Bahçeli: Irak'ı IŞİD'e bırakıp kaçtılar, bunlar hem kel, hem fodul; Kerkük Türk'tür, Musul Türk'ün öz yurdudur!

Bahçeli: Irak'ı IŞİD'e bırakıp kaçtılar, bunlar hem kel, hem fodul; Kerkük Türk'tür, Musul Türk'ün öz yurdudur!

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Musul operasyonuna ilişkin olarak Irak yönetimine tepki gösterdi. "Türkiye'ye karşı ileri geri konuşan Haydar El-İbadi operasyonun ilk saatlerinde operasyonun başlatıldığını duyurmuştur. İbadi altını çizerek Irak'a sadece Irak ordusunun gireceğinin altını çizmiş, ülkemize durum ve statü hatırlatması yapmıştır" diyen Bahçeli, "Gerilim politikası öncelikle muhataplarını mahçup edecek, yüzlerini kızartacaktır. Musul'u birtakım çapulculara bırakan İbadi'nin komşuluk hukukuna hizmet etmediği açıktır. Bunlar hem kel, hem foduldur" ifadesini kullandı. "Boşuna söylemedik, boş yere kendimizi avutmadık" diyen Bahçeli, "Kerkük Türk'tür, Musul, Tel Afer Türk'ün öz yurdudur. Bize ne işiniz var Musul'da diyenler, ahlaklı ve utanma sahibi iseler önce kendilerinin ne aradığını açıklamak mecburiyetindedir" diye konuştu.

Bahçeli, başkanlık sistemiyle ilgili tartışma yaratan sözlerine de açıklık getirdi. "Sayın Cumhurbaşkanı fiili başkanlık yapmaktadır ve bu durum anayasaya aykırıdır" diyen Bahçeli, "Ya Cumhurbaşkanı bu fiili durumu uygulamaktan vazgeçsin, ya da bu fiili duruma hukuki boyut kazandırılarak ülkeye derin nefes aldırılmalıdır" diye konuştu. "Az bekleyin biraz daha sabredin biz şartlar oluşursa egemenliğin sahibi aziz milletimize herhangi bir sorunun çözülmesi için müracaat etmekte en ufak sakınca görmeyiz" diyen Bahçeli, "Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın. MHP parlamenter sistemin revize edilip reformundan yanadır. Türk milletine güveniyorum, AKP'nin anayasa hazırlığını TBMM'ye getirmesi halinde sağlıklı ve makul bir netice alacağına yürekten inanıyorum" ifadesini kullandı.

Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle:

Tarih boyunca şehit ve gazilerimizin eşsiz ve emsalsiz fedakarlıklarıyla Türk vatanı maddi ve manevi korumaya alınmıştır. Gök delinmedikçe, yer yarılmadıkça ilimizi ve töremizi bozmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Türk titreyip kendine döndüğünden beri korkak farelerin sığınacak ağaç kovuğu aramaktan başka çaresi olmamıştır. Önüne geleni kapan, ardına geleni tepen, işine geleni öven, gelmeyeni döven, sütü ve soyu karmakarışık olanlar milletimizi anlayamayacak, anlasalar bile itiraf edemeyeceklerdir. Türk milletinin duruşu malul çevreleri tedirgin etmiş, vahşi arayışlara yönelmiştir. Türk deyince yüzü asılan, eli ayağına dolaşan batılın bekçileri, küfrün yedekleri ölüm kusmak, fitne yapmak için adeta yarış içine girmişlerdir. Bunlar zulmü egemen kılmak maksadıysa Türk'ü yaylım ateşine tutmaktan vazgeçmemişlerdir. Şu gafilliğe bakınız ki terörle tükeneceğimizi sanıyorlar. Bedenlerimizin yere serilmesiyle vatanın yerle yeksan olacağını hesaplıyorlar. Bu nedenle insani değerlerini tamamen aldırmış, kan içici piyonlarıyla durmadan saldırıyorlar. Çok şükür bu aziz milletin şehitler tepesi boş değildir, ve toprak yatacak erleriyle ilelebet vardır. Bir hilal uğruna rahmete uzanan vatan evlatları oldukça Türkiye sapasağlam duracaktır.

