Bahçeli: Muhtarlarımızı kaçak sarayın nöbetçi alkışçısı şeklinde kullanan ucuz ve sinsi bir akıl devrededir!

Bahçeli: Muhtarlarımızı kaçak sarayın nöbetçi alkışçısı şeklinde kullanan ucuz ve sinsi bir akıl devrededir!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın muhtarlarla yaptığı toplantıları eleştiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Üzülerek izliyorum; muhtarlarımızı davet eden, kaçak sarayın nöbetçi alkışçısı şeklinde kullanan kurnaz, ucuz ve sinsi bir akıl devrededir" ifadelerini kullandı.

"Muhtarlar oturduktan sonra birisi geliyor, ona buna saldırıyor, yalan konuşuyor; sonra arada bir söze girmeler, laf atmalar, hepsi tiyatro!" sözleriyle isim vermeden Cumhurbaşkanı'nı eleştiren Bahçeli, "Muhtarlarımız, siyasi çıkar uğruna başkalarının yazdığı kirli senaryolarda oynamayacak kadar şahsiyet, asalet ve şeref sahibidirler" diye devam etti.

 

"Maşayı tutan eli merak eden, arayan ise hiç görülmüyor"

 

102 kişinin hayatını kaybettiği Ankara katliamının faillerinden birinin kimliğinin açıklanmasına da değinen MHP Genel Başkanı, "Katilin kimliğini araştırıyorlar kartvizitinde yazan örgüt isimlerini soruşturuyorlar. Maşayı tutan eli merak eden, arayan ise hiç görülmüyor" dedi.

Kişisel Twitter hesabından gündeme dair açıklamalarda bulunan Devlet Bahçeli, şunları söyledi:

"Huzurumuz titrek bir mumun, isli bir gaz lambasının yaydığı silik ve sönük ışığa döndü. Bir adım sonrasını göremiyoruz, geleceğe bakamıyoruz. Beka derseniz, o yoğun bakımda. Toplumsal güven ise ağaçsız yamaçlardan sel sularıyla kayıp gelen toprak gibi, yani tam bir erozyon hali. Türkiye şiddet ve vahşet girdabına kapıldı. Yılların ihmali, gaflet ve ihanetiyle bu cennet vatan cinnet ve cinayet istikametine savruldu. Varlığımızdan intikam için bomba kuşanıyorlar, ruh ve kültür kökümüzden rövanş almak için fitneye bürünüyorlar. Peki, sorumlu kimdir? 

 

"Türkiye yanıp yıkılırken, kaçak ve karanlık sarayda yeni bir muhtarlar seansı düzenlendi"

 

Katilin kimliğini araştırıyorlar kartvizitinde yazan örgüt isimlerini soruşturuyorlar. Maşayı tutan eli merak eden, arayan ise hiç görülmüyor. Türkiye yanıp yıkılırken, canlı bombalar at oynatıp gemi azıya almışlarken kaçak ve karanlık sarayda yeni bir muhtarlar seansı düzenlendi.

Üzülerek izliyorum; muhtarlarımızı davet eden, kaçak sarayın nöbetçi alkışçısı şeklinde kullanan kurnaz, ucuz ve sinsi bir akıl devrededir. Muhtarlık 19 Ekim 1829’da kuruldu. Yani neredeyse iki asırdır idari teşkilatlanmamızın ayrılmaz bir parçası; peki layık olduğu seviyede mi? Kaçak saraya gitsin gitmesin, her muhtarımızdan özellikle ricam, kürsülerden duydukları yalan nutuklarına değil kendi durumlarına bakmalarıdır. 

Muhtarlarımızın, 5490 Sayılı Kanun çıktıktan sonra, yeşeren nakil belgesiyle ilgili sıkıntılarını konuşan var mı?  Etkisizleşen, yetki itibariyle eriyen, kaçak sarayın kapalı salon toplantılarında kullanılan muhtarlarımızın şikayetlerini dert eden var mı? 20 bine yakın muhtarımız emekli değildir ve aldıkları 870 liralık maaşın 440 lirasını Bağkur’a pirim olarak yatırmaktadırlar. Bu hak mıdır?  Muhtarlıkların elektrik, su, doğalgaz gibi giderlerini kim ödüyor, nasıl ödüyor; bu faturalara katlanan muhtarlarımızın nasıl geçiniyor? Tüm muhtar kardeşlerime sesleniyorum; maaşlarınızı 1400 liraya çıkaracağız, ihtiyar heyetine 150 lira huzur hakkı vereceğiz.  

 

"Muhtarlar oturduktan sonra birisi geliyor, ona buna saldırıyor, yalan konuşuyor..."

 

Köy odaları ve mahalle muhtarlıkları hizmet bürolarının yapım ve zorunlu giderlerini il özel idareleri ve belediyelere yaptıracağız. Muhtarlarımızı belediye toplu taşıma araçlarından ücretsiz yararlandıracağız. Ve muhtarların il genel ve belediye meclislerinde temsil edilmelerinin önünü açacağız. Kaçak sarayda toplanan muhtarlar kendilerinin hayrına, ihtiyaçlarıyla ilgili umut verici, heyecan uyandırıcı bir söz işittiler mi? Muhtarlar oturduktan sonra birisi geliyor, ona buna saldırıyor, yalan konuşuyor; sonra arada bir söze girmeler, laf atmalar, hepsi tiyatro! 

Muhtarlarımız, siyasi çıkar uğruna başkalarının yazdığı kirli senaryolarda oynamayacak kadar şahsiyet, asalet ve şeref sahibidirler. Hava soğuduğunda gölge veren ağaçlar unutulur. Muhtarlarımızı samimiyetle kavramayanlar, gizli planları bittiğinde hatırlamayacaklardır. 

Boşuna dememiş büyük Yunus: “Cümleler doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulunmaz sen eğri isen.” Eğriden medet ummak, ateşten su beklemektir.