gelen yönetimi küçültücü beyanlarda bulunan Başbakan'ın sözlerini şiddetle telin ettiğimizi buradan duyuruyorum. Ülkemizde herkesle kavga eden, üniversite öğrencisini mahkemeye veren, çiftçimize 'ananı da al git' diyen, sinirli, gergin, kızgın ve tahammülsüz Başbakan'ın Kıbrıslı kardeşlerimize 'besleme' demeye asla hakkı yoktur. Başbakan Erdoğan, ille de bir besleme örneği ve siması arıyorsa çevresine bakması yeterlidir ve devletin kaynaklarını hortumlayan yandaşlarının tam da bu sıfata layık olduğunu açıklıkla görebilecektir. Sevsin ya da sevmesin, beğensin ya da beğenmesin, katılsın ya da katılmasın Kıbrıslı soydaşlarımızın her biri bizim için önemlidir ve onlara yönelik kötü söz misliyle sahibine ait olacaktır. Herkes bilmelidir ki; AKP'ye rağmen Kıbrıs Türk'tür ve inşallah sonsuza kadar Türk kalacaktır. Kuzey Kıbrıs, Türk vatanının ayrılmaz bir parçası olarak varlığını sürdürecektir ve oradaki soydaşlarımızın aldıkları her yardım analarının ak sütü gibi helalleridir ve bunu da sorgulamaya siyasi taşeronların hiçbir şekilde gücü yetmeyecektir. Yunanistan'a gelince 'dostum, kardeşim' diye hitap eden; ancak sıra Kıbrıslı kardeşlerimize gelince 'besleme' diyerek hakları olan yardımı çok gören AKP zihniyetinin Türklüğün alevinde yanıp kül olması inşallah yakındır. Rumlara şirin görünmeye çabalayan, Ermenilere el açan ve Brüksel kapılarında aman dileyen, Washington'dan kumanda edilen AKP zihniyetinin sonu artık gelmiştir.''