MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Amerika'yı Kristof Kolomb değil, Müslümanlar keşfetti" iddiasını dillendirirken sarfettiği, "Küba'daki o dağa cami yakışır" sözlerine destek verdi. Bahçeli, "Elbette cami müslümanların görkem ve güzelliği olarak her yere yakışır. Merakımız Erdoğan'ın hangi kabahatini kapatmak için böyle bir girişimi alet edeceğidir" diye konuştu.
"Dersim İsyanı’na gösterdiğim tepkiden dolayı bazılarının tazminat davası açtığını görüyorum" diyen Bahçeli, "Bunlardan bir tanesi 4.9 kuruştur. Ben 4.9 kuruşluk bütçemi ayırdım dileyen varsa peşin peşin ödemeye varım" diye belirtti.
Türkiye'nin G20'de yolsuzlukla mücadele dönem başkanlığına da değinen Bahçeli, "G20 dönem başkanlığı sırasında yolsuzlukla mücadele edeceğinize önce gizlediğiniz rüşvetçileri yargıya teslim ediniz" ifadesini kullandı.
Bedelli askerliğe yeşil ışık yakan Bahçeli, "İlke olarak askerliğin bir bedeli asla yoktur. Ancak askerlik çağını geçmiş yüz binlerce vatandaşın çağrısına ilgisiz kalmak çok makul da olmayacaktır" dedi.
Bahçeli, partisinin grup toplantısında milletvekillerine ve toplantıyı izlemeye gelenlere seslendi.
Bahçeli'nin açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Saray'a kurulan zihniyet, Kristof Colomb'un bir camiden bahsettiğini söylemiştir. Elbette cami müslümanların görkem ve güzelliği olarak her yere yakışır. Merakımız Erdoğan'ın hangi kabahatini kapatmak için böyle bir girişimi alet edeceğidir. Aziz Peygamberimiz yeryüzü bana mescit kılındı diyerek ibadetin mekanlar üstü olduğunu söylemiştir. Atatürk büstüne itiraz etmeyen Küba camiye de itiraz etmeyecektir. Erdoğan kasalardaki milyardan bir kısmını Küba'ya cami yaptırma projesine bağışlasın. Her sıkıştığında imam hatip başörtüsü cami istismarına başvurmasın. Biz Türkiye yanıyor diyoruz Erdoğan Küba'ya cami diyor. Biz işsizlik var diyoruz Erdoğan başörtülü bacıma saldırdılar diyor. Biz Kaçak Saray haramdır diyor Erdoğan az durun cami de yaptıracağız diyor. Çiftçi ne olacak diyoruz, Erdoğan imam hatip okulları aslında bir düşüncenin isyanıdır diyor. Biz hırsız var, yolsuzluk diz boyu, rüşvet sel gibi diyoruz, Erdoğan inanıyorsanız kazanacaksınız diyor. Biz İranlı karaparacı bakanları rüşvete bağlamış diyoruz, Erdoğan İranlıya laf yok o hayırseverdir diyor. İnkar ile gerçekler saptırılabilir ama bunun sonsuz olmadığı bugüne kadar görülmüştür. İranlı adamın özel kuryesi komisyona İranlının bütün karanlık sırlarını anlatmıştır. İranlı zevatın İsviçre'den yılda 1 milyon liralık saat aldığı da tescillenmiştir. Koluna 700 bin liralık saat takan vicdansız Bakan bu gelişmelere ne diyecektir?
Erdoğan'ın halefi ve bakanlar kurulundaki özel sekreteri Davutoğlu yolsuzluğa karşı mücadele edeceğini söyledi. AKP'nin burada yalan söylediğini biliyoruz da diğer ülkeleri enayi yerine koyduklarını bilmiyorduk. G20 dönem başkanlığı sırasında yolsuzlukla mücadele edeceğinize önce gizlediğiniz rüşvetçileri yargıya teslim ediniz. Villada eritilemeyen soygun hasılatını anlatın. Kokuşmuşluğun ucu nereye dayanıyorsa bağımsız yargının önünü açın.
Biz burada sizin halinize ülkemiz olarak acıdık da siz hiç mi idrak edemediniz. Hakikaten yolsuzluk stratejisi geliştireceksen önce 17-25 Recep'ten başla ki attığın taş ürküttüğün kurbağaya değsin.
Kendinizi kandırabilirsiniz, etrafınızı menfaat vaatleriyle uyuşturabilirsiniz ama Türk milleti artık size kanmayacaktır. Başbakan'ın yolsuzluk stratejisi ile ilgili sözleri sanırım hava değişiminden kaynaklı bir bilinç kaybından başka bir şey olmasa gerektir.
Bedelli konusunda lazım gelen desteği esirgemedik. Ancak değişik nedenlerden dolayı başvurular tahminlerin altında kaldı. İlke olarak askerliğin bir bedeli asla yoktur. Ancak askerlik çağını geçmiş yüz binlerce vatandaşın çağrısına ilgisiz kalmak çok makul da olmayacaktır. Bizim bedelli ile ilgili görüşlerimiz hiç değişmemiştir.