Elbette gelen şehit haberleri yüreğimizi sağlamaktadır. Terörizmle mücadele süreci ne kadar acı ve yüksek maliyetli olsa da dayanacağız, düşman kuşatmasını Allah'ın izniyle yaracağız. Terörizmin panzehiri birlik ve dayanışmanın diri tutulmasıdır. Türk milletini bölme, Türk vatanını bölüşme hayalini kuranların hevesi kursaklarında kalacaktır. Bir kez daha şehitlerimize Cenab-ı Hak'tan rahmet diliyorum. Halen tedavi altında bulunan kardeşlerimize acil şifalar temenni ediyorum.

Türk milleti aslından, neslinden, kökünden kopmayacak, koparma çabasında olanlara asla göz açtırmayacaktır. 

 

"Halep emniyette değilse, Antep ve Hatay elbette tehdit altındadır"

 

Ülkemiz beka düzeyinde risk ve tehditlerle karşı karşıyadır. Türkiye'nin içinde bulunduğu geniş topraklar diken üstündedir. Küresel senaristlerin yoğun uğraşlarıyla Ortadoğu kilitlenmiştir. Etnik kamplaşma, bölgeyi geniş bir kıyıma sürüklemektedir. 

Suriye metruk bir tekne gibidir. Bu teknenin dümeni bozuk, yakalandığı fırtına azgındır. Halep kan ağlamaktadır. İnsani yardım konvoyları, hastaneler, masum canlar hedef alınmaktadır. Ateşkes sağlanmazsa Halep imha olacaktır, devasa bir kültür medeniyeti adeta ölüme terk edilmiştir. Halep'in baskı ve zulümden kurtulması hem kardeşlik hem hassasiyetler gereğince acil ve zorunludur. Meseleye bakışımız yabancılarınki gibi olmamalıdır. Çünkü Halep'in kader çizgisiyle Anadolu'nun istikbali ayrı ve uzak değildir. Kaderimiz örtüşmekte, yollarımız kesişmektedir. Halep tehlikedeyse Gaziantep, Hatay tehlike altındadır. 911 kilometrelik sınırımız olan Suriye'nin 6 yıla yaklaşan iç savaş ortamı ülkemize az ya da çok tesir etmiştir. Türkiye'nin kontrolsüz savrulmalara müdahil olması kaçınılmazdır. Tam tersi bir durum ülkemizi daha da pasif hale sokacak, cinayet oyunlarına karşı savunmasız bırakacaktır.

Dünyanın bir ucundan kalkıp gelen ülkelerin Türkiye'nin çağrı ve taleplerine kulak tıkaması işgüzarlıktır. Komşu ülkelerimizin geleceğini tayin yetkisini kendilerinde gören aymazlar, Müslümanların canına, ırzına kast eden cahiller abidesidir. Huzur içinde bulunan coğrafyalara kanlı ambargolar koyan ülkelerin sahtelikleri bardağı çoktan taşırmıştır. Bunlar İslam alemine fitne aşılamıştır. Özgürlük ve demokrasi çığırtkanları önce ortak değerlerimizi benimsemizi ertelenemez bir ihtiyaçtır. İslam toplumlarının Haçlı projelerinin istilasından kurtulup belini doğrultması elzem hale gelmiştir. Türkiye'nin çevresinden kendini soyutlamasının doğru olmadığı gibi mümkün de değildir. Tarihin ve coğrafyanın milletimize yüklediği sorumluluklar vardır.  Bu sorumluluklar ABD istedi, Almanya buyurdu, Fransa zorladı diye kesinlikle ihmal edilmeyecek, yol sayılmayacaktır.

 

"Irak'ı IŞİD'e bırakıp kaçtılar; bunlar hem kel, hem fodul"

 

Politik dinamitlerin çarpıtılması, çiğnenmesi, başka başkentlerin alanına paldır küldür girilmesi sadece komşu ülkelerle ilişkimizin kesilmesine neden olmayacak, daha fenası bize bir vatan kaybettirecektir. Kurucu kahramanların yüzyıllardır devam edegelen sancılı bir geri çekilme tavrına son vermek, sınırı çizmek için Misak-ı Milli'yi kaleme aldıkları bilinen bir gerçektir. Türkiye bu şuura sahip olduğu müddetçe Şam'daki gelişmeleri izleyecek, Musul-Kerkük sevdasından ödün vermeyecektir. Mekke'de vurdular, Sakarya'da dirildik. Yemen'de durdurdular, Dumlupınar'da yola koyulduk. Kanadımızı kırdılar, taarruzla cevap verdik. Trablusgarp'ı Trabzon'dan ayrı görmedik. Hayallerimiz bir oldu, özlemlerimiz bir. Böylece yakın coğrafyalardaki her dağa, her caddeye izlerimizi kazıdık. Türk'ün adını yazdık. Buraları vatan bildik, vatan yaptık. Ne varki hüzünlü bir şekilde kaybettik. Umutları yarım bırakarak ecdadımızın hedeflerini kalbimize iliştirip milli hafızalara naklederek Anadolu yollarına düştük. Cehalet çukurunda tepinenlerin bu hakikatleri anlamasını da ümit etmiyoruz. İfadelerimizi millet sahiplensin, ülkeyi yönetenler bilsin. Bize yetecek maksadımız inşallah hasıl olacaktır. Bu vesileyle tekrar ediyorum. Anlamlandırmakta güçlük çekenlere hatırlatıyorum; Misak-ı Milli mülk-ü millettir. Millet ise Türk'tür. Uzun bir süredir devamlı gündemde tutulan Musul operasyonu dün sabaha karşı devreye alınmıştır. Musul'un IŞİD tarafından işgali 6 Haziran 2014'te başlamış 5 gün içinde de tamamlanmıştır. Türkmenlerin yuvası istila edilmiştir. 2 yılı aşkın süredir Musul canilerin kontrolündedir. Bayraklarında siyahlık kadar ruh ve vicdanları kararan teröristler Musul'a kast etmiştir. Dün ilan edilen askeri hareketle temizlik için düğmeye basılmıştır. Türkiye'ye karşı ileri geri konuşan Haydar El-Ebadi operasyonun ilk saatlerinde operasyonun başlatıldığını duyurmuştur. Ebadi altını çizerek Irak'a sadece Irak ordusunun gireceğinin altını çizmiş, ülkemize durum ve statü hatırlatması yapmıştır.

Gerilim politikası öncelikle muhataplarını mahçup edecek, yüzlerini kızartacaktır. Musul'u birtakım çapulculara bırakan İbadi'nin komşuluk hukukuna hizmet etmediği açıktır. Bunlar hem kel, hem foduldur. 

 

"Kerkük Türk'tür; Musul Türk'ün öz yurdudur!"

 

Açılan üç cepheden IŞİD kıskaca alınmıştır, operasyonun kritik üssü olan Zerdek dağında ABD'li askerler peşmerge ile savaşa katılmaktadır ABD'li askerler IŞİD hedeflerini obüsleriyle vurmaktadır. IŞİD ise boş durmamış, savaş uçaklarının görüş açısını kapatmak amacıyla hendeklere ham petrol döküp ateşe vermiştir. Bunlar oluyorken Musul'un doğusunda operasyona giden konvoya düzenlenen intihar saldırısı sonucunda 70 Iraklı asker hayatını kaybetmiştir. Saklamaya yer yoktur, Musul operasyonunun başını ABD çekmektedir. ABD ile İran arasında yapılan anlaşmaya göre PKK'lı teröristlerle birlikte Haşdi Şaabi ile operasyona katılacakları iddia edilmiştir. PKK'nın Musul operasyonunda ne işi vardır, Türkiye'ye nasıl bir mesaj vermektedir. Irak kendi topraklarındaki terör örgütlerini görüp Türkiye'ye nasıl gelme demektedir. Ebadi'nin yolu yol değildir. Mantığı tıpkısıyla celladına bağlanmış bir köleden farklı değildir. Türkiye'nin yardım uzattığı Ezilerin sırtımızdan vurduğunu görmemek için kör olmamız gerekmektedir. Ebadi kimin hesabına çalışmaktadır. Türkiye'yi Musul'dan uzak tutma gayretleri, ne ya da kimlere hizmettir. Başika'ya TSK davet edilirken bir şey yoktu da şimdi mi oldu. Başika beka noktamızdır, dönüş yapmak kabus demektir. Yıllardır Irak'tan kaynaklaranan terörist saldırılar çok sayıda şehadete neden olmuştur. Ebadi ister kabul etsin ister etmesin büyük devlet olmanın haysiyeti bunu gerektirmektedir. Türkmenler katliama maruz kalırken Irak ne yapıyor, neyle meşgul oluyordu? Musul üzerinden yürüyen mücadelenin sadece IŞİD'i kovmak olmadığını herkes bilmektedir. Musul'daki etnik yapının bozulması bölgeyi tamamen ateşe atacaktır. Ülke olarak güvenliğimizi ve toprak bütünlüğümüzü tesadüflerin akıbetine bırakamayız. Türkmen elini çaresizliğe terk edemeyiz, etmemeliyiz. Boşuna söylemedik, boş yere kendimizi avutmadık. Kerkük Türk'tür, Musul, Tel Afer Türk'ün öz yurdudur. Bize ne işiniz var Musul'da diyenler, ahlaklı ve utanma sahibi iseler önce kendilerinin ne aradığını açıklamak mecburiyetindedir. Türkiye'nin Irak'ın toprak bütünlüğüne saygılıdır ancak bir süre sonra BM'nin ön gördüğü şekilde göç başladığında ne olacak? 

Diplomasinin tüm yolları mutlaka kullanılmalıdır. Musul operasyonundan hemen önce Genelkurmay Başkanı'nın hamleleri yerindedir. Girişimler ümit vericidir. Ankara ile Bağdat arasında gerilen ilişkilerin düzeltilmesi en samimi dileğimizdir. Bunun dışında bir arayışımız bulunmamaktadır. Bizim Irak ve Suriye'deki varlığımız toprak kazanma, coğrafi alanımızı büyütmek değil, beka ve güvenliğimize yönelen tehlikeleri engellemektir. IŞİD en çok Türkiye'ye saldırmaktadır. Bu cinayet örgütünün alçakça saldırıları tüm Türkiye'yi yasa boğmaktadır. Geçtiğimiz pazar günü Gaziantep'te yaşanan tiksinti verici canlı bomba eylemi bunun en güzel örneğidir.

Cumhurbaşkanı Misak-ı Milli hatırlatması yapmıştır ki hakkı vardır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Misak-ı Milli sınırını "Bu hudut, İskenderun Körfezi güneyinden Antakya’dan Halep ile Katma istasyonu arasında Cerablus Köprüsü güneyinde Fırat Nehri’ne mülaki olur, oradan Deyrzor’a iner, badehu şarkta temdit ederek Musul, Kerkük, Süleymaniye’yi ihtiva eder İşte! Mîsâk-ı Millî hududumuz budur!" demiştir. Musul Türk diye inler, her gün şakır şakır gözyaşı dökmektedir. Elin Teksaslısı girecek, biz giremeyecek miyiz? Biz üst akıl falan tanımayız, üstü altı bilmeyiz. Aklı olan varsa ya göle kaçsın ya da kendisine saklansın. Belki ihtiyaç duyulacaktır, tavsiyemiz budur. Aksi taktirde Kartal Pençesini heyecanla hatırlatırız.

Fırat Kalkanı harekatının 56. günündeyiz. Ana hedefin El-Bab'a kadar inmek olduğu bizatihi Dışişleri Bakanı tarafından ilan edilmiştir. ÖSO, Suriye'nin stratejik önem taşıyan Dabık köyünü kontrol altına almıştır. Memnuniyetle ifade etmek isterim ki 90 kilometre boyunca IŞİD unsurları temizlenmiştir. Mümbiç'e YPG/PYD'lilerin girmeyeceği hususunda söz verenlerin, sözlerini çiğnedikleri açıktır. ABD'nin YPG/PYD ile irtibatı kesilmeden IŞİD'e yönelik yürütülen operasyonun kalıcılığı olmayacaktır. Düşmanımın düşmanı dostumdur felsefesi bizim bilmediğimiz, sakat bir bakıştır. Terör örgütleriyle düşüp kalkmak bir NATO ülkesine asla yakışmayacaktır. ABD'nin YPG'yi pis işlerine koşturması haysiyete sığmamaktadır. Terör örgütlerinin iyisi kötüsü olmaz, insanlık vicdanında bunun tam karşılığı cinayeti azmettirmektedir. ABD'nin ülkemizi terör örgütleriyle aynı kefeye koyma anlayışından sapması ülkemize menfaat sağlayacaktır.

 

"Başkanlık için millete gitmekte bir sakınca yok"

 

Yeni anayasa yaptığım değerlendirmeler hafta boyunca tüm yönleriyle tartışılmıştır. Referanduma yeşil ışık yakmadığımız herkesin gündemini işgal etmişlerdir. Anlam krizi yaşayan biçareler yine kendilerini belli etmişlerdir. Leb demeden leblebiyi anlayan ileri zekalılar demediğini bırakmamıştır. İtham ve itiraf oklarını pervasızca fırlatmışlardır. Biz ne dediğimizin bilincindeyiz, dedim ki "Türkiye'de fiili bir durum var, bu çözülmeli. Ülke yasa ve anayasaya uygun değildir suç işlenmektedir. Ya cumhurbaşkanı fiili başkanlık uygulamasından vazgeçsin ya da fiili durumun hukuki boyut kazanabilmesinin yol ve yöntem kazanmasıdır" bunu anlamayan varsa yeni baştan alfabeyi öğretir gibi anlatmaya varım. Diğer yandan "AKP'nin başkanlık sistemiyle ilgili inadı sürecekse o zaman karşımıza iki seçenek çıkacaktır" yorumunu yaptım. Anayasa hazırlığı varsa TBMM'ye getirmelidir. Sanıyorum bu ifadelerin anlaşılmayan bir yönü yoktur. "Bu anayasa değişiklik teklifi genel kurulda ya 367 sınırını aşarak kanunlaşacak ya da 337 eşiğinde kalarak referandumda sunulacaktır" dedim. Bunun üzerine sırayla saldıranların ağzından öylesine suçlamalar duyuldu ki şaşırmamak imkansızdır. AKP'nin koltuk değneği, yedek lastiği, kurtarıcı meleği dediler. Bindiğimiz dalı kestiğimizi uydurdular. İhanetle verkaça girdiğini unutup AKP'ye pas verdiğimizi dillendirdiler. Arka kapısı diplomasisi yürüttüğümüzü söylediler. Dilenci gibi karşımıza dikilenler denize düşüp yılana sarılmadılarsa kesinlikle hakaret ve hezeyanın dibine batmıştır. ahmak ata binerse bey oldum sanırmış. Şalgam aşa girerse yağ oldum sanırmış. Bunlarınki tam da budur. Bu şahıslara tavsiyem, söz biliyorsanız söyleyin inansınlar. Bilmiyorsanız susun alayınızı adam sansınlar. MHP'nin ne dediği bellidir. Hükümet sistemi üzerinde yapılan tehlikeli oynamalar rejim krizine dönüşebilecektir. Ya fiili durum düzelsin evli evine dönsün. Ya da fiili durum hukuki boyut kazanarak hukuksuzluk son bulsun. Biz millete gitmekten korkmayız, millet neye karar verirse baş göz üstüne diyerek gereğini yaparız. CHP niye celalleniyor, niye rahatsız oluyor. Kuytu köşelerde PKK ile fiskos yaparken biz bir teklifle gelince mi kıyamet kopuyor.

Hem kaçma hem davul çalma siyasi ahlaka sığar mı. 15 Temmuz'dan sonra başka bir Türkiye tablosuyla karşılaştığımızı üstüne basa basa belirtiyoruz. Hukuksuzluğun bir devlet kaybına neden olduğunu biliyoruz. CHP'li sözcülere, saldırgan zevata ne desek boştur. Akılsız başa söz neylesin? CHP ve yandaşları düğüne giderler zurna beğenmezler. Hamama girerler kurna beğenmezler. 

Az bekleyin biraz daha sabredin biz şartlar oluşursa egemenliğin sahibi aziz milletimize herhangi bir sorunun çözülmesi için müracaat etmekte en ufak sakınca görmeyiz. Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın. MHP parlamenter sistemin revize edilip reformundan yanadır. Türk milletine güveniyorum, AKP'nin anayasa hazırlığını TBMM'ye getirmesi halinde sağlıklı ve makul bir netice alacağına yürekten inanıyorum.