MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Zillet ittifakı bir beka sorunudur. Bir güvenlik tehdididir. Milli birlik ve kardeşliğimize, iç huzur ve barış ortamımıza kurulmuş kanlı ve kalleş bir pusudur. Kılıçdaroğlu, zalimlerin Truva atıdır. Bu zillete tahammül etmek, göz yummak, ön açmak Türkiye için tarihi haklarından vazgeçmek demektir. LGBT ittifakına milli ahlakımızla, milli varlığımızla direnip inşallah rezil oyunu bozacağız” dedi.
Bahçeli, TürkGün gazetesinin sorularını yanıtladı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun LGBT sempatisinin yeni olmadığını belirten Bahçeli, "İyi Parti’nin içinde bile LGBT destekçileri var ve biliniyor. Kılıçdaroğlu’nu destekleyenler LGBT’ye özgürlük çağrısı yapmadı mı? Yeşil Sol Parti seçim beyannamesine bunu almadı mı? Aldı. Her şey ortada. Saklayacak, gizleyecek ve üzerini örtecek bir şey kalmadı” diye konuştu.
Bahçeli, şunları kaydetti:
"Ne hazindir ki, aramızdayken MHP’de arayıp da bulamadıklarını, şimdilerde HDP ve PKK’nın kapısında bulduklarını zannedenler vahim bir yanlışın, iflah olmaz bir yozlaşmanın pençesindedir. Bu siyaset arazlı, ayıplı ve değersiz bir siyasettir. Milletine sevdalı bir saftan bebeklere kurşun sıkan canilerin tarafına geçmek olsa olsa tuhaf bir cinnet hali, tufeyli bir akıl tutulması, pespaye bir tutsaklıktır. Şahitlerimizin katilleriyle sarmaş dolaş olanları kul affetse bile Allah affeder mi? İhaneti herkes unutsa bile Türkiye sevdalıları hiç unutur mu?
İyi Parti’nin HDP’yle, bölücü terör örgütüyle emel ve hedef birlikteliğine ahlak ve vicdan sahibi hangi insanımız anlayış gösterir? Ülkücü kimliğini yere düşürüp üzerinde tepinenlere ne demeli? MHP’yi PKK’ya değişenleri nasıl izah ve ifade etmeli? Bu kadar devşirilmiş bir siyasetin ülkemize sağlayacağı en küçük bir şeyden bahsetmek akıl karı mı? Ya CHP’yi nasıl tarif edelim? Aziz Atatürk’ün partisini bölücü teröre rehin bırakanları nasıl tanımlayalım? CHP’yi Kandil’in mağara deliklerine İP’le bağladılar. Bağlayanlar Türk ve Türkiye düşmanları, buna boyun eğenler CHP’nin bugünkü çürümüş yönetimi. PKK’lı Sabri Ok, 'PKK’nın altılı masaya verdiği desteğin normal olduğunu' ileri sürüyor. Çünkü masanın altındaki gizli ortaklardan birisi de PKK’dır. Hıyanet sabitleşmiş ve somutlaşmıştır.
PKK’lı terörist Murat Karayılan, '14 Mayıs’ta sadece cumhurbaşkanı değil, sistem de değişecek' diyor. Kuşkusuz halt ediyor. Saklandığı inden bakınca Türkiye’yi kendi gibi görüyor. Bir başka terörist Duran Kalkan, CHP’ye, İyi Parti’ye her türlü desteği vereceğiz diyor. Yine bir diğer PKK’lı terörist Bese Hozat aynen şunu söylüyor: 'Biz HDP’nin Millet İttifakı’nı destekleme tutumun değerli, önemli ve anlamlı buluyoruz. Seçim süreciyle birlikte güçlü bir mücadele yürütülürse bu faşist iktidar 14 Mayıs’ta yıkılacaktır'. Terörist Sırrı Sakık durur mu, o da bu aralar nefretini kusuyor. Geçen günlerde şöyle konuşmuş: 'Biz üç-beş bakanlık pazarlığı peşinde değiliz. Biz bu sistemi değiştireceğiz. Bizim küçük hesaplarımız yok, 100 yıllık cumhuriyeti değiştireceğiz'. PKK’lıların bu çıkışlarına karşılık ne CHP’den ne de İyi Parti’den hiçbir itiraz gelmedi. Rahatsız olmadılar. Bilakis bıyık altından güldüler. CHP’nin PKK’yla ve HDP’yle birlikteliği tescillendi.
İyi Parti’nin ve diğer zillet partilerinin PKK’yla ve HDP’yle eylem ve hedef ortaklığı alenileşti, pekişti. Bir tek İyi Partili bir milletvekili vicdanının sesine kulak verip cesaret gösterdi, mertçe tepkisini dile getirdi ve partisinden istifa etti. Kumar masası olan altı partili masa resmen yedili masaya döndü. İki belediye başkanıyla birlikte 7+2 formatına büründü. Bunlar mı ülke yönetecek? Bunlar mı dertlere çare olacak? Bunlar mı sorun çözecek? Bunlar mı Türkiye’yi büyütecek? Deli saçması bir beklenti. Kukla Cumhurbaşkanı adayıyla sayısı her gün artan muhtemel Cumhurbaşkanı Yardımcıları siyaseti kirletiyor. Kimliksiz siyasetçiler at koşturuyor. Kılıçdaroğlu, ne dediğini bilmiyor. Ağzından çıkanları kulağı duymuyor.
Terörist Demirtaş’ı, Soros’cu casus Kavala’yı, KHK’lıları serbest bırakacağım diyor. Hukukun üstünlüğü amir ve amil iken bir siyasetçi böyle bir şeyi nasıl söyler? Adalet bunun neresinde? Suçluları affetmek ancak despotik ve otokratik yönetimlere has bir çarpıklıktır. Kılıçdaroğlu demokrasiye ve hukuka cephe almıştır. Bu durum korkunç bir ilkelliktir. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Zillet ittifakı zifiri karanlık içinde. İstanbul belediye başkanı şehrini terk etmiş, fellik fellik dolaşmaya başlamıştır. Utanç verici bir tablo karşımızdadır. Dünyanın en büyük Türk kenti başıboştur. Yüzüstü bırakılmıştır. Emanete ihanet edenlerden milletimize ve ülkemize hayır gelmez. İstanbul’a ve Ankara’ya sırt çeviren belediye başkanlarını, onları dolduruşa getirip küçük siyasi hesaplarına alet eden ve Kılıçdaroğlu’na potansiyel mevzi kazan İyi Parti Başkanı'nı millet hoş görmeyecek, bedelini de misliyle ödetecektir. Zillet ittifakının gemisi su ala ala batmaya başlamıştır. PKK’nın ve FETÖ’nün emperyalist talimat ve tavsiyeli can simitleri, fitne ve hıyanet filikaları hiçbirini kurtarmaya yetmeyecektir."