TSK'nin ikaz ihtiyaç imkan ve kapasitesi belirleyici olmalı. Vatan savunmasını aksatacak moral çöküntüye sebep olacak gelişmelere izin verilmemelidir. TSK'nin caydırıcılık vasfının gölgelenmemesi lazım. Askerlik süresi savunma ihtiyacına göre yeniden belirlenmelidir. MHP, bedelli askerlik konusu TBMM'ye gelirse mesafeli durmayacaktır
Davutoğlu aynen Erdoğan gibi Esad ile yatmakta Esad ile kalkmaktadır. ABD'nin Suriye politikasında bir değişiklik olmamasına karşın Başbakan bizim tezimize yaklaştılar diyerek temelsiz açıklamalar yapmaktadır. Davutoğlu G20 toplantısında Obama'nın masasında oturmayı ayrıcalık olarak mı görmektedir. Esad teröristtir de IŞİD, PYD, PKK kırlarda bayırlarda çiçek toplayan karıncadan bile sakınan sevgi kelebekleri midir? Sorun Esad değil sorun emperyalizmin sömürgeciliğidir. Düne kadar Esad'a kardeşim diyenler o tarihlerde aklınız neredeydi? Esad ve babası kan dökmüyor muydu? Erdoğan ve Davutoğlu'nun bütün iddia ve önermeleri sıfırı tüketmiştir. Türkiye bu politikalarla daha fazla yönetilemez. Gidişat felakettir. Erdoğan ve Davutoğlu ABD'den rol kapmak için haysiyetini iki paralık etmektedir.
Muhalefetin projesi var mı diyenlere söylüyoruz, bizim en büyük projemiz güvenli, huzurlu ve barış içinde bir vatan vaat etmemizdir. Ülkeyi nasıl bir hale getireceğimizi 1 yıla kalmaz her kes görecek.
Çözülme süreci tüm rezilliklere rağmen devam etmektedir. AKP ve PKK işbirliği bütün yönleriyle gün ışığına çıkmıştır. PKK'lılara özel misafir muamelesi yapılmaktadır. Araç yakan yol kesen hainlere kahredici bir suskunluk gösterilmektedir.
Şehadetle ihanet gaziyle terörist lügatlarda yer değiştirmiştir. Irak ve Suriye'deki gelişmelere paralel ilerleyen vahim süreç ABD'nin Ortadoğu sınırlarının değiştirme projelerine yaramaktadır.
Bu olaylar karşısında saklanacak hiçbir şey kalmamıştır. Ne hainlerde bir teslimiyet hissi vardır ne de bunları kucaklayan başbakan ve cumhurbaşkanında utanma emaresi görülmektedir.
On yıllardır ülkemizi yoran terör örgütünün sonlandırılmasının şartları bellidir. AKP PKK’nın tuzağına bile bile düşmüş terörist taleplerin takvim ve yol haritasına bağlamıştır. Bu çözüm nedir ve neleri kapsamaktadır. AKP neleri gözden çıkarmıştır.
Son gelişmeler karşısında silahı kimin bırakacağını anlayan var mıdır? Terörle pazarlıklar AKP’nin eseri ve çözülme sürecinin tipik sonucudur. PKK’nın teslim alınmasını değil AKP’nin ülkemiz sınırlarında teslim alındığını gösteren ihanet tablosudur. Elbette terör son bulması şiddet ortadan kalkmalıdır. Bunun aksini söylemek mümkün değildir. Ancak silahla dağa çıkan teröristlerin bütün taleplerini silahsız çözeceklerini söylemek dünyada görülmemiştir.
PKK’nın ve uzantıların bütün hedefleri AKP tarafından temsil edilmektedir. Böyle sonuçlanacaksa 1984 yılında ilk silahlı eylem başladığında ordu sevk etmeye ne de Mehmetçiğin emeğine gerek olmazdı. Böylece 30 yılda kayıplarımız olmazdı.
Hükümetin hesabı ortadadır. Teröristlere siyasi af çıkartılacak. Özerlikle ilgili çalışmalar tamamlanacaktır. Bölücü teröristle Kobani bahanesiyle Türkiye’yi aleve verirken millet iradesi ile iktidara gelen parti pazarlığa devam etmiştir.
Geçmişte tutulan yol yanlış ise bugün tutulan yolun doğru olduğu güvencesini kim verecektir. Kan ve intikam peşinde değiliz ancak yapılanlar karşılıksız mı kalacaktır. Başbakan’ın Dersim ime Kerbala’yı özdeşleştirmesi ne hale geldiğimizin göstergesidir. Bugünün teröristleri neyse Dersim İsyanı’na katılanlar aynısıdır. Devlete kafa tutanların geçmişteki akıbeti bellidir.
Dersim İsyanı’na gösterdiğim tepkiden dolayı bazılarını tazminat davası açtığını görüyorum. Bunlardan bir tanesi 4.9 kuruştur. Ben 4.9 kuruşluk bütçemi ayırdım dileyen varsa peşin peşin ödemeye varım. Biz bu vatanı milleti tazminat ile almadık hibe yolu ile kazanmadık. Masalarda bulmadık bu yollarla da vermeyeceğiz